Erdoğan: 25 Mart'ta Ne Çıkacaksa Çıksın


Başbakan Erdoğan, tarih yazdığı Yenikapı mitinginde meydan okuyarak, "25 Mart'ta ne çıkaracaksanız çıkarın, ezilip gideceksiniz." dedi.

Ak Parti'nin "Yeniden Milli İrade Mitingi" başlıklı İstanbul mitinginin düzenlendiği Yenikapı Meydanı tamamen doldu. Miting alanında yapılan anonsla katılımcı sayısının 1.5 milyon olduğu duyuruldu. Başbakan Erdoğan ise konuşmasının sonunda alanda 2 milyon kişinin olduğunu söyledi.

"25 MART'TA NE ÇIKARACAKSANIZ ÇIKARIN"

Konuşmasında 25 Mart'ta çıkacağı iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili konuşan Erdoğan, adeta meydan okuyarak, "Şimdi 25 Mart'ta şu çıkacak falan diyorlar. Ne çıkarıyorsanız çıkarın, hangi iftirayı atarsanız atın bu tehditleri, bu şantajların, bu alçaklığınızın altında ezilip gideceksiniz." dedi.


'Erdoğan 25 Mart'ta ne olacağını iyi biliyor'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kırıkkale'den Isparta'ya giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
25 Mart tarihinde bazı belgelerin internet yayınlanacağı iddiaları ile ilgili olarak Kılıçdaroğlu, “25 Mart'ta nelerin olacağını ben bilmiyorum ama o çok iyi biliyor. Onun için Twitter yasağını getirdi. Facebook yasağını getirmeye çalışıyor” dedi.

25 Mart'ta ne olacak?

AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, 25 Mart'ta ortaya atılacak sansasyon iddialarıyla ilgili ilginç açıklamalarda bulund


Şamil Tayyar seçim çalışması için gittikleri Gaziantep'te ve diğer illerde 25 Mart'ta olacakların, Gülen Cemaati'ne mensup 'abi' ve 'abla'lardan duyulduğunu ve bunların ev ev gezilerek şimdiden anlatıldığını söyledi.
 
Şamil Tayyar 25 Mart'ta ortaya çıkacağı iddia edilen ve Cemaate mensup kişilerce dillendirilen 4 maddeyi şöyle sıraladı: 
 
*    Birincisi Uludere, Uludere operasyonunun Başbakan'ın verdiğine dair kayıt iddiası
 
*    Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun geç bulunmasıyla olduğu öne sürülen bir kayıt.
 
*    Bu hadiselerle bağlantılı olarak Hakan Fidan'la ilgili ses kaydı
 
*    Yine bazı önemli AK Partili'lerle yapılan muta nikahı iddiası.
 

 

Bunlar özel istihbarat çalışması değil, cemaat adına çalışan, abi ve ablaların ev ev gezerek anlattığı şeyler. Onlar bunu nerden biliyor. Gaziantep'in ıslahiye ilçesindeki abi ve ablalar bunu nereden biliyor.. Bilemiyoruz..
 
Star gazetesi

Tarihte 25 Mart'ın anlamı nedir? 25 Martta ne oldu, ne olacak?

Son günlerde ise 25 Mart’ta AKP’yi zor duruma düşürecek önemli bir kaydın yayınlanacağı iddia ediliyor. Peki 25 Mart’ın hiç bilinmeyen özelliği ne?

25 Mart Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıldönümü. Öyle ki Yeni Şafak gazetesinin ilahiyatçı yazarı Hayrettin Karaman da geçtiğimiz gün kendisi ile ilgili bir ses kasetinin çıkarılacağını söyledi.

"Bana ulaşan bilgilere göre yeni bir ses kaydı düzenlenmiş" diyen Karaman bu ses kaydı ile ilgili şunları söylemişti:

"Bu kayıtta Başbakan sözde beni arıyor 'Devletin bekası için birini öldürmek caiz midir?' diyormuş, ben de bazı detaylar verdikten sonra 'Olabilir bir sakınca yok' diyormuşum. Sonra başbakan bu fetvayı(!) merhum Yazıcıoğlu'na uyguluyormuş." Oda Tv


 Cumhuriyet tarihinin en kritik seçim süreci sonuçlarını yaşamamıza, sadece beş gün kaldı. Hangi açıdan bakarsak bakalım; 30 mart 2014’den sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sonuçta.

Peki neden kritik bu seçim?

Bu sorunun yanıtını neredeyse bilmeyen yok. Bu yüzden o ayrıntıları geçiyorum. Ben o kritik tarihe kalan beş günü konuşmak istiyorum yüksek sesle.

Basit, sade ve ekonomik bakalım olaya bu yüzden. Yol uzun, yollar bozuk ve zaman az.

İnsanlar geldiğimiz nokta itibariyle, şu soruların yanıtını merak ediyor .

*Ortaya atılan ve Erdoğan tarafından “Paralel Devlet” olarak tarif edilen bilinmez, görünmez, güçlerin, 25 Mart günü açıklayacakları şey nedir?

*Bu güne kadar meydana gelen gelişmeler ve ayın 25’inde açıklanacak olan iddialar seçim sonuçlarına ne şekilde etki edecektir?

Önce, şu 25’in de açıklanacağı öne sürülen ve başta sosyal medyada ve medyanın büyük bir kısmında, ayrıntıları tartışılmakta olan konuları bir ele alalım. Sonrada, açıklanması muhtemel olanlar içerisinden, ciddiye alınabilecek önemde olanları ayırıp, analiz edelim isterseniz.(Çünkü o kadar çok iddia var ki sadece Fuat Avni’nin yazdıkları bile bir kaç cilt kitap olabilir)

Ortalıkta dönen iddialara göre, 25 Mart günü şu konuların bir ve ya bir kaçı açıklanacak. Önce konuları sıralayıp ardından, o konuda ne düşündüğümü nakletmeye çalışacağım.

BİRİNCİ İDDİA; Çok önemli bir siyasetçi hakkında, feci bir seks ve zina skandalı, sesli ve görüntülü olarak açıklanacak.

Başta sosyal medya da ve çoğu kimliksiz künyesiz haber sitelerinde yer alan bu iddiaya ilişkin, ortaya atılacak olan tüm kanıtlar toplum vicdanında asla mahkûm edilmeyecektir. En başından şunu söyleyeyim. Eğer böyle bir şey ortaya atılacaksa, hem ortaya atanların, hem de bu iddiaya sahip çıkanların sicili tehlikeye girecektir.

Geçmiş örneklerden de çok iyi biliyoruz ki; bu tip skandallar, sadece içinde olan kadın tarafın hayatını zehir edecek, erkek tarafı ise," elinin kirini yıkayıp" işine gücüne bakacaktır. Bence bu çatışmayı bu günlere getiren “paralel devlet” lakaplı taraf, bu gerçeği bilerek bu konuya ya girmeyecek ya da iddiaların ana fikri olarak ortaya koymayacaktır.

İKİCİ İDDİA;“Muhsin Yazıcıoğlu kaza kurbanı değil resmen cinayete kurban gitti” iddiasının kanıtları ortaya koyulacak.

Bu konu çok uzun zamandır tartışılıyor. Tıpkı Eşref Bitlis olayında olduğu gibi sonsuza kadar tartışılmaya da devam edilecektir. Ya da Gaffar Okan dramı gibi bitmeyecektir. Çünkü bu tür suikast ve cinayetler, profesyonel yöntemlerle ve karmaşık ilişkiler ağı ile planlanır ve hayata geçirilir. Bu nedenle derin yapıların ve karanlık güçlerin gerçekleştirdiği bu eylemler, hiçbir zaman net olarak aydınlatılamamıştır. Bunun ses kayıtlarını, belgelerini ortaya atmak bana göre, yine tali ve tamamlayıcı etkiler yaratabilir, hükümeti düşürmez.

Bu nedenle de, ne failler bulunabilir ne de amaçlar ortaya çıkarılabilir. “Yazıcıoğlu ölümünden kimin ne çıkarı olabilir?” Bu sorunun; ortalıkta konuşulan iddialar içerisinde somut bir yanıtı yoktur toplum nezdinde çünkü. Bence “Paralel Taraf” böyle karmaşık bir iddiayı, tüm toplumun , tartışmasız kabul edebileceği bir şekilde asla ortaya konulamayacağını, görebiliyordur diye düşünüyorum.

ÜÇÜNCÜ İDDİA; Barış süreci konusunda, “hükümet ve İmralı arasında sürdürülen pazarlığa dair görüntülü ve belgeli kanıtlar “ortaya çıkacak.

Barış süreci konusu yaşadığımız coğrafyada ve zamanda, çok hassas bir konudur. Bir yandan “aşağısı sakal, yukarısı bıyık” bir tartışma konusu haline getirilmiştir. Bıçağın iki yanı da keskindir kısaca.

Bu nedenle; hükümeti ve Erdoğan’ı bitirmek isteyen “Paralel Tarafın”, elinde her ne varsa ortaya çıkanlardan başka, “Erdoğan’ı devirme amacını” gerçekleştirmeye yardımcı olmayacağı neredeyse %100 dür.(Zaten Erdoğan’da bunun farkındadır, her mitinginde “Süreci Baltalıyorlar” demekte)

Söz gelimi; ortaya çıkacağı iddia edilen “İmralı’ya verilen sözlerin” kesin kanıtları çok net olsa bile, sonuç olarak toplumu yine kararsız parçalara ayıracaktır.

Bu nedenle; bana göre,” Erdoğan’ı devirecek” diye iddia edilen kanıtlar, bu konuda da işe yarmayacaktır. 

DÖRDÜNCÜ İDDİA; Bu güne kadar çıkmış olan yolsuzluk ve rüşvet iddialarını netleştirecek çok daha net ve inkârı olanaksız belge ve kanıtlar ortaya çıkarılacak.

Cumhuriyet tarihimizde hükümetlerin halkın gözünden düşmesinin en temel sebebi, daima yolsuzluk ve rüşvet konuları olmuştur. Bu nedenle ben bu maddenin konusunu, “Paralel “ lakaplı tarafın, en önemli kozu olduğundan emin olduğunu düşünüyorum. (Geçmiş hükümet ve partilerin tarihlerine de bakın)

Tüm iddiaların ses kayıtlarını ve kanıtlarını bu güne kadar büyük bir ustalıkla servis eden taraf, gerçekten de oluşturmak istediği etkiyi, toplum üzerinde yaratmayı başarmış ve yeterli desteği almış durumdadır bana göre. Fakat henüz sonuca ulaşamamış ve karşısında güçlü bir direniş ile karşılaşmıştır. Üstelik o güç, elinde ki olanakları azami bir gayretle kullanarak, yapılan operasyonun toplum üzerinde ki olası etkisini karşılamış, kendi hâkim tabanı üzerinde ise kısmen inandırıcılığını sağlamlaştırmıştır.

Bu nedenlerle ben, 25 Mart’ta açıklanacağı iddia edilen, “Erdoğan ve hükümetini” düşürecek kadar önemli konunun, yine yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine kurulu olabileceği ihtimalini kuvvetli görüyorum.

Belki diğer başlıklar, amaca destek konular olarak arkasından gelebilecek, işin tuzu biberi olarak eklenecektir. Ama gerçekten de bu etkiyi yaratabilecek tek konu, "yolsuzluk ve rüşvet" iddialarının tüm ayrıntılarını net bir şekilde ortaya çıkarmakla mümkün görünmektedir.

Çünkü an itibariyle, ortada bir çuvala sığdırılmış mızrak vardır. Mızrak dışarı çıkartılmalı, tüm kamuoyunun gözüne sokulmalıdır. Kolay mıdır bu? Hayır ama olması gereken budur.

Bu saatten sonra ise artık; iddiaların inkârı kabil olmayacak şekildeki kanıtlarını, toplumun gözü önüne sermekle gerçekleşebileceği çok nettir. Bence bunun da farkında, kim oldukları bilinmeyen taraf.

İşte 25 Mart ve sonrasını belirleyecek, "Erdoğan ve AKP’den artık bıkmış, usanmış", olanlara vaat edenler, sırtlarına aldıkları büyük riskin, bütünüyle farkındadırlar diye düşünüyorum, olması gerekeni söylerken. 

Eğer derslerine çalışmadılarsa ve vaat ettikleri şeyi yapamazlarsa, hem onlara inananları hem de kendilerini destekleyenleri büyük bir riske atmış olacaklardır sonuç olarak.

Net olan bir şey var bu arada. Bu savaşın mağluplarına bu ülkede yaşama şansı yoktur bana göre ve bundan böyle. İşte bu yüzden çok önemli bir beş gün var önümüzde.

Hadi finale birazda heyecan katalım şimdi. Hani hep birlikte, sıralı 140 karakter kehanetlerini merakla beklediğimiz, Fuat Avni gibi getirelim sonucu.

Ya da size 25 Mart için, bir ipucu vereyim en azından. Gizem falan olsun içerisinde biraz.

Ben diyorum ki mesela, “Başbakanlığa tahsis edilmiş uçakları yakın takibe alalım imkânımız varsa. “ Nerelere gitmişler, gidiyorlar, gidecekler?

https://twitter.com/CumaHikmet

Haberartıtürk
25 MART'TA NE OLACAK. . . . . .!
"25 Mart'ta yani seçime günler kala yayınlanacak kaset Erdoğan için öldürücü darbe olacak. Bu kasetten sonra o koltukta istese dahi oturamayacak. Bu kaset Türkiye'de kıyametleri koparacak."
Ak Parti'yi destekleyen Gazeteci Süleyman Özışık'tan çok ilginç iddia.
AKP-Cemaat savaşında, özellikle Cemaat'in sızdırdığı ses kayıtları gündemdeki sıcaklığını koruyor. Ancak iddiaya göre; "25 Mart'ta yani seçime günler kala yayınlanacak kaset Erdoğan için öldürücü darbe olacak. Bu kasetten sonra o koltukta istese dahi oturamayacak. Bu kaset Türkiye'de kıyametleri koparacak."
İşte konuyla ilgili Ak Parti'yi destekleyen İnternethaber sitesinden Süleyman Özışık'ın o satırları:
"(...) Ancak herkesin inandığı, artık cemaat mensuplarının bile inkar edemediği bir gerçek var. O gerçek, yasal olmayan kasetlerin bizzat cemaatin eliyle servis edildiği. Çünkü eskiden gizlice yapılan bu iş artık herkesin gözü önünde yapılıyor. Cemaati savunan kesim, "Yakında piyasaya çıkacak kasetleri izleyince sokağa çıkacak yüzünüz kalmayacak" demekte beis görmüyor.
Geçtiğimiz yazıda tehdit unsuru olarak kullanılan bu kasetlerin içeriklerini ayrıntılarıyla dikkatinize arzetmiştim. Merak eden arşivden o yazılara ulaşabilir.
O yazıyı okuyan herkes günlerdir, "Bir gelişme var mı? Yeni bilgilere ulaştınız mı?" diyerek cevap arıyor.
Evet, yeni gelişmeler var!
O kaset ulaştırılması gereken ele ulaştırıldı. Bu tarihi bir kenara not edin! Kasetin internete servis edileceği tarih, çok büyük ihtimalle 25 Mart olacak!
Herkesin günahını vebalini üstlenerek söylüyorum ki, kasetin yayın tarihini, Şefkat Tepe dizisinin senaryosuna onay veren isim belirledi.
"Geride kalan kasetleri unutun! Bu kaset Erdoğan için öldürücü darbe olacak. Bu kasetten sonra o koltukta istese dahi oturamayacak.
Bu kaset Türkiye'de kıyametleri koparacak. Bu kasetle ilgili kendini savunmaya ne mecali ve zamanı olmayacak. Herkes ona göre hazırlığını yapsın!" denilerek hüküm verildi.
Kasetin içeriği mi?
Kim bilir! (...)"

Memleketimiz için hayırlısı olsun diyoruz.