Hayatımızda hep yer etmiştir; Hikâyeler, masallar, atasözleri ve özdeyişlerimiz…
Bazılarımız pek takmayız, bazılarımızda “kulaklarımıza küpe” misali ders alır, ona göre hareket ederiz.
Bugünlerde yerel seçimlerin de hararetiyle hem demokrasi kılıcını kuşanmış görüntüsünde hem de başkalarının kararlarına yön verme çabalarını son hızıyla devam ettirmek isteyenler olabilir…
Yerleşmemiş siyaset, aslında buna çok da itirazım yok.
Esas mesele; Nevşehir için kim ne kadar başarılı olabilir kim çıtayı yükseltebilir?
Doğrusu böylesine sıcak saatlerin yaşandığı Yerel seçim sürecinde kimsenin bunu değilde şunun adamı bunun adamı gibi nahoş konuşmalar içerisnde bulunması aslında oldukça düşündürücüdür...

Nevşehire hizmet için tüm halisane düşünce ve zihniyette olan Adayları ayırıryorum kalanlarınada Rabbim bu forsatı vermesin diyorum...
Nevşehir de Vatandaş Nasıl bir Belediye Başkanı istiyor? Hala hazırda mevcut Başkan Hasan Ünver i taraflı tarafsız bir çok kesim çalışmalarına itirazı yok.Aslında Cesur Cesaretine hepimiz alkış tutuyoruz.Ama Halktan kopuk oluşumu diyelim yoksa biraz yıpranmışlık mı bilemiyorum Biraz dinlenmesi Siyaseten umuiyetle düşünebilir mantıklı karardır gibimize geliyor.Velakin Aday adayları içinde Varsa ki Nevşehire Hizmet değilde Birilerinden Hesap Sormaya talip olanlarıda gerekli yerler mutlaka biliyor inceliyor ve gereğini yapıyordur.
Unutulmasın ki kimse NEVŞEHİR den Nevşehirliden ÜSTÜN Değildir.Bu haseple Vatandaşımıza seçmenine tepeden bakma gafleti içinde olanlar mutlaka ama mutlaka KAYBEDERLER...Tarih buna örneklerle dolu...
Geceye gündüz, gündüze de gece demekten vazgeçelim. Tıpkı bal reklamı gibi “ Bu bal insanı 250 yıl yaşatıyor” benzeri abartılardan uzak olmamız lazım.
“Seçime kadar her yalan mubahtır” lafı da pek sevimsiz, bir o kadar da çirkin.
Siyaseti siyasetçiler, yönlendirmeden bilgi aktaran medya ve sandık başına gitmeyi kafasına koymuş, demokratik haklarına sahip çıkan vatandaşlarımız”, esasında olması gereken görüntüydü.
Heyhat, Siyasetin sarhoşluğunu yaşayanlar bir gün kendilerini yalnız bulabilirler.

SAKIN NEVŞEHİR FİL HİKÂYESİ GİBİ OLMASIN…
İşte size buna benzer bir masal. Bakmayın çocuk masalı olduğuna, aslında siyasete uyarladığınızda çok şeyi anlattığına tanık olabilirsiniz…
 Timurlenk’ in bütün İran’ı, Kafkasya’yı ve Anadolu’yu zapt eden ordusunda fillerde vardı. Timurlenk Akşehir’e gelip burasını beğenince ve kalmaya karar verince, bu fillerden birini de oraya getirdi.
O zamana kadar hiç fil görmemiş bulunan Akşehir halkı önce bundan memnun kalır ama fil harman yerlerini, bostanları, bahçeleri silip süpürmeye başlayınca, herkesi bir düşüncedir alır. Mübarek hayvan doymak nedir bilmiyor. Bu durum karşısında aralarında toplanıp ne yapacaklarını düşünmeye başlayan Akşehir halkı, sonunda bir heyet halinde Timurlenk’in huzuruna çıkarak ondan fili geri aldırması için ricada bulunmaya karar verirler. Tabi bu heyete girmesi için Nasrettin hoca’yı da zorlarlar. Nasrettin hoca da ister istemez hemşerilerinin ricalarını kabul eder. Heyete yola çıkar. Fakat Timurlenk’in bu işe fena halde kızmasından da korkmaktadırlar. Adamın sağı solu yok! Hepsini birden cellâtlara teslim etmesi içten bile değil.
İşte bu korku yüzünden yolda birer ikişer sıvışmaya başladılar. Tam karargâha varınca, Timurlenk’in büyük bir hiddet içinde bangır bangır bağırmakta olduğu duyulur. Bunu duyan diğerleri de kaçışmaya başlayınca, Nasrettin hoca kendisini sert cihangirin karşısında tek başına bulur.
Timurlenk onu görünce:
-Yine ne istiyorsun bire hoca? Diye gürler.
Timurlenk’in bu sorusu karşısında Nasrettin hoca titremeye başlar.
—Şey devletim! Diye kekeler. Akşehir halkı kullarınız beni gönderdiler de…
—Ne diye gönderdiler? Ne istiyorlar?
—Şu mübarek fil için…
—Ne olmuş file?
Nasrettin hoca, hakikati söyleyecek olursa Timurlenk’in öfkeleneceğini hemen anlayarak;
-Hiddet buyurmayın devletim! Diye konuşur. Kullarınız bu mübarek hayvandan pek memnun. Kendisini pek severler.
Ancak burada yalnız olmasından üzülüyorlar. Acaba bir dişisi de getirilirse, burada üreseler diye rica da bulunuyorlar.
Bu sözler, Timur’un hiddetini yatıştırır.
—Pekâlâ, söyleyelim getirsinler! Cevabını verir.
Timurlenk’in huzurundan hemen çıkan hoca, kan ter içinde şehre dönerken yolda sıvışan ve kendisini yalnız bırakan hemşerileri hemen etrafını alırlar.
—Oldu mu hoca?
Timurlenk şu belalı hayvanı buradan uzaklaştırmaya razı oldu mu?
Nasrettin hoca onlara ters ters bakar. Arkasından şu cevabı verir;
-Siz ne diyorsunuz? Yakında dişisini de getiriyor…
O yada bu sebeple Memlekete hizmetten önce Bir taraftan birbirleriyle çekişmenin siyaset olduğunu zanneden bazi parti önde gelenleri ve öbür tarafta buna prim veren karar mercileri ve nihayetinde biz vatandaşların hatırı sayılır katkısı…
Nevşehir de Yerel Seçimlerde şansı bol AK Partinin Aday adayları içinde çirkefleşmemiş,samimi ve Allah korkusuyla dolu Nefsinin esiri olmayan bir aday beklentisi içinde vatandaş...

Asil İnsan İDARE Eder,
Aciz İnsan ŞİKÂYET Eder,
Basit insan İFTİRA Eder,
Dürüst insan SABIR Eder.
Doğruları bulmak için önce “kendimiz” olmamızda fayda var. Öyleyse hikâyelerimize, masallarımıza, atasözlerimize, velhasıl benliğimize sahip çıkmadan doğruları da bulmak pek mümkün görünmüyor.Unutulmasın ki Herkesin bir hesap kitabı olduğu gibi mutlaka GERÇEKLERİMDE HESABI nı sağ ve sol cenhat yazanlar hesap tutanlar olduğu aklımızdan çıkmasın.

AK Partiden Nevşehir Belediye Başkan Adayı belirlenmesinde Karar haftasına girdiğimiz muhtemelen 29 Kasım 2013 için açıklanacak o günde Herşeyin HAYIRLISI
 olmasını diliyor tüm aday adaylarına başarılar diliyorum.
Hepinize esen dolu bir hafta diliyorum…