İnsana Verilen Değer

İnsana Verilen Değer

Üniversite’nin yemek salonunda yemek yiyoruz. Bir arkadaş yaklaştı, yüzünde bir müjde verecek insanlara özgü sevinç pırıltısı…
Kutlarım, Dergide yazını okudum. Güzeldi; etkilendim…”
Yemekten sonra odamda derginin web sitesine girdim, baktım, yazımı koymuşlar aralık sayısına. Aradan bir aydan çok zaman geçtiği halde dergi elime ulaşmamış. Acaba, gönderdiler de bir yerde mi takılıp kaldı? Ya da bir arkadaş aldı da vermeyi mi unuttu ?
İletimi hazırladım: “Bir maddi beklenti içinde değilim, ama, yazımın çıktığı sayıdan 2 tane göndermeniz gerekmez miydi? “
Yarım saat sonra karşılık geldi: “ Abone çizelgesinde adınıza rastlanmamıştır. Yıllık bedel olan 120 TL’yi havale edince derginiz adresinize gönderilecektir.”
Kupkuru, resmi, soğuk bir anlatım…
1970 başlarında  Ortaokul öğretmeni iken yaptığım çevirileri dergilere gönderirdim, aylığımın yarısı kadar bir ödeme yapılırdı da onunla kitaplığımı varsıllaştıran seçme betikler alırdım.
45 yılda az yol almamışız…
                                                               ………………………………………………..
Fırat Üniversitesi’nde doktora tez çalışmalarına başlamışım. Bir arkadaşım, Nevşehir yöresiyle ilgili bir makalenin adını veriyor. Dergi taa 1940’larda yayımlanmış. Akademi’nin, Üniversite’nin hayli varsıl kütüphanelerini tarıyorum; yok. Nerede olabilir? Milli Kütüphane’de. Dilekçeyle bildiriyorum. Şu adlı derginin şu sayısında şu makalenin fotokopisi…Bir ay sonra yanıt geliyor. “ Bankaya şu kadar para yatırıp makbuzu bize göndermeniz halinde istediğiniz makalenin fotokopisi adresinize gönderilecektir. “  Yerimiz yurdumuz belli. Neden bu eziyet, bu zahmet? Para bu denli önemli mi ?
                                                                             ……………………………………..
Doktoramızı bitirdikten sonra Dünyada Ulusal Parklar konusunda bir çalışma yapalım dedik. Bizdeki kaynaklar sınırlı. Orman Bakanlığı yayınları yetersiz. Ansiklopedilerimiz sığ bilgiler veriyorlar. Ne yapmalı? İsveç ve Birleşik Krallık (Britanya) Doğu Koruma Kurumlarına birer yazı yazıyorum. Adreslerini tam bilmiyorum. Yerine ulaşmaz diye de bir endişem var. Onbeş gün geçiyor. PTT büyük bir kutu getirip teslim ediyor. Her iki ülkenin ilgili birimlerinden haritalar, dergiler, bir video kaset, kitaplar var içinde. Tam takım. Baktım bir fotokopi: Seri bütüncül olsun, takım bozulmasın diye mevcudu tükenmiş  derginin tam fotokopisi yapıp araya koymuşlar. Ve güzel bir yazı : "Ülkemizdeki doğa koruma çalışmalarına gösterdiğiniz ilgi nedeniyle teşekkür ederiz, bundan sonra çıkacak tüm dergiler adresinize gönderilecektir. Yeni istekleriniz olursa lütfen bizi haberdar ediniz.”
İnsana verilen değer…
Türkiye ve Avrupa ülkeleri…
Biz neredeyiz, dünya nereye gidiyor ?