Köylü mü desem, şehirli mi desem köy ile şehir arasında sıkışmış kalmışız. Ben köyümden ilk çıktığım yıllar (1988) kasabamızda köylerimizde o kendine has havası özelikleri değerleri hep vardı. Her ne kadar beyaz eşyası olsa da kümesinde tavuğu, ahırında ineği, küpünde turşusu, çömleğinde peyniri sofasında, üzümü asılı, tarhanası, bulguru, yufkası gayıtlı idi. Tandırlar yanardı haftada en az iki kez patates haşlanır, hamur için kevgirden geçirilir katılır hamura akşamdan özel bakır hamur leğeninde yoğrulur sabaha dek mayalanır, taşar leğenden hamur saçkıyla saçmasıyla (koyun kığı ve saman kesmığı) ile yanar tandır.

Yanma sırasında ateşin üzerinde ağ pahla (kuru fasulye) çorba ve bulamaç dolaz pişerdi bulamaç pekmez un tereyağı ve üzerinde ceviz ezmesi kaymağın kavrulmuş halı dökülür üzerine sıcak sıcak kenarı incecik gevremiş mis gibi kokan tandır ekmeği ile bölüp banarak yemenin tadına doyum olmaz hiç . Ekmek (çörek) tandırdan çıkınca osbarlar (yemek çömlekleri özel) kuru fasulye ,bulgurlu tandır aşı, musakka tandıra konur tandırda tezeğin koz ateşinde akşam yemeği yavaş yavaş pişmeye başlar ama bu yemekler komsuya tembihlenir yağı soğanı salçası komşu ilave eder herkes tarlaya gidecek çünkü.

Ekim dikim ve ırgatlık hasat hep zamanın tarla ulaşım aracı karakaçan eşekler bir birleriyle yarışırcasına üzerinde heybede nefis yemekler ırgatın azığı ve evin hanımı rahmetli canım annem bir elinde eşeğin zinciri değişmesi ile bir elinde bohçaya sardığı gatmer sahanıyla tarlaya doğru yol alırlar. Tarlaya yaklaşınca anıran eşeğimizden bilirdik annemim geldiğini hep sanki biz geliyoruz diye selenen eşeğimiz bize cep telefonu gibiydi.

Yumurtayı ve sütü satın alan ,komşuyu görünce yüzünü çeviren bayramlarda tatile giden çocuklarımızın akrabalarını bile tanımayıp cenazelerde sen kimin oğluydun falan sorusuyla somutça muhabbetler ,ahır kokuyor deyip ineği satan piknik için babasının bahçesini bırakıp gırıl yapan haldeyiz.

Rahmetli annemi ihtiyarladığı için yanımızda kalsın diye Ankara’ya götürdüm ikinci gün sabah çantasını almış hiç haberimiz yok, sokağa inmiş annemi tanıyan bir komşumuz nereye teyze demiş eve gidecektim kızım bağ bahçe viran olur gelen moturlara (traktör)binimde gidim der komşu kolundan tutar eve geri getirir ama annemi enf azla bir hafta zor durdurdum ve geri köyüne getirmek zorunda kaldım.

Horoz sesiyle köpek havlaması ile kuş seleri ile uyanmak varken Ankara’da sokağından gelen pattesci zılgıtı araba gürültüsü ve en kötüsü kirli havasını ne etsin canım anam “Angaran senin olsun oğlummmm benı götür” diye yalvardığını hiç unutmadım.

Bereketin ve misafirperverliğin ,çalışmanın ve dostluğun dayanışmanın özüydü köyüm . Misafir odalarımız misafir yataklarımız kışın misafir ağırlamak için hazırlanan tarhanası köfteri gavurgası vardı ve sepet kovanın balı vardı annemin,bal deyince köyün süper ninesi Fadime nene(annem)o balıdaa bize çok yedirmezdi misafir dışında birde sınhcılığı vardı gelen kırık cıkığada o baldansarı verirdi şıp keserdi sanki ağrıyı,kazanlarda koy düğün yemeklerini o yapardı halılara doğal ipleri renkleri o boyardı birde 7 tane çocuk bize bakıp büyüttü çok güzel fıkralar anlatırdı bir gerçek olan şu fıkrası;

Bir gün evde ev işleriyle uğraşır dışarıda bir gürültü duyar ve hemen neyin nesi diye çıkar tandır evinden bakar

O zaman küçük çocuk olan ablamlar ve komşu çocukları eşeğin üzerinde yaşlı bir amcayı dişirici(dilenci) zannederler adamı taşa tutarlar adam çaresiz atmayın etmeyin der nafile

Annem;hınzırlar ne taşlarsınız eşek kadar herifi der,zavallı adam şaskınlıkla birlikte annem döner aferin kızım iyi kayırdın der

Bu gerçek fıkrası annemin bir de kendi bize anlatırdı iskemlede tatlığın (yorgan)altında kışın otururken;bir gün bir köye bir adam misafir olur misafir olduğu evde yaşlı bir teyze ve birde torunu varmış aksam yemeğine sofraya evin sahibi teyze koca bir çanak pekmez koyar ve teyze dışarı çıkınca misafir teyzenin toruna merakından sorar,

_kızım pekmeziniz çok mu da ninen bu kadar çanakla pekmez koydu der

Torun

_hııı çok pekmez küpüne sıc-çan düştü ondan çoh koyuyor anam der

Adam kızar çanağı sofradan alır fırlatıverır evin babuşluğuna (ayakkabı çıkartılan yer)

Çocuk

_amooo ne yaptın emmi,anamın sidik çanağına kırdın der

Adam iyice bir tuhaf olur

Böyle güzel fıkralar ile kış gecelerimiz geçerdi

Ben söz vermiştim canım anneme gösterdiğin dağları orman yapıcam o ballarından arılar gene vericek diye Basdere’de başlatmış olduğumuz bal ormanı projemiz hayat geçti orman ekildi 12 bin donum tohumlar yeşerdi koy halkına arcılık eğitimi verildi ve her 230 aileye devlet destekli arı da vericez onaylandı .

YEMYEŞİL ORMANLARDA ARILAR KUŞLARIN ÖTMESİ ÇOCUKLARIMIZN SALINCAK KURUP SALLANMASI

DEĞERLERİMİZİN YOK OLMAMASI DİLEĞİYLE SAYGILAR SUNARIM.