EŞİYLE KÜSÜNCE HAYATA KÜSENLER
Eşinin yüzündeki en küçük olumsuz ifadeye tahammülü olmayan, onun yüzü asıksa kendisi de mutsuz, karamsar ya da öfkeli olan kişiler tıpkı bir bebeğin annesinin yüz ifadesine göre ruh halinin şekil alıp mutlu ya da gergin olmasına benzer.
İlişkide bebeklik döneminde olanlar yetişkin gibi değil çocuk gibi tepki verirler. Eşine küsünce hayata küser, çocuklarla da iletişimi keserler. Bu sağlıksız tutum kişinin herhangi bir stresle tetiklendiğinde regresyon yaşayıp (bilinçdışı duygusal olarak en geriye gider) şimdiki durumdan bağımsız olarak çok farklı ve abartılı tepkiler vermesine sebep olur.
Küsmek, kişinin olaylar karşısında hissettiği ve anladığı şeye kendini hapsetmeye çalışmasıdır. Yani o olayın kendisindeki yansımasını, zihnindeki anlamı pekiştirmesi, ona kendini mahkum etmesidir. Elbette bunu yaparken etrafındakileri de buna mahkum ederek.
Kırılmak ve sessizce geri çekilmek ile küsmek aynı şey değildir. Kırgınlık insanın kalbiyle, küsmek ise zihniyle egosuyla ilgilidir.
Yüz ifadesi ilişkilerde çok büyük bir iletişim aracıdır. İnsanlar hayatın içinde sözlerden çok beden dili ile yüz ifadesiyle konuşur. Dolayısıyla yüz ifadesinin olumsuz olması etrafındaki herkesi derinden etkileyecektir. Ancak etkileşimin bu kadar yoğun olması ve bu kadar genellemesi sağlıklı değildir ve bu maruz kalan kişinin kendisiyle ilgili bir sorundur. Yani eşinin yüzü asık diye hayata küsmek kişinin kendi duygusal zayıflığını ifade eder.
Duygusal zayıflık duygularını yoğun yaşamak ya da ortada yaşamak değil; ne yaşadığının & ne hissettiğinin ve neden öyle hissettiğinin farkında olmamak ve bunu yönetememektir. Yoksa duygusal olarak hassas olmak her şeyden etkilenmek zayıflık değil aslında bir yetenektir. Yani aslında
Duygusal hassasiyet zayıflık değildir.
Duyarsız ve hassasiyeti zayıf insanlar evet daha mantıklı olabilirler ancak mantık her şeyi çözemez hele söz konusu duygular ise. Çünkü Duyguların mantığı yoktur, anlamı vardır. Bu yüzden yaşadığımız çoğu şey çok saçma olurken aynı zamanda bizi derinden etkileyebilmektedir. Saçma olarak gördüğümüz şeylerin derin anlamları vardır. Bu yüzden saçmalıkları önemsiz görmeyin.
Ve saçmalamaya izin verin.
Eşiniz mutsuz olunca hayata küsmeyin, siz duygusal olarak daha yetkin olun ki eşinizin mutsuzluğu genellenmesin. Pasif değil aktif rol alın. Bunu yapabilmek için bu durumu kabullenmeye çalışın. Eşiniz her zaman mutlu olamaz ve yüzü gülemez. Bazen size bazen başka şeylere canı sıkılmış olabilir. Ve merak etmeyin siz takılmazsanız onun duyguları da geçecektir.
Kimsenin duygularının mutsuzluğunun sorumluluğunu tamamen üzerinize almayın. Duygularımızın ve davranışlarımızın asıl sorumlusu biziz.
Sizin onun için yaptığınız şeyler onun gördüğü kadardır. Onun neyi gördüğü ya da görmediği ise sizinle değil onun bizzat kendisi, niyeti ve anlamak istediği ile ilgilidir. Bunu siz belirleyemez, değiştiremezsiniz.
Kendiniz olun, kendi duygusal ihtiyaçlarınızi onun üzerinden tamamlamaya çalışmayın. Belki de onun adına yaptığımız bunca şey onunla değil sizin kendi alamadıklarınızla, sizin ihtiyaçlarınızla ilgilidir.
Belki de tamamlamaya çalıştığınız şey kendi eksikliklerinizdir.
İsterseniz durum bi düşünün.
Sağlıcakla kalın...
Psikolog & Psikoterapist &Aile Danışmanı
Fatma Çakır Çalışkan