EMETİ BACI

Emeti Bacı Ürgüp’ün Karağandere mahallesinde yaşıyordu.

En sevdiği yemek yumurta.

Evin kümesinde dördü yumurtlayan altı tavuk vardı Bir de horoz.

Emeti Bacı, herkes işine gücüne gittikten sonra, evde yalnızken,

hemen yumurta pişirip yiyordu taze şehir somunuyla.

Yanına da bir soğan kırarak.

Ve sürekli de etleniyordu.

Bekir ağa, akşam, kundura dükkanından gelince, bakıyordu ki,

                              sofra kurulmamış;yemek yok.

Bazı akşamlar yalap çalap bir sofra düzülse de “iştahsızım

diyerek bir şey yemiyordu Emeti Bacı.

Bir böyle, iki böyle…

Bizim avrat iştahsızım diyor,dooru dürüs sufra düzmüyor,

                                     amma köpüp daşıyor.Bunda bir iş var.”

                                      diye düşünmeğe başladı Bekir ağa.

Bir gün dükkandan erken geldi evine.

Gizlice girdi tandırdan içeri.

                     Sindi bir dolaba.

                                     Perdeyi çekti.

                                                           Bekledi. 

Ayırdına varmadı Emeti bacı.

Ocağa kuru keven koydu. Tavaya tereyağı yaydı.

Bekir ağa görmese de saydı yumurtaları…

                                    Tam beş tane kırdı.

                                    Cızııır cızır pişmeğe başladı ki,

                                    dışardan bir ses duydu, tandırevinden çıktı.

                                                        Bekir ağa hemen, iverek beş yumurta daha kırdı.                    Karıştırdı,kabuklarını sakladı. 

Yine perdenin arkasına sindi. Bekledi. Biraz sonra karısı dönüp geldi.

Baktı ki, yumurta tam kıvamında pişmiş.

Ocaktan aldı, sofraya koydu. Testiden maşarapaya su doldurdu.

Soğan kırdı yumruğuyla. Başladı yemeğe. Bir süre sonra kesildi.

Tavadaki yemeğin yarısı duruyordu.

                              Yüksek sesle dile getirdi şikayetini :

Alla allaaaa! Hasda mıyııım, hasda mı olacaaam?

                         Yımırtaları niye bitiremedim ki?

O sırada, perdenin arkasından çıkıverdi kocası. Emeti Bacının ödü sıddı.

Hadi Emeti Hatun hadi ! Ne hasdasıın, ne hasda olacaaan?

                                           Beş sen gırdın, beş de ben. İtti on. Helbet bitiremen.”

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Ürgüp. 1999.