HARİTADAKİ YER ADLARI

Yaz dinlencesinde Ürgüp’teyim.

Lisede dersler kesilmiş; sınavları da yapmışız, rahatız artık.

Berhan Avcı, Kadir Ayhan, İsmet Çınar, Mehmet Alper, Mustafa Kaya gibi

dostlarla bir araya gelip yarenlik ediyoruz.

Her gün , düzenli olarak iki saat Tahsinağa İlçe Halk Kütüphanesi’ne gidip gazeteleri okuyorum. Eski dergi ciltlerini incelemek de hoş oluyor:Ülkü,Varlık,Yücel,İmece,Akbaba…

Bir gün antikacı Veli Kırcı bir haber verdi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden bir Assistant Professor gelmiş, Damsa Koyağı, Soğanlı Dere, Niğde çevresiyle ilgili yerbilimsel araştırmalar yapıyormuş. Benden söz edilmiş bir yerde.  Tanışmak istemiş. Serin bir akşam, Kapadokya Lokantası’nın damında, buluştuk.

Çay içerek söyleştik.

Üniversite öğrenimini ABD’de yapmış. İstemeyerek Türkiye’ye dönünce, ODTÜ’ye girmiş.

Alanı jeoloji.

Elindeki haritalara bakınca, imrendim.

Bizde “Gizli” olan ve bir aramada çantanızda bulunsa, başınızı derde sokacak haritalar

ABD’de kasabaların bookshoplarında rahatça satılmaktaymış.

Fakat, haritalar 1890’larda, Osmanlı Devleti’nin Almanya nüfuz alanı içine sokulması amacıyla hazırlanmış haritalardı. Ünlü Alman kartograf Kiepert’in.İnceledikçe bunu daha iyi gördüm. Niğde yakınlarında bir dağın üzerinde şu ad yazılıydı : Keciboydoran.

Yoklamak istedim bay yerbilimciyi.

Ne demek Keciboydoran, biliyor musunuz? “

Dağın adı bu. Anlamını bilmek gerekmez,” dedi çok bilmiş bir ifadeyle, biraz da diklenerek.

Biz lise coğrafya öğretmeniyiz ya, kendini üstün görüyor.

Oysa, yardım etmek ereğimiz.

Aydın insan, bir yerin adını öğrenirken, anlamını da bilir. Bilmezse sorar, bulur,” dedim.

Gücenir gibi oldu. Yanıt vermedi.

Açıkladım:

Bu haritayı Alman Kartograflar, Harita subayları emperyal erekler için hazırlamışlardır.

Tek amaçları Osmanlı topraklarını Alman nüfuz dairesi içine almaktır.”

Sözümü kesti.

Bunlar tarihle ilgili,” dedi.

Ben sürdürdüm açıklamamı.

Aydın bir üniversite öğretim elemanı ülkesinin tarihini, sömürgenlerin niyetini de bilmek zorundadır,” dedim. “ Evet, bu Kiepert adlı Alman, Niğde yöresinin  topoğrafya haritasını çizerken köylülere sormuş. Keçibuyduran demiş onlar da. Haritadaki Keci, keçidir. Boydormak diye bir söz yoktur Türkçede. Buydurmak vardır. Yüce dağ başında buymuşa döndüm. Türküdeki gibi. Demek ki, orada soğuk bir gecede belki bir keçi sürüsü tümüyle donarak telef olmuş ki, Yörükler, belki taa 1200’lerde oraya bu adı koymuşlar.Alman haritacı Türkçe bilmediğinden, duyduğunu yanlış yerleştirmiş haritasına.”

“ …………..”

Evet, işte, haritanı kendin çizemezsen tarihini de başka kalemler, düşmanlar yazar.

Kendi haritanı çizemezsen petrolünü de, kömürünü de yabancılar sömürür.”

Kırgın kırgın , yüzüme bakmadan konuştu.

Bunlar beni hiç ilgilendirmiyor,” dedi.

Anlamıştım. Otomobiline doğru yürümek için damdan indi, gitti.

Beyefendi vedalaşma gereği bile duymadı.

Ertesi yıl, Veli Kırcı, bana, bu gencin Türkiye’den ayrıldığını,ABD’ye yerleştiğini anlattı.