Turgut Özal başbakandır
Eğitim konusunda araştırmalar yapmak için bir Japon heyet ülkemize davet edilir.
Bu heyet kimi okulları gezer, inceler. Gençlerle konuşur, onların yaptığı çalışmaları takip eder, gözlemler.
Sonunda bir rapor hazırlar
Bu rapor Turgut Özal’a sunulur
Raporda;
‘Gençlerin milli şuurdan yoksun olduğu’ tespiti yapılmaktadır.
Japon heyete sorarlar; “Siz gençlerinize milli şuuru nasıl kazandırıyorsunuz?”
Cevap şöyledir;
“Biz gençlere önce yüksek teknolojinin üretildiği fabrikaları gezdirir, teknolojik ürünleri tanıtır, bunları yapmak zorunda olacaklarını yoksa ülkemizin geri kalacağını, gelişmeyeceğini anlatırız. Daha sonra ise atom bombasının atıldığı alanlara götürür, oralarda hiçbir şeyin yetişmediği, canlı yaşamasına dahi elverişli olmadığını gösterir, bu gibi belaların olmaması için çok çalışmak gerektiğini vurgularız.”
Onların bakış açıları budur
Doğru mudur?
İçinde bulunduğumuz duruma ve Japonların yaptıkları büyük atılımlara bakacak olursak bu tespitler doğrudur
Biz gençlerime ‘milli şuur’ veremiyoruz
Hatta birçok şeyi veremiyoruz
Ülkemiz teknolojide çok gerilerde ve ite-kaka yol almaktadır
Zorlama ile
Kopyala-yapıştır çalışmaları ile gelişebileceğimizi zannediyor, bu yanılgı batağında çırpındıkça çırpınıyoruz.
Kendimizi kandırıyor
Yaptıklarımızı abartıyor, süslü gösteriyor, cilalıyor, parlatıyor ve büyük bir başarıymış gibi de lanse ediyoruz.
Dünya dev adımlarla yol alırken, biz hala yerimizde sayıyor, ne yapacağımızı bile tam olarak bilemiyoruz.
Yaptıklarımız var mı?
Var!
Ama yetersiz!
Şunu bilmeliyiz ki; ya çalışmalarımız ile dünyanın en önünde yer alacak ya da bu kaderi yaşamaya devam edeceğiz.
Dünün ilkel devletleri Çin, Hindistan, Kore vb. bu gün bir teknoloji devi haline gelmişlerse, bunun sebebi çalışmalarıdır.
Bilinçli, şuurlu, milli idrak ile yaptıkları çalışmalardır
Bizde unları yapacak zemin de kaynak da var
Fakat yapacak güç, disiplin, şuur ve milli irade yok
Şimdi düşünüyorum da; İstanbul Üniversitesi’nde hazırlanan kimi tezlerin, kopyala-yapıştır ile nasıl başka yerlerden çalındığı haberlerinin boşuna olmadığı…
Hani;
Beşikten mezara kadar ilim öğrenecek
İlimi, Müslümanın kayıp malı sayacak
İlim, Çin’de ise gidip bulacaktık…
Hani?
Neden yapamadık?