METE YABGU

METE YABGU

'' Ailenin soyadı neden Yabgu ? ''

'' Soyadı Yasası çıkınca, köyümüzdeki Enver öğretmen demiş ki, Yabgu olsun. Dedem Oğuz Bey , telaffuzu zordur, millet anlamaz diye itiraz etmiş. Yine de Kırşehir Vilayeti Nüfus Müdürlüğüne gidip bildirmiş. Müdür kabul etmemiş. Dahiliye Vekaleti'ne sormam iktiza eder demiş. Parasını dedemden alıp Ankara'ya telgraf çekmiş. Olur cevabı gelmiş. Fakat köyümüzde Yabgu soyadı sorunlu. Yabug, yagub gibi yanlış telaffuz ediliyor. ''

'' Ya adını kim vermiş ? ''

'' Köyümüzde bir eğitmen varmış. Adı Nusret . Pazarören Eğitmen Kursu mezunu. Ben 1946 doğumluyum. O vermiş adımı. Demiş ki , Soyadınızla uyumlu olur. ''

Nevşehir Lisesi'nde Tarih öğretmeni Hüseyin Sağdıç ile arkadaşımız Mete arasında geçiyor bu diyalog. Yıl 1963.

..................

Mete Yabgu... Kozaklı'nın bir köyünden olduğunu biliyoruz. Kimseyle laübali olmaz. El kol şakası yapmaz. Argo söz söylemez. Müstehcen fıkra , olay anlatanın yanından uzaklaşır.

Ad, aile soyadı bir insanı nasıl etkiliyor. Yaşam düzenine yön veriyor. Biz bunu Mete'de izliyoruz. Soylu insanlara özgü bir davranış içinde. Derslerine sıkı çalışıyor. İyi not alıyor. Köylerden gelenler başlarını sokacak bir odayı zor bulurken, haber alıyoruz ki Mete derli toplu, önünde avlusu olan bahçeli bir eski Nevşehir konağında yaşıyormuş. Anlatılanlara göre evde bir genç kızla, orta yaşlı bir kadın bulunuyormuş.

Mete akça yüzlü, saçları düzgünce arkaya taralı, iri , kara gözleri hep dalgın, hülyalı...Hep lacivert takım giysiler içinde. Apak ,tertemiz gömlek, kızıl kıravat, tertemiz ceket, jilet gibi keskin ütülü pantolon ve ucu sivri iskarpin...Oturduğu zaman görünen çorabı Mısırlı...Senatör havalı öğrenci.

Dersliğe giren öğretmen ilkin bir şaşkınlık yaşıyor. Acaba, teftiş için gelmiş bir müfettiş mi, Bakanlık'tan bir genel müdür mü, kimdir bu ağır başlı, olgun görünüşlü genç insan?...

Tarih Öğretmeni Hüseyin Sağdıç elindeki çizelgede adları okuyor. Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ali, Zübeyde, Nesrin, Sakine, Emrullah, Şerife, Salih, Naci, Necati, Burhan...Ya Arabi, ya Farisi...

'' Bakın , görün, '' diyor Tarih Öğretmeni. '' Dersanede 42 kişisiniz. Yalnızca Mete'nin adı Türkçe. Keşke TBMM açıldığında , ilk yasa bu olsaydı, 1920'lerden başlayarak , doğan çocuklara Türkçe ad vermek zorunlu olsaydı. ''

Ve ekliyor.

'' Ben de memnun değilim adımdan. Hüseyin Arapça. Dedemin adını koymuşlar. ''

Mete Yabgu, öyle uzunboylu söyleşilere girmezdi. Biz liseyi bitirince hangi fakülteye gideceğimizi bilmiyorduk. Hangi mesleği yapabiliriz ? Belirsizlik vardı. Mete bu konuda kesin konuşmuştu.

'' Benim kanaatim önem taşımaz. Bizde kararı 15 yıl önce dedem vermiş. Benim hukukçu olmam iktiza ediyor. Dedem hayatta değil; verilen söz namustur. Hukukçu olacağım.''

Sonra ne oldu ?

Bir yarıyıl sürdürdü öğrenciliğini. Sömestr tatilinden sonra bahar yarıyılı dersleri başladığı zaman Mete Yabgu'nun oturduğu sıra boştu. Duyduk ki aile-aşiret başının kararıyla İstanbul'da bir liseye aktarılmış. Nevşehir Lisesi'nin verdiği eğitim ''tatminkar'' bulunmamış.

Mete Yabgu'dan bir daha haber alamadık.

1964'te Liseyi bitiren kimi arkadaşlar İstanbul Hukuk'ta öğrenci oldular. Yaz dinlencesinde buluşup konuşuyorduk. Merak bu ya, Mete'yi soruyordum. Onlar da bilgi sahibi değildi.

Mete acaba '' Hukukçu '' oldu mu ?

.....................

1957-58 Ders yılından başlayarak, babam Şükrü Bey, Göre İlkokulunda öğretmen idi. Akşam eve varınca, Tarih Öğretmeninin sözlerini aktardım. Gülümseyerek dinledi.

'' Benim adımı da Hüseyin Deden, Edirne'yi kurtaran Şükrü Paşa' nın haberi bizim buralara telgrafla bildirilince koymuş,'' dedi.

Yabgu hakkında ne biliyordu babam...Nevşehir Ortamektebi mezunuydu, fakat DTCF Tarih Bölümü mezunu iyi bir öğretmen kadar bilgi sahibiydi. 1930'da başladığı öğretmenliğinde aylığı 30 TL imiş, o yıl İbrahim Alaeddin Gövsa Beğ'in Umumi Ruhiyat kitabını 7.5 TL verip almış, okumuş. Anadolu İhtilali'nin, Kemalist Türkiye'nin 4 ciltlik Tarih kitabı dizisini de sınava girecekmiş gibi çalışmış. 4 yıllık Niğde Lisesi'ni 5 yılda bitiren Yücel ağabeyimin kitaplarını da tek tek okumuş, hiçbirini kaldırıp atmamış. Çünkü, Muallim Mektebi- Öğretmen Okulu- mezunları Köy Muallim Kursu çıkışlıları küçük görüyorlar, toplantılarda laf atarak aşağılıyorlarmış.

Mete'nin soyadı Yabgu idi. O güne dek merak etmemiştim. Öğrenme isteği duydum.

Yabgu'yu babamdan dinleyip öğrendim.

Yeni tamamlanmış Hayat Ansiklopedisinin 6. cildinde bu madde yer almıyordu.

Eski Türkçede Yavgu...Eski Türk devletlerinde hükümdar. Kağan, Hakan, Kaan'dan daha eski. Oğuznamede Oğuz'un dedesi, halkın ilk büyüğü, ilk atası. Dip Yabgu da deniliyordu.

Yabgu'nun en eski kullanılışı Hun İmparatorluğunda...İÖ 220- İS 496 arasında. Hun İmparatoru Teoman = Tuman bir yabgu olarak anılır. Hazar hükümdarları da aynı unvanları kullanırlardı. Göktürk egemenliğinde , başbuğlar önce Yabgu unvanını taşırlardı, sonraları Kağan'ı benimsediler.

Bizans, Ermeni, Gürcü kaynaklarında Zibel, Cebu, Cibu da Yabgu karşılığıdır.

İslam kaynaklarında Cibbuye, Cibguye de reis, başbuğ, başkumandan demekti.

Selçuklular devlet kurduktan sonra Hakan yerine S u l t a n sanını aldılar. Yabgu da M e l i k karşılığı kullanıldı.

Uluğ Yabgu Türk hükümdarı idi, Ona büyük saygı gösterilirdi.

Toplum içinde Yabgu olağanüstü bir varlık sayılırdı.

Bazı gizli güçlerın yabgu kişiliğinde toplandığına inanılırdı. O, Tanrı'nın toplumları yönetmek için gönderdiği bir semavi varlıktı.

İnsanlarda olmayan özellikler yabgularda bulunuyordu. Kutsallık kan ilişkileri dolayısıyla hanedana geçiyordu. Hanedanın erkek üyesi Şehzade Prens = Tigin adıyla biliniyor ve büyük saygı gösteriliyordu.

Türk devletleri hanedanın ortak malı sayılırdı.

Devlet merkezinde Yabgu bulunurdu.

Tiginler ülkenin doğusuna, batısına genel vali olarak atanırlardı.

Merkezi Uluğ Yabgu'ya bağlı olan doğudaki genel valiye Sağın Yabgusu denirdi.

Batıdaki genel vali de Solun Yabgusu olarak anılırdı.

Doğudaki yabgu , batıdakine göre daha yetkili sayılırdı.

Devlet merkezinde ülkenin yönetiminde temel olan K u r u l t a y bulunurdu. Merkezdeki Yabgu'nun başkanlığında toplanan kurultaya sağın ve solun yabguları, Uluğ Yabgu' nun eşi Uluğ Hatun ( First Lady = Başbayan ) ve devletin ilerigelen başkanları ( vezirler, vekiller, bakanlar ) katılırdı.

-----------------------------------

2 Kasım 2025. Ürgüp