Gerçek Büyüme

Türkiye nin 2021 yılı ikinci çeyrek ekonomik büyümesi % 21 üzerinde gerçekleşti. Umuyorum ki GDO lu bir büyüme değildir. Büyümedeki katkı; hane tüketimi 13.8, ihracat 6.9, yatırımlar ise 5.4 gibi rakamlarla gerçekleşti. Ayrıca büyümenin % 57 sinin yatırım ve dış talepten gelmesi de sevindirici. Her ne kadar GDO lu bir büyüme değildir desem de endişem geçmişte yaşadığımız ve aşağıda bahsedeceğim konulardan kaynaklanmaktadır.

24 Ocak 1980 de o zaman ki hükümet Yerli Sanayinin gelişmesi için bir takım kararlar alındı. Her ne kadar alınan karar ithalat ihtiyaçlarını yurt içinde karşılamak amacı ile alınsa da işler öyle gitmemişti. Petrol sıkıntısı ülkede enerji açığını giderek büyütmekte, enerji darboğazı ise üretimi etkilemekte, üretimin olmaması ise amaçlanan ithalatın azalmasını tam tersine çevirerek ithalata ülkeyi bağımlı hale getirmiş, döviz kazanamayan ülkemiz yerli enerji kaynaklarımız olmamasından dolayı döviz rezervleri dibe vuruyordu.    

Türkiye ekonomisi o kadar önemli ki geçmişte darbe ve muhtıralara sebep olarak bile görülmüş, yakın tarihimizden bahsedelim sanırım 40 yaş civarında olanlar hatırlar 5 Nisan 1994 karar ekonomik kararları, 1990 yılında Irak ın işgali bölgemizdeki ülkelerin ekonomisi alt üst etmişti. Bankalardan 5 milyar çekilmişti. Birçok KİT özelleştirme kapsamına alınmış özelleştirmeler gerçekleştirilememiş, yarım milyon insan işsiz kalmıştı. Sonuç olarak 5 Nisan kararları yüzbinlerce yoksul, işsiz, iflas etmiş veya küçülmüş şirketler, geride ağır vergiler bırakmıştı.

 Sanırım Anayasa Kitapçığı olayını herkes hatırlıyordur 1999 yılında ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonunda mevcut hükümet ülkedeki yardım paralarını doğru yöneteme becerisi gösterememiş bu konu ile ilgili bir çok şaibeli haber ortaya atılmış, sonuçta bunlarda cevapsız kalmıştır. Ardından meşhur Anayasa Kitapçığı krizi, yazar kasa fırlatma olayı gerçekleşmiş akabinde kriz büyüdükçe büyümüş maalesef yine MB döviz rezervleri dibe vurmuş. Bu ekonomik krizleri daha çok örneklendirilebiliriz.

2002 yılından sonra ekonomideki değişim ve gelişme olumlu yönde gelişim göstermeye başlamış güven endeksi her geçen gün daha artmış, ülkemiz bu süreç içerisinde terör, deprem, sel, gizli ambargolar, civarımızdaki savaşlar ve iç karışıklar nedeniyle göç gibi birçok badireler atlatmasına rağmen ekonomi belki sarsılmış ama ayakta kalmıştır.

Eee dururlar mı bahane hazır ülke yönetilemiyor, nasıl yani pandemi gibi dünyayı etkisi altına alan bir dönemde çarklar dönmüş, bölgesel etkinliğimiz artmış, ayağı takılsa da tepesine binsek diyen birçok güç ile mücadelede başarı sağlanmış. Fatih Sultan Mehmet Hanın türbesinde aziz hatırasına saygısızlık eden şahsı siyasi ikbali için akıllara ziyan bir benzetmede bulunarak İstanbul Fetih edilmiş tir diyecek kadar gözü kararmış birilerinin olduğunu bir ülkede krizler yaşanmıyorsa doğu yoldayızdır.

01.09.2021

İhsan BİÇKİN