Musul’un DAEŞ’den geri alma Savaşında Amerika’nın sinsi planı

Uzun zamandan beri beklenen Musul’u DAEŞ’den geri alma savaşı başladı. Bu savaşta Irak ordusu, Kuzey Irak Kürt Peşmerge güçleri, silahlı milisler ile beraber Amerika liderliğinde koalisyon güçleri bulunmaktadır. Uzun müzakere sonucu bu güçler kendi aralarında anlaştığı bir bölge dağılım ve paylaşımla harekete geçtiler.

İlk aşamadan Amerika güçlerinin bu savaşta sinsi bir planın tezgâhladığı şüpheleri vardı.Gün geçtikçe bu şüpheler kendisine kesin parametrelere bıraktı.

Peki, neydi bu Amerika’nın sinsi planı?

Musul’un bati cephesinde, Suriye sınırına doğru bir açık koridor bırakma planı.
Bu plan Amerika tarafından ortaya atıldı ve bu sinsi plana destek bulmak için, kendi açılarından ikna edici gerekçeler sunmaya çalıştılar. Bu gerekçeleri, ‘’DAEŞ teröristlerin Musul’dan çıkmaları için bir açık koridor bırakarak bu savaşın daha kolay ve sivil kaybinin azalmasının sağlamak’’ şeklinde bir gerçek amaçlarını gizleyecek bir gerekçeler sundular. Peki bu DAEŞ teröristleri Musul’dan çıktıktan sonra nereye gidecekler? Sorusu herkesin dikkatini çekti.
Peki, Amerikan bu sinsi plandan ne hedefliyordu?
1: DAEŞ teröristlerinin kayıplarının önlenmesi.
2: DAEŞ teröristlerinin Suriye taşıyarak, Suriye de DAEŞ cephesini güçlendirmek ve Suriye savaşının uzamasını sağlamak
3: Suriye savaşını uzamasını sağlayarak, Amerika’nın bölgede planlarını uygulamasını sağlamak (Kürt devletini kurmak bunların en önemlisi)

Bu planı ilk aşamada Irak hükûmeti ve silahlı milis güçleri tarafından kabul ediyormuş gibi davrandılar. Ancak Musul savaşı başlayınca, Irak hükümet güçleri ve silahlı milislerin Telafer’a doğru ilerlemesi ile Amerika güçleri bu planın tehlikeye girdiğini anladılar, çünkü Telafer’ın DAEŞ güçlerinden geri alınması, bu açık koridorun kapanması anlamına gelmektedir.
Amerikan güçleri bu planlarının engelleneceğini görünce, bu hareketin durması gerektiği, yoksa Telefara’a doğru giden birliklerin yanlışlıkla koalisyon güçlerin hedefi haline gelip kayıplara neden olma ihtimalini önesürdüler.

Ancak Irak güçleri ve silahları milislerin Amerika’nın bu hamlesine hazırlıklı olduğundan, karşı savunmaya geçerek ‘’eğer bu güçler yanlışlıkla koalisyon saldırılarına maruz kalırlarsa bölgedeki Amerikan güçlerin korumalarını bırakarak, böylece bu Amerikan birlikleri korumasız kalarak DAEŞ ve diğer grupların hedefi haline gelebilir’’şeklinde ifadeler ortaya attılar.

Amerikan güçleri, Amerika’daki seçim arifesinde birliklerinde kayıplarının hiç göze alamadıkları için Musul’dan Suriye sınırına doğru açık koridorun kapatılması ve Telafer’ın geri alması için yapılan saldırıya ses çıkarmadılar.

Böylece Amerika’nın DAEŞ teröristlerinin korunması, kurtarılması ve bu teröristlerinin Suriye kaçış koridorunu açık tutarak, bunların Suriye geçmesi önlendi. Böylece Suriye savaşının uzatılması planları suya duştu. Ayrıca bu planın devamında Amerika’nın bölge de ki en önemli planı olan Kürt devleti kurulması zor durumda kaldığını Amerika güçleri tarafından fark edilince apar topa Suriye’de YPG güçlerin önderliğinde Rakka operasyona başladılar.

Türkiye bu aşamada nasıl bir politika izlemeli:
1: İran ile rekabete dayalı bir siyaset değil beraber ve sürekli diyaloğa dayalı hareket etmeli, Kürt devletin kurulması hem İran için hem Türkiye için dönüşü hiç kolay olmayan bir yoldur.
2: Kuzey Irak Kürt bölgesel yetkilileri ile veya bölgede hiç sevilmeyen ve desteği olmayan eski Musul valisi Esil Nuceyfi gibi kişiler değilde Irak merkezi hükümeti ile iyi ilişkiler kurumalı. Irak merkezi hükümet ile restleşmesi sadece Türkiye’nin bölgede ağırlığını azaltmaktadır.
3: Suriye savaşında sadece Esad gidecek politikası değilde daha gerçekçi politika izlemeli. Kürt devleti kurulması, Türkiye için Esad’ın kalmasından daha çok tehlikelidir.
 
    Ali Haydar
    09.11.2016