Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin 2026 Kehanetleri Neden Hâlâ Konuşuluyor?
Mutasavvıf, İslam düşünürü ve şair…
İslam dünyasında hakkında en çok tartışılan bilginlerden biri…
İmam-ı Gazâlî ve İmam-ı Rabbânî ile birlikte İslam tarihinin üç büyük düşünüründen biri olarak kabul edilen, “Vahdet-i vücut” (varlık birliği) anlayışıyla tanınan büyük bir bilge: Muhyiddin İbnü’l-Arabî.
Onu 2025 yılında da bu köşede anlatmıştım. Bugün ise, 2026 yılına dair kendisine atfedilen yorumlar yeniden gündemde.
İbnü’l-Arabî, kimileri için “Şeyhü’l-Ekber” (Büyük Şeyh), kimileri içinse yüzyıllardır tartışılan bir figürdür. Onu anlayanlar derin bir hikmetten söz ederken, anlayamayanlar tarih boyunca sert eleştiriler yöneltmiştir.
Hatta bu nedenle, “Şeyhü’l-Ekber” yerine “Şeyhü’l-Ekfer” (Kafir Şeyh) diyenler dahi olmuştur.
Asıl adı Ebû Bekir Muhammed bin Ali, künyesi Ebû Abdullah olan İbnü’l-Arabî, 1165 yılında Endülüs’te doğmuş, 1240 yılında Şam’da vefat etmiştir. Türbesi, Yavuz Sultan Selim tarafından 1516’da bugünkü hâline kavuşturulmuştur. Hayatı boyunca Endülüs’ten Kuzey Afrika’ya, Hicaz’dan Anadolu’ya, Şam’a uzanan uzun bir ilim yolculuğu yaşamıştır.
Onu diğer düşünürlerden ayıran temel özellik, zahiri ilimler ile bâtıni bilgiyi birlikte ele almasıdır. Eserlerini doğrudan hükümlerle değil; semboller, işaretler ve çok katmanlı bir dil ile kaleme almıştır. Bugün “kehanet” olarak sunulan pek çok ifade de aslında bu sembolik anlatımın sonucudur.
Son günlerde sosyal medyada ve bazı yayın organlarında, İbnü’l-Arabî’nin 2026 yılına dair “kehanetlerde bulunduğu” iddiaları yeniden dolaşıma girdi.
Peki bu ilgi neden hiç bitmiyor?
Belki de cevap, bugünün dünyasında saklı. Küresel krizler, savaşlar, ekonomik sıkıntılar ve toplumsal kırılmalar arttıkça insanlar ister istemez “önceden söylenmiş sözlere” yöneliyor. Geleceği bilmekten çok, bugünü anlamlandırma ihtiyacı ağır basıyor.
İbnü’l-Arabî’ye atfedilen yorumlar genellikle Saatlerin Hazinesi gibi eserler üzerinden yapılıyor. Ancak bu metinler kesin tarihli kehanetler değil; insanın ahlaki hâline, toplumsal bozulmaya ve manevî uyanış ihtiyacına dair işaretler içeriyor.
Unutulmaması gereken şu:
İbnü’l-Arabî bir kâhin değil, bir düşünürdür.
Onun metinleri kehanet kitabı gibi değil, insanın kendine bakması için tutulmuş bir ayna gibi okunmalıdır.
2026 Yılına Dair Kehanetler
Saatlerin Hazinesi adlı eserde yer alan ve 2026 yılına atfedilen ifadeler şöyledir:
Eğer yeni sene Perşembe günü ile girerse,
Bunun kısmet ve rızık yeri Müşteri yıldızıdır.
Yağışlar az olur, bereket düşer, pahalılık artar.
Arpa mahsulü azalır, buğday orta verimde olur.
Yüksek yerlerde ekin hastalıkları görülür.
Yılın sonu, başlangıcından daha hayırlı olur.
Şam’daki fitne sona erer, Yemen karışır.
Ay tutulur, denizler kabarır.
İnsanlar arasında şer ve pişmanlık artar.
Yer sallantıları görülür.
Sonrasında insanlar aklını başına alır, tabiat düzelir, ekinler canlanır.
Şiddetli rüzgâr ve fırtınalar sebebiyle ölümler artar.
Allah daha iyisini bilir.
Türkiye Açısından Nasıl Okunmalı?
Bu metin, Türkiye açısından okunduğunda özellikle üç başlık öne çıkıyor:
Ekonomi, tarım ve doğal riskler.
“Bu sene pahalılık senesidir” ifadesi, bugün zaten hissedilen ekonomik baskıları hatırlatıyor. Kuraklık vurgusu, tarımda yaşanabilecek sorunların gıda fiyatlarına yansımasını düşündürüyor. Özellikle yüksek bölgelerde ürün kaybı ihtimali, üreticinin yükünü artırabilecek bir tabloya işaret ediyor.
Toplumsal açıdan ise “şer ve pişmanlık” vurgusu dikkat çekici. Sertleşen dil, aceleyle alınan kararlar ve sonradan duyulan pişmanlıklar, zor dönemlerin kaçınılmaz toplumsal sonuçları olarak okunabilir.
Doğal olaylara dair ifadeler ise felaket tellallığı olarak değil, coğrafyamızın hassasiyetlerini hatırlatan semboller olarak değerlendirilmelidir.
Türkiye’nin bir deprem kuşağında yer aldığı gerçeğini hatırlatmak gerekir. İklim ve jeoloji açısından dikkatli olunması gerektiği mesajı açıktır.
Ancak metin karamsarlıkla bitmez. Aksine, “Bu senenin sonu başlangıcından daha hayırlı olur” ifadesi, zorlayıcı süreçlerin ardından bir toparlanma ihtimaline işaret eder.
Belki de İbnü’l-Arabî’nin asıl söylediği şudur:
Zorluklar bir son değil, bir uyarıdır.
Son söz yine ona aittir:
“Allah daha iyisini bilir.”
Belki de bilmemiz gereken en önemli cümle budur.
TUNCAY DALCI
Kaynakça:
– Saatlerin Hazinesi, Arapça aslından tercüme: Selahaddin Alpay
– Eş-Şeceretü’n-Numaniyye fi’d-Devleti’l-Osmaniyye, Muhyiddin İbn Arabî (k.s.)
– Şerh: Sadreddin Konevî, Tercüme ve Açıklama: Harun Çetin