Her ne kadar dikkat çekmese de ezber bozan ve okuyucuyu rahatsız edecek bir kitap yazdınız. Evvela sizi tanıyalım, sonra da “hayatlar ve kayıplar” adlı ilk kitabınıza bir göz atalım isterseniz?
İsmim Mehmet Berat. Ürgüplüyüm. İmam hatip mezunuyum. Şiir okumayı, karalamayı severim. Hafızım. Bu hikayede zaten hafızlık müessesinin olanı ve olması gerekeni izaha gayret için yazıldı.
Hikayede Akif gibi karizmatik ve ideal bir genç profiliyle, Mehmet gibi zıt, sorunlu agresif, reflekslerini kontrol edemeyen bir karakterin dostluğu nasıl mümkün oldu?
Evvela Akifi kısaca tanımakta fayda var. en ağır bedelleri ödemiş ve ödeyebilecek, bunların altından kalkabilecek yapıda bir genç. Dini, kültürel, sosyal siyasi her alanda kendisindeki potansiyelin karşılığını büyüklerinden fazlasıyla görebilmiş. Tabiî ki kendini kolaylıkla geliştirebiliyor. İnsanlığa daha faydalı bir karakter haline gelebiliyor. Hikayede de bunu başından itibaren görüyoruz.
Mehmet ise; tabir yerindeyse kimse tarafından adam yerine konmayan ve kendini ifade etme işini çok yanlış anlamış sorunlu bir karakter. Ortak özellikleri hafız olmaları ve aynı imam hatipte okuyor olmaları. Mehmetin belki de en büyük şansı Akifin onu anlamış ve fark etmiş olması. Akifle ilerleyen ve gelişen dostluk, Mehmetteki tüm refleksleri heyecana ve başarıya dönüştürüyor. Kaldı ki Afganistan seyahati bunun en bariz göstergesi.
Mehmetlerin sayısı bu ülkede sayılamayacak kadar fazla! Kuran kurslarından veya farklı sosyal yapılardan çok sayıda Mehmet bulunabilir. Ama sorun her mehmetin bir akifi olmayabiliyor. İşte bu çok acı!
Bu kitap sadece özelde kuran kurslarını ve İslami yapıları, genelde de eğitim sistemini eleştirmekle neyi amaçlıyor. Bir özüm öneriniz ve beklentiniz var mı yoksa bir vicdan rahatlatma denemesi mi bu kitap?
 
Şahsi olarak muhafaza etmeye çalıştığım temel prensip; bir şeye yanlış veya kötü diyeceksek onun karşısına koyacağımız bir sözümüz ve yol haritamız olmalı. Kuran kurslarında yaşanmış olumsuz sahnelerin tevile ihtiyacı yok! Çünkü biz fazlasıyla yaşadık. Hangi hatayı yapmış olursa olsun çocuklar o hakaretleri ve muameleleri hak etmiyorlar. Disiplin ve ceza ile işkence ve şiddeti birbirinden ayırmak lazım evvela. Biz burada diyoruz ki bu kuran eğitimi böyle olmamalı! Nasıl olmamalı? Mehmet üzerinden anlattığımız ve yüzde yüz yaşanmış şekilde olmamalı! Nasıl olmalı? Akif üzerinden belli kodlarını verdiğimiz şekilde, insan yetiştirmek ve yaşanabilir bir dünya kurma kafasındaki gençler yetiştirerek olmalı. Kuranı kerimi ezbere bilmek kendi başına yeterli olamaz. Çünkü kuran hayatın merkezine indi! Bir ruhban sınıfı kurmak için değil, aksine bir medeniyet inşa etmek için gönderildi. Dolayısıyla bu kuranı ezberleyecek her ferdi bir medeniyet işçisi olarak görmek zorundayız. Hakaret ettiğiniz, işkence ettiğiniz rencide ettiğiniz çocuklardan medeniyet mimarı zaten çıkmaz da işçisi bile çıkmaz! Dolayısıyla bir vicdan rahatlatma değil aksine bir hesaplaşma ve olması gerekene dair bir pusula olmasını temenni ediyoruz...
Peki, kuran kurslarında yaşandığını söylediğiniz o olumsuz hadiseler güncelliğini koruyor mu? Ve düzelme gibi bir durum söz konusu mu?
Evvela… düzeleceğine dair bir umudum var. umut beslemek zorundayım çünkü! Tamamen bir ıslah yaşandığını zannetmiyorum. Bizden on yıllar sonra mezun olmuş bir gençle tanışıp son durumu sorduğumda, sanki on ıyllar geçmemişte bir sonraki dönemmiş gibi benzer olumsuzlukların yaşandığını paylaşmıştı benimle. Bu gösteriyor ki hafızlık müesseseni sağlam temeller üzeninde yeniden inşa etmeye çalışanlar olduğu kadar o zihniyeti devam ettirenlerde var. buna mukabil bize umut veren kuran eğitimcisi dostlarda yok değil. Esas sorun hastalıklı zihniyetlerin hala devam edebiliyor oluşu.
Son soru. Kitabınızı Nevşehir de nerelerden temin edebilir okuyucularımız?
Kitapçı yavuz ve nar kitap kafeden ilgilenenler temin edebilirler. Yine bir çok internet sayfasında ilgiye sunulmuş halde.
Bugünün kuran kursu talebelerine ve ailelerine ne söylemek istersiniz?
Her ailenin çocuğu hafız olmak veya ilmi manada başarılı olmak zorunda değil. Aileler bunu kabul etmeli evvela. Kısa vadede başarısızlık bir istikrara dönüşüyorsa bunun çözümü zoraki kursta tutmak olmamalı çocuğu. Diğer taraftan emanet ettiğimiz veya edeceğimiz kurumlardan beklentilerimiz net olmalı. Sadece kuranı kerimi ezberleyen değil, fikir, ilim ve aksiyon anlamında da bir beklentimiz olmak zorunda. O kurumlarda bu beklentiye cevap verecek donamıma sahip olmak zorunda kalacaktır. Şiddetin dinimizde yeri olmadığı için disiplinle şiddetin ayrımını yapamayanlara da çocuk emanet edilmemeli bu konuda sessiz kalınmamalı. Çünkü binalar, levhalar geçicidir. Esas olan sağlıklı nesil inşa etmektir.
Çocuklara gelince… büyük düşünmek zorundalar. Boylarından çok büyük hem de! Köyüne, şehrine, ülkesine hatta dünyanın herhangi bir yerine dair çözüm kaygısı taşımalılar.