KAFASI KARIŞANLAR İÇİN
Milletçe çok çetin bir sınavdan geçtiğimiz muhakkak.
Kafası karışanlar, hayal kırıklığına uğrayanlar, öfke nöbetine tutulanlar, oradan oraya savrulanlar, umudu tükenenler, tutunacak dal, sığınacak kovuk arayanlar…
Bu coğrafyada tutunmak, buraya kök salmak, burada var olmak ve varlığını sürdürmek elbette kolay değildir…
Dönüp şöyle bir geçmişe, toprağın derinliklerine bakalım… Tarih boyunca Anadolu’ya, tarihe yön veren güçlü medeniyetler hâkim olmuştur hep.
Bu medeniyetler ne zaman ki güçlerini kaybetmişler, işte o zaman yer ile yeksan olmuşlardır.
Hani nerde Hititler, Frigler, Lidyalılar, İyonlar, Urartular, Persler, Romalılar…
Selçuklu ve ardından Osmanlı…
Güçlü medeniyetler dedimse sadece asker, silah ve para değil elbette güçten kastım.
Medeniyet kavramının içini dolduran her şeyde ve her alanda güçlü olmak gerek.
Hak, adalet ve ahlak bilinci yüksek insanlardan oluşan milletler kurabilir ancak güçlü ve yüksek medeniyetleri. Ardından hukukta, yönetimde, siyasette, eğitimde, bilimde, sanatta, kültürde, teknolojide, aile yapısında, toplum hayatında sağlam ve sağlıklı olmalıdır güçlü medeniyetler.
Cehalete, kaba, zalim ve zorba güce, haksızlığa, sömürüye dayanan yapılar bu coğrafyada asla uzun süre tutunamaz ve kök salamaz.
Ölçümüz insana saygı, barış, özgürlük, hak, adalet olduğu sürece, olan biten olaylar bizleri ne şaşırtır, ne hayal kırıklığına uğratır ne oradan oraya sürükler, ne moralimizi bozar ne de yolumuzdan döndürür.
Önemli olan ölçüyü doğru koyabilmektir orta yere. Kimse bize vatan ve millet düşmanlarının lejyonerliği, kirli hesaplaşmaların piyonluğu ya da dünyadaki sömürü düzeninin gönüllü fedailiği rolü vermeye kalkışmasın.
Kimse bizden şakşakçılık, goygoyculuk, yağcılık, yardakçılık da istemesin ve beklemesin.  
Bu milletin sırtına semer vuran, kanını emen, paralel, yatay, dikey, çapraz, yandaş, yavşak, işbirlikçi, ahbap-çavuş ilişkisi içindeki tüm kene yapılanmaların, tüm menfaat şebekelerinin, içerden ve dışarıdan tüm yalancı, hırsız, sahtekâr, soyguncu, düzenbaz, üçkâğıtçı ve şarlatanların hasmıyız ve karşısındayız...
Kimse bu bulanık havadan medet umarak, kaybettikleri eski vesayet ya da menfaat düzenlerini yeniden kurmak için umuda kapılmasın, pusuya yatmasın, el ovuşturmasın, taviz kopartmaya kalkışmasın. 
Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya ırkı, dili, dini, mezhebi, düşüncesi ne olursa olsun; barış içinde, özgürce ve insanca bir arada yaşama inancı ve kararlılığı içinde olan adil, ahlaklı ve erdemli insanların eliyle mutlaka kurulacaktır.
Dünyanın ve insanlığın kurtuluşu ancak, yağma düzeninden pay istemekle adalet istemenin aynı şeyler olmadığını bilen, hem kendisi hem de hasımları ve düşmanları için adalet isteyen yürekli, yiğit, gücü değil, hakkı üstün tutan insanların eliyle gerçekleşecektir.
Tüm kalbimle Allah’a dua ediyorum ve öyle inanıyorum ki, dünyada ve ülkemizde Hakkı üstün tutan yeni bir çağa çok yaklaştık. Vakit sabır, bilgi ve bilinçle donanma vaktidir.
Selam ve muhabbetle…
23 Ocak 2014
Mehmet BİÇER