Miraç Kandili Ve Ümmete Üç Hediye

Af ve mağfiret mevsimi mübarek üç ayların ilki olan Receb-i Şerifin 26.gecesini 27.gecesine bağlayan gece mübarek Miraç kandilidir. Bugecede Peygamberimiz(sav)’in Mescid-i Haram’danMescid-i Aksâ’ya yaptığı yolculuğa İsrâ, oradan da en yüce makama kabulünün adına Miraç denilmiştir.

Yüce Rabbimiz(CC)K-Kerimde şöyle buyuruyor: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”(İsra/1)Miraç esnasında Hz. Peygamber’e(sav) cennet, cehennem ve buralardaki insanların durumları gösterilir ve birçok olaya muttali olur. (Müslim, İman, 263.)

MİRAÇ BEDENEN Mİ? RUHEN Mİ? GERCEKLEŞTİ

İsrâ ve miracın mahiyetine yönelik en önemli tartışma onun bedenen mi yoksa ruhen mi gerçekleştiği konusundadır. Kelâm ve hadis âlimlerinin çoğu olayın bedenen ve uyanık halde gerçekleştiği görüşünü benimsemiştir.(TDV İslâm Ansik.c,30.s,132-135)

Miraç, bir yükseliştir. Her şeyden önce yükselme yollarının yegâne sahibinin Allah olduğunun bilincine varabilmektir. Fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine, kulun Allah’a yükselişidir. Kullar bu yükselişi ancak, Allah’ın razı olacağı bir hayatı yaşayarak gerçekleştirirler.

Miraç, sadık ve samimi bir iman, ibadet ve taat, ihlas ve takva, güzel huy ve ahlâk, hayır ve hasenat, hak ve hakikat, doğruluk ve dürüstlük, adalet ve sevgi, merhamet ve şefkat, dostluk ve kardeşlik, sabır ve sebat, fedakârlık ve cömertlik, yardımlaşma ve dayanışma gibi fazilet ve erdemler ile yükselmektir.Miraç, Hz. Ebû Bekir gibi imanında gösterdiği teslimiyet ve sadakatle sıddîk mertebesine ulaşabilmektir.

MİRAÇ GECESİ ÜMMET-İ MUHAMMED’E(SAV) ÜÇ HEDİYE

Allah Resûlü (s.a.s), Miraç’tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür. Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin “Gözümün nuru” dediği beş vakit namazdır. (Nesâî, Işratü’n-nisâ’,1)

MÜ’MİNİN MİRAÇI NAMAZ

Namaz, Allah’la kul arasındaki güçlü iman bağının tezahürüdür. Namaz, yönünü kıbleye dönen, alnını secdeye koyan müminin manevi yükselişidir. Namaz sadece şekilden ibaret değildir. Aksine namaz, bedenen olduğu kadar zihnen ve kalben de insanı kuşatan bir ibadettir. Namaz kılan mü’min günde beş kez Rabbinin huzuruna yükselmektedir.

Müminler, her namazda okudukları “tahiyyat” duası ile Sevgili Peygamberimizin(SAV) yaşadığı bu hadiseyi tekrar tekrar düşünürler. Namazla müminler birbirinden emin olur, saf tutar, omuz omuza verir. Namazla bütün kötülüklerden arınarak, mü’min kişiliğine ve kimliğine kavuşur. Kendisi miraç olan namaz, mümin için bir miraç müjdesidir.

Namaz kılan insan aynı zamanda güzel ahlaklı, dürüst, mütevazı, merhametli, adil olması beklenen insandır. İşte bu yüzden âyet-i kerimede “Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar”(Ankebût, 29/45) buyurulmuştur.

İKİNÇİ HEDİYE

Miraç’ın bir diğer hediyesi “Âmenerresûlü” olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Suresi’nin son ikiayetidir. Bu ayet-i kerimeler bize iman esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir.

ÜÇÜNCÜ HEDİYE ŞİRK KOŞMAYANLARA BAĞIŞLANMA VE CENNET

Miraç’ın son hediyesi ise Ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir. (Müslim, Îmân, 279)

Miraç Rabbimize kavuşmaktır. Bizlerin miracı kalplerimizi imanla doldurup, ibadet veahlakla İslam’ın güzelliklerini hayatın her safhasında yaşamakla mümkündür. Miraç kandilinin Âlem-i İslam’ın yücelmesine ve yükselmesine vesile olmasını temenni eder sıhhat ve afiyet niyaz ederim.

HÜSREV ÖNDEGELEN