Sunumunu Genel Başkan Yardımcılığını Abdurrahman Uysal’ın yaptığı kongrede İstiklal Marşı ve Saygı Duruşunun ardından şehitlerimiz için Balıkesir Şube Başkanı Musa Bilal tarafından Kuran-ı Kerim tilaveti yapıldı ve dua edildi. 
Daha sonra yapılan seçimle Divan Başkanlığına Türk Kültür Sanat-Sen eski Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, divan üyeliklerine ise Türkiye Kamu-Sen ve Türk Sağlık-Sen kadın Kolları Başkanı Leyla Polat, İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Yasin Gülderen ve Aksaray Şube Başkanımız Taner Kara seçildiler. 
Genel Başkanımız Önder Kahveci Kongrenin açılışında yaptığı konuşmada Türkiye gündemi, kamu ve sağlık çalışanlarının sorunları ile değerlendirmelerde bulundu. 
Türk Askeri neredeyse biz oradayız.
Sözlerine ebediyete göç eden teşkilat mensuplarımız ve başta Zeytindalı harekatı olmak üzere vatan için şehadet şerbeti kahramanlarımızı anarak başlayan Genel Başkanımız 
Kutlu mücadelemizde geride bıraktığımız çeyrek asır boyunca cefaya talip olup, alın teri döken tüm teşkilat mensuplarımıza şükranlarımı sunuyorum. Ebedi âleme göç eden dava arkadaşlarımızı da rahmet ve minnetle yad ediyorum. Derdi devlet, sevdası millet ve gayesi Türk’e hizmet olan bizlerin, bugün duası ve ruhu; istikametini Kızılelma olarak çizen, ailesine beklemesinler diyerek sellercesine ileri atılan ve can veren kahramanlarla beraberdir.' dedi. 
Türk Sağlık-Sen’in varlığı, ruhu ve dualarıyla Mehmetçiğin yanında olduğunu vurgulayan Kahveci Türk askeri neredeyse biz oradayız. Mehmetçiğin gittiği yol yolumuz, verdiği savaş onurumuzdur. Onlar teröristi ezdikçe, barış kisvesine bürünmüş terör işbirlikçileri kuduruyorsa, terör sevicileri deliyorsa şükürler olsun ki doğru yoldayız. “ dedi. 
Tıbbiyeli Hikmet’in mirasına sahip çıkanların mücadelelerine her türlü desteği vereceğiz.
Zeytindalı harekâtı ile hain ve gafillerin kafalarını saklandıkları deliklerden çıkardıklarını kaydeden Genel Başkan Önder Kahveci “ Bir tanesinin bin düşmandan daha tehlikeli olduğu hain ve gafiller, Zeytin dalı Harekâtı ile birlikte bir kez daha kafalarını saklandıkları deliklerden çıkarmışlardır.  Bunlardan biride Barışı terörist sevgisine bağlayan, Terörle mücadeleyi savaş diye nitelendirenlerden biri de Tabipler Birliğidir. Vatan ve millet düşmanlarının karargâhına dönmüş meslek kuruluşları hakkında gereği bir an önce yapılmalıdır. Türklük gururu ve şuuruyla vatan işgaline karşı bayrak açan Tıbbiyeli Hikmet ruhunu barındıran on binlerce hekimimiz vardır. Türk Tabipler Birliği’ni terör zihniyetinden de temizleyecek olanlar da bu ruhun temsilcileridir. Bizler de Tıbbiyeli hikmetin mirasına sahip çıkanların mücadelelerine her türlü desteği vereceğiz.' dedi. 
Şartlara, duruma ve siyasetin rüzgarına göre vatana, devlete ve millete bakışı olan riyakârlar omurgasızlar vardır ki en az bu meslek kuruluşları kadar tehlikeli olduğunu belirten Kahveci “Buradan açıkça ilan ediyorum. Bunlardan ülkeye bir hayır gelmez. Dillerinde yalan, fikirlerinde riya hayatlarında ise sadece menfaat vardır. Devlete bakışları, millete sevgileri bir günde değişir. Vatan sevdaları olmaz, bu uğurda fedakârlıklarda bulunamazlar” dedi.  
Tüm çalışanlar kadrolu olmalı, ekonomik ve sosyal haklar iyileştirilmeli
Liyakatin sadece sendikal hayatın bir meselesi değil kamunun en temel ve hayati sorunu olduğuna dikkat çeken Genel Başkan Önder Kahveci, “Yapılacak ilk iş, kamuda liyakati esas alan bir yapı oluşturmak, adalet ve hakkaniyet çerçevesinde kariyer ilkesini işletmektir.  Bugün, kamu hizmetlerini tarafsız ve adil bir şekilde yürütecek liyakatli kamu çalışanlarına ve yöneticilerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.  Bunu sağlamanın yolu da, kamuda adaleti tesis ederek güçlendirmektir. Adaletin çalışma yaşamındaki birinci önceliği ise işin ehline verilmesidir. Devletimizi idare edenler başka bir vesayet belası ile karşılaşmak istemiyorlarsa, uyarılarımıza mutlak surette kulak vermek zorundadır.  Hayatın her alanında olduğu gibi kamuda da adaleti sağlamakla mükelleftir. Ayrımcılığa yer vermeyen, liyakate dayalı, hakkaniyet esaslı bir kamu düzeni sağlanması konusunda iktidar daha duyarlı olmalıdır. Hak zamanında verilirse, iş vaktinde görülürse makbuldür. “ şeklinde konuştu. 
Liyakatin tesisi ile birlikte yapılacak bir diğer iş ise kamu çalışanları arasındaki farklılıkları kaldırmak olduğunu belirten Kahveci, “ Bugün sağlıkta 8 farklı istihdam modeli vardır. Hükümet son yaptığı düzenleme ile taşeronları kadroya, 4-c’lileri de 4b’ye geçirmiştir. Bu düzenlemeler olumlu ama eksiktir. Düzenleme, yanlıştan dönülmesi adına mühim ama kamuda huzuru tesis için yetersizdir. Kamu çalışanları arasındaki tüm ayrımlar ortadan kaldırılmalıdır. Aynı işi yapanlar aynı haklara sahip olmalıdır. Bunun da tek yolu tüm çalışanları kadrolu yapmaktır. Çalışma barışı ile birlikte hizmette verimliliği artırmanın ve çalışanın yüzünü güldürmenin yolu da ekonomik ve sosyal haklarda gereken iyileştirmenin yapılmasından geçmektedir.  5 yıldır sürüncemede kalan yıpranma payı ile, döner sermaye ödemelerinde 5-6 yıl önce alınan ücretlerin hayal olması çalışanları tükenmişlik sendromu ile baş başa bırakmıştır.  Artan iş yükü sağlık çalışanı, her 30 dakikada 1 şiddete uğradığı bir çalışma ortamına mahkum edilmiştir. Kamu hizmetlerinin etkin kullanımı için bir araç olan geçici görevlendirme, bir cezalandırma aracına dönüştürülmüştür. Mobbing, adam kayırma ve torpil sıradanlaşmıştır.  İnsanların hakkının yenmemesi için torpil aradığı tuhaf bir düzen vardır.  Bunları sonlandırmak için özelde sağlık bakanlığı, genelde ise hükümet acil adımlar atmalıdır. “ şeklinde konuştu.
Meselelere memleket meselesi olarak bakıyoruz
Genel Başkanımız Kamu çalışanları için dikkat çektiğimiz tüm bu hususlar sağlıklı bir kamu çalışma hayatına kavuşulması için olduğunu vurgulayarak “Bugün kamu çalışma hayatında çalışanların talepleri, sesi, kamu çalışanlarını temsil edenlerin görüşleri mutlaka dikkate alınmalıdır. 2011 yılında KHK ile sağlık teşkilatı 3 ayrı başı olan tuhaf bir şekle dönüştürüldüğünde de buna yanlıştır demiştik. Aradan geçen 6 yıl bizi haklı çıkardı. Bizzat sayın başbakan, “sistemi değiştiriyoruz, sistem işlemiyor' diyerek itirafta bulundu. Türk Sağlık-Sen olarak aile hekimliğindeki nöbetlerden, şiddete karşı yapılması gerekenlere kadar öngörü ve önerilerimizin haklı çıkması ve ifade ettiğimiz noktaya dönülmesi bir tesadüf değildir.  Çünkü derdimizin ne olduğu açıktır. Meseleye memleket meselesi olarak baktığımız bellidir.' dedi. 
Biz bir olduktan sonra önümüze çıkan dağın, yolumuza yağan karın önemi yoktur.
Konuşmasının sonunda Türk Sağlık-Sen delegelerine ve teşkilatına seslenen Genel Başkan Önder kahveci sözlerini şöyle tamamladı: “Türk ismi bizde ışıldayan bir demir gibidir. Onun içindir ki bizim dünyaya bakışımız ve olayları değerlendirişimiz hep millidir ve Türkçedir. Türkün başarmasının temel şartı da her zaman birlik içerisinde olmaktır. Biz bir olduktan sonra önümüze çıkan dağın, yolumuza yağan karın önemi yoktur. Bir yeri ağrıdığı zaman bütün vücudu ızdırap duyan canlı bir teşkilatız. Tasada ve kıvançta birleşmiş, mücadelede en ön safa yerleşmiş, beni bırakıp bizi sahiplenmiş bir teşkilata da yakışan budur. 
Sevdası ve Sendikası için son damla tere kadar mücadele edenler olarak, bugün bu salonda tüm ihtişamımızla bulunuyoruz. Kutlu toyumuzu, 6. Olağan Genel Kurulumuzu başı dik, yüreği cesur, milli ve onurlu bir duruşla gerçekleştiriyoruz. Yorulmak, yılmak, yıkılmak, geri dönmek  ve vazgeçmek bizde bulunmaz.  Çünkü iman ediyoruz ki, Cenab-ı Allah hiçbir nefse taşıyamayacağından daha fazla yük yüklemez. İnancımız da bu yükü omuzlayıp, Çalışanın hakkına el uzatan ve rızkına göz dikenlerle mücadele etmektir. Bu mücadelemize azimle devam edeceğiz. Allah’ın izni ile de muvaffak olacağız. Gayret bizden tevfik Haktandır. Çünkü yolumuz hak ve hakikat yoludur” ifadelerinde bulundu.