Fotoğraf 1960'lı yıllar Nevşehir'de saçlarını kırk belik örmüş bir Türk kızı. Uzun ve örgülü saçlar Türklere özgüdür. O kadar ki küçükken annesine tek tek saçlarını ördürmemiş kız çocuğumuz pek azdır. Yine tarihe baktığımızda Göktürk beyleri de saçlarını bu şekilde örerdi.

Günümüzde ise "Kırk Belik" yeniden Moda oldu. Her alanda olduğu gibi zaman zaman nostalji modası kıyafetlerdede kendini gösteriyor. 

Kırk Belik Saçlar Yeniden Moda Oldu 

Nevşehir'de Eskiler bilirler kız çocuklarının saçları hiç kesilmez, arkada kırk belik denilen ince belikler halinde örülürdü. Bu örgülerin arası birbirine bağlanarak çatı yapılır. Çatılara da mavi boncuk takılır. Üzerlerine içte, beyaz kaputtan dikilmiş uzunca bir gömlek giyerler. 

Gömleğin üzerine elde dikilmiş önü kırmalı, düğmeli, düz yakalı, kolları bilezikli işlik, yaz-kış giyilirdi. Bunun altından don üzerinden Dotdiri denilen şalvar giyilirdi.

Kadınlarda ise saçlar yine kırk belik denilen ince belikler halinde veya kalın iki belik halinde örülür, yine boncuklarla çatı yapılırdı. Başta fes vardır. Fesin üzerine, birbirinin altına geçecek biçimde (Kayma) denilen penesler dikilirdi. 

Fesin etrafına klepler çekilir. Fesin etrafına çekilen bu klepin üzerine de küçük altınlar takılır. Fesin üzerine de çit denilen yazma örtülürdü. Giysi olarak alta kaputtan yapılmış uzunca bir gömlek giyilir. İşliğin üzerinden bağrı açık, kollu kessik giyilir. Şayet kessik giyilmezse bunun yerine üç etek giyilirdi.

Eskilerin bu giyim kuşam geleneklerindeki kırk beliği şimdilerde yeniden sokaklarda görmeye başladık. Kız çocuklarının babaanneleri tarafından örülen saçları kırk belik modasını oluşturmaya başladı bile...

1960'lar Kapadokya, kırk belik saç.
"Örmek" sözü, Türklerin en ana sözlerindendir. Bu sebeple Türklerin, kendi saç örgülerine, başka bir deyiş kullanabileceklerini beklemeyelim. Selçuk çağının başlarında derlenen sözlere göre Türkler, örülmüş saçlara yaygın olarak örme saç diyorlardı. "Kadınların başlarında görülen saç örgülerine" ise, örgüç örküç derlermiş. Kaşgarlı Mahmuda göre, Oğuzlar, örülmüş saçlara daha çok örçük sözünü kullanıyorlardı. Anadolunun bir çok yerlerinde de, -Derleme Sözlüğü içinde toplanmış olan-, örük, hörük, örülüp gibi deyişlerin söylendiğini görüyoruz. Bunlar da Anadolu Türklerinin, "saç örgüsü" anlamına kullandıkları sözlerdi. Harezmşahlar çağında ise, doğrudan doğruya "örülmüş saç" deyişi kullanılırdı. Aynı kaynakta, "ördi saçnı", "saçını ördü" gibi deyişlere rastlarız. Bunun moğolca karşılığında ise örülmüş saç için, tomak sözü , örme eylemi içinde, örebe sözünü kullanırdı.
Eski Anadolu Türklerine çok yakın olan Ortaçağ Mısır Türklerine gelince, saç örgüsü karşılığı olarak kullanılan, yeni bir belik sözü karşımıza çıkıyordu. Selçuk çağının başlarında ise, belik sözü daha çok "fitil, kandil fitili" anlamına geliyordu. Bu deyişlere, Anadolu Derleme Sözlüğünde de rastlıyoruz. Bu sözlüğe göre Anadolu Türkleri de saç örgüleri için, belek, belik, bilek gibi sözler kullanmaktaydılar.
Kuman Türkleri ise, saç örgüleri için doğrudan doğruya tulum derlerdi. Bu sözün ayrı bir saç örgüsü için kullanmış olması muhtemeldir. uygurlar da saç örgüsü için çok geçen bir "işin" sözü vardır. Bu sözün, ek ve kökleri ile böyle bir anlamı nasıl edindiğini açıklayamıyoruz. Anadoluda kadın örgülerinin arkada toplanmasına ise "beşik örgü" denmektedir.
Ayrıca Uygurlarda evlenmemiş kızların saçı 11, 15, 17, 21, hatta 41 tane olarak tekli örülür. Asla çift örülmezmiş. Evlenmemiş kızların bir de kakül saçı olur. Ense kısmındaki saç ustura ile devamlı kazılırmış, amaç evlenene kadar daha gür saçlara sahip olmakmış. Bu kazıma evleneceği güne kadar devam eder. Evleneceği günün bir gün öncesi son kez kazılırmış.


Nevşehir. 40 örüm saçlı Türkmen kızları.. (kırgızlar 41 belik olarak adlandırırlar)









Bu fotoğraf, ünlü Fransız gezgin ve fotoğrafçı John Henry Hayes tarafından Çavuşin'de çekilmiştir. 1970'li yılların sonuna kadar Göreme, Çavuşin ve Ortahisar ile Ürgüp'ün köylerinde çocuk ve genç kız saçları böyle örgülü idi.