Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal, "Bizler sendikacı kadınlar olarak emeğimizin ve ekmeğimizin çalınmadığı bir çalışma hayatı ve hakkımızı ararken hem tarafsız hem de bağımsız bir yargı istediğimiz için, Evet diyoruz" dedi.
 
Memur-Sen Kadınlar Komisyonunun istişare toplantısı Memur-Sen Genel Merkezinde gerçekleştirildi. Kadınlar Komisyonu toplantısı, Habibe Öçal başkanlığında yapıldı. Toplantıya komisyon üyeleri ve yöneticileri katıldı. Kadınlar Komisyonunun çalışmaları ve projelerinin değerlendirildiği ve istişare edildiği toplantıda gündeme ilişkin konular da ele alındı.
 
Toplantıda konuşan Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal, 16 Nisan’da yapılacak olan halk oylamasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Öçal, sistemin istismar ve sömürüye kapı araladığını belirterek “Türkiye’de milletin iradesini dışlayan mevcut vesayetçi sistem, bu ülkeyi her bir buçuk yılda bir hükümetlerin değiştiği istikrarsız bir düzene mahkum etti.Emperyalistlerin, faiz lobilerinin, rantiyecilerin, millet düşmanlarının lehine, milletin ise aleyhine olan bu sistem on yılda bir darbe yaparak milletten yükselen itirazları bastırdı.
Bu sistemin zaaflarından güç alan emperyalistler ile onların destekledikleri terör örgütleri, faiz çeteleri gerileyen vesayeti geri getirme adına kuşatma operasyonlarına giriştiler. Diğer yandan da legal görünümlü illegal yapılar devlete sızmakla kalmadı bir de darbe girişiminde bulunabildiler. Mevcut sistemden kaynaklanan bu tablo bu ülkenin kapasitesini kullanması önünde en büyük engel olageldi” dedi.
 
Karanlığa Karşı Aydınlığın Çığlıyız
Öçal, yeni hükümet sistemiyle bürokratik oligarşinin aşılacağını ifade ederek “Vesayetçi sistem 28 Şubat’tan bugüne, milletin iradesine sahip çıkmasıyla giderek geriledi. Bu süreçte çok yol kat edilmesine karşın mevcut parlamenter sistemin zaafları nedeniyle bürokratik oligarşi varlığını sürdürüyor. Bu vesayet sisteminden kurtulmanın yolu hükümet sisteminin kökten değiştirilmesidir. Bu bağlamda onayımıza sunulan 16 Nisan referandumu büyük badireler atlatarak geldiğimiz bu aşamayı geri dönülmez bir şekilde ileri taşıma fırsatı sunmaktadır” şeklinde konuştu.
 
15 Temmuz’da Memur-Sen’in olaylara karşı duruşunu hatırlatan Öçal “15 Temmuz işgal ve darbe girişimi karşısında hesapsız ve tereddütsüz bir şekilde meydanları dolduran Memur-Sen olarak her zaman ihanetin karşısında vefanın, işgalin karşısında direnişin adı olduk. Hesapların karşısında hesapsızlığın teşkilatı olarak, en kritik zamanlarda hep meydanda özgürlüğün, adaletin, hukukun sesi, karanlığa karşı aydınlığın çığlığı olduk. Çünkü bizim davamız süfli saiklere dayanmıyor.Zira davamız İnşa ve Islah davasıdır!Davamız millet ve ümmet davasıdır!Davamız insanlık davasıdır!Davamız adalet, hukuk ve özgürlük davasıdır!Bu güne kadar nasıl ki bu bilinçle hareket ettiysek bundan sonra da aynı bilinçle yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
 
İstikrar İçin "Evet" Diyoruz
Halk oylamasında “Evet” diyeceklerini vurgulayan Öçal, “16 Nisan’da bu ülkenin geleceğini oylayacağımız bir referandum var. Bu ülkenin geleceğini dert edinen bir geleneğin müntesipleri olarak referandumda ‘Evet’ diyoruz. Gerektiğinde tereddüt etmeden tercihimizi nasıl milletten yana kullandıysak bugün de vesayete karşı aynı tavrı gösterecek ve bilfiil ter akıtmak için alanlarda olacağız. Bize niye ‘Evet diyorsunuz?’ diye soruyorlar. Biz istikrar istiyoruz. Tam anlamıyla ekonomik ve siyasi istikrar sağlansın diyoruz.  Çünkü geçmişte yaşananları biliyoruz. Ülkemizde koalisyon denince akla kaos, kriz ve istikrarsızlık geliyor. 1960'lar, 70'ler, 90'lar ve 2000'li yılların başında, koalisyonların neden olduğu krizler yaşandı. Ülke onlarca yıl siyasi istikrarsızlığın pençesinde kıvrandı.. Koalisyonlar döneminde ülkemiz, tarihinin en büyük kemer sıkma politikalarıyla karşı karşıya kaldı. Düze çıkmak yerine ülkemiz koalisyonlar döneminde dibe vurdu. Faizler, devalüasyon ve enflasyon milleti vurdu. Haklarımız çalındı, işsizlik arttı, ülke patinaja düştü. Kısacası koalisyon dönemleri ekonomi açısından son derece kötü, belirsiz ve istikrarsız yıllardır. Sosyal yıkımların yaşandığı dönemlerdir. Biz o dönemler bir daha yaşanmasın diye halk oylamasında  ‘Evet’ diyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Yeniden Büyük Türkiye İçin "Evet"
 
Halk oylamasına sunulan metindeki maddeleri hatırlatan Öçal, “Tarafsız mahkeme fikrine niye hayır diyelim. HSYK üye sayısının azaltılmasına niye hayır diyelim. 18 yaşında seçilme hakkının verilmesine niye hayır diyelim. Biz istikrarlı bir Türkiye için sistem değişikliğine Evet diyeceğiz. Bürokratik oligarşinin ortadan kalktığı bir Türkiye için, 28 Şubat, 367 krizi, 17-25 Aralık, 15 Temmuz işgal ve kaos planlarına imkan vermeyen bir Türkiye için,
referanduma Evet diyeceğiz.16 Nisan, Büyük Türkiye saatinin zembereğini yeniden kurmanın vaktidir. Yeniden büyük Türkiye için Evet” diye konuştu.
Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal ayrıca kadınların çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayarak “Bu saat kurtuluş savaşında tam durmak üzereyken bir kez daha Erzurumlu Nene Hatunlar, Tarsuslu Kara Fatmalar, Şerife Bacılar, Adanalı Rahmiye Hanımlar, Erzurumlu Kara Fatmalar, Gördesli Makbule Hanımların özgürlük ateşinde çelikleşen ruhlarıyla yeniden kuruldu.Tarihimizin bu aziz sayfalarından süzülerek çıkıp gelen bu çelikleşen ruhlar bir kez daha irademize kastedildiği 15 Temmuz’da, o en kritik saatlerde meydanlara atıldılar. Eşinin kamyonunun şoför koltuğuna geçerek mahalle sakinlerini kamyonuyla direniş alanlarına taşıyan Şerife Boz ve tankların karşısına tek başına çıkan Safiye Bayat gibi binlerce Kara Fatma, binlerce Nene Hatun bu ülkeyi tekrar uçurumun kenarından selamete çıkardılar” dedi.
Öçal,“Biz kadınlar çocuklarımıza daha aydınlık bir ülke ve daha adil bir dünya bırakmak için referandumda Evet diyeceğiz ve Evet için çalışacağız. Bizler sendikacı kadınlar olarak emeğimizin ve ekmeğimizin çalınmadığı bir çalışma hayatı ve hakkımızı ararken hem tarafsız hem de bağımsız bir yargı istediğimiz için, Evet diyoruz. Bizler ülkenin geleceğinde söz hakkı olan gençlerin iradelerine inanıyoruz. 17 Nisan sabahı çocuğumuzun vesayetten kurtulmuş bir Türkiye’ye uyanmasını istediğimiz için  birer anne olarak Evet diyoruz. Bizler eğitimci kadınlar olarak, vesayetin yön verdiği tek tip insan üreten eğitim sistemin karşısında yer alıyor, Evet diyoruz. Bizler kadınız. Artık kamuda ve üniversitelerde inancımızdan dolayı cezalandırılmıyoruz. İnanç ve fikir özgürlüğünün teminat altına alındığı “ötekisi” olmayan Türkiye için Evet diyoruz. Bizler insanlık ailesinin onurlu üyeleri olarak, demokrasinin ve özgürlüğün hâkim olduğu bir ülkede insanca yaşamak için Evet diyoruz.” ifadelerini kullandı.