<span style="font-family:arial,helvetica,sans-serif"><span style="font-size:18px">Gülşehir kazasında 1735 yılında dünyaya gelen Seyyid Mehmet,<br /> Gülşehir eşrafından Seyyid Ali'nin oğludur. On altı yaşında İstanbul'a gelerek burada<br /> dayısı Süleyman Ağa tarafından saray helvahanesine çırak olarak alınmıştır. Üstün<br /> zekası, almış olduğu eğitim ve şehzade Abdülhamid'le olan münasebeti onun<br /> sadrazamlığa kadar hızla yükselmesini sağlamıştır. Sadrazam olmadan evvel de<br /> güçlü bir nüfuza sahip bulunan Silahdar Seyyid Mehmet Paşa, sadrazam olduktan<br /> sonra da nüfuzunu koruyarak I. Abdülhamid’in en gözde devlet adamlarından birisi<br /> olmuştur.<br /> Silahdar Seyyid Mehmet Paşa, yetişme itibariyle ve kişilik olarak I.<br /> Abdülhamid'in arzuladığı ölçüde bir sadrazam olmuştur. I. Abdülhamid, daha<br /> şehzade iken kendisiyle tanışma fırsatı bulmuş ve ondan çok etkilenmiştir. Silahdar<br /> Seyyid Mehmet Paşa’nın sadrazamlığı öncesinde sadarete gelenler devletin içinde<br /> bulunduğu sıkıntılı duruma çare olamamıştır. Bu sebeple Silahdar Seyyid Mehmet<br /> Paşa, I. Abdülhamid tarafından sadarete getirilmiş ve yapmış olduğu çalışmaları ile<br /> ondan son derece memnun kalmıştır.<br /> Silahdar Seyyid Mehmet Paşa’nın sadrazam olması, ıslahat hareketleri<br /> noktasında önemli bir başlangıç sayılır. İlk olarak valiler ve memurları yerinde<br /> atayarak yönetimi düzene sokmuştur. Askeri ocakların çalışmalarını kontrol ederek<br /> ıslahat yolunda önemli adımlar atmıştır. Osmanlı Devleti içindeki yeniliklerin önünü<br /> engelleyen Yeniçeri’lerin etkisini kırmaya çalışmıştır. Osmanlı'yı parçalamak ve<br /> kendi topraklarına katarak büyümek isteyen Rusya’nın politikalarını sonuçsuz<br /> bırakmıştır. Rusya’nın Karadeniz’deki ticari amaçlarını ve konsolosluk açma<br /> isteklerini Osmanlı lehine çözüme kavuşturmuştur. Kırım Meselesi’nden dolayı<br /> Osmanlı ile Rusya arasındaki sorunun çözüm süreci sayılan Aynalıkavak<br /> Tenkihnamesi’nin başlangıcında ve devamında etkili olmuştur.<br /> <br /> Silahdar Seyyid Mehmet Paşa, sadece devlet içindeki çalışmalarıyla değil,<br /> kendi memleketi olan Gülşehir'e olan yatırımları ile de adından söz ettirmiştir.<br /> Gülşehir yöresine yaptırmış olduğu ve Vakfiyesi'nde de anlattığı külliyesi, Osmanlı<br /> mimarisinin nadide eserlerinden biridir. Başarılı bir devlet adamı olan Silahdar<br /> Seyyid Mehmet Paşa için I. Abdülhamid, hatt-ı hümayunlar yazmış ve kendisine olan<br /> güveninden dolayı bağımsız hareket edebilme imkanı sağlamıştır. Çünkü I.<br /> Abdülhamid, hemen her konuda ona güvenmiştir. Silahdar Seyyid Mehmet Paşa’nın<br /> hastalığında iken ziyaret etmesi onun tavsiyelerini dinleyerek sadaret makamını<br /> yönlendirmesi bu güvenin bir kanıtıdır.<br /> Dahili ve harici faaliyetleriyle I. Abdülhamid’in takdirini kazanan Silahdar<br /> Seyyid Mehmet Paşa için en olumsuz gelişme, henüz sadrazamlığın ikinci yılında<br /> hastalığına yenik düşüp bu dünyadan göçmesi olmuştur. Silahdar Seyyid Mehmet<br /> Paşa’nın ölümü I. Abdülhamid’i derinden etkilemiş ve ona olan sevgisinden dolayı<br /> onu Bahçekapı’daki kabristanına defnettirmiştir.<br /> Kara lakablı Silahdar Seyyid Mehmet Paşa hakkında bilgi veren bütün<br /> kaynaklar ondan devlet işlerine vakıf, değerli, tecrübeli, meselelere cesaretle el atan,<br /> işine bağlı, zeki, akıllı ve devlet meselelerini her zaman ilk sırada düşünen bir<br /> ıslahatçı olarak söz eder. Silahdar Seyyid Mehmet Paşa, zamanına göre açık<br /> düşünceli bir devlet adamıydı. Döneminde bulunan devlet adamları ve vakanüvistlere<br /> destek olmaktan geri kalmamıştır. Kendisi de kitaplara önem vermiş hayli risale<br /> biriktirmiş ve külliyesinde bulunan kütüphanesine birçok eser vakfetmiştir.</span></span>