Nevşehir'de yaşayan Ayhan Arıdil isimli bir genç sokakta bulduğu Minik kedisiyle kurduğu bağ öylesine güçlü ki, sahibini biran olsun bırakmıyor. Hatta öyleki sahibinin omzundan bir an olsun aşağıya inmiyor.

Nevşehir İl Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğünün çıkışında omzunda kedi gezdiren birini gördüğümüzde açıkcası ilk önce çok şaşırdık.

Anneleri Kaybolan yeni doğmuş yavru bir kediyi alarak biberonla besleyen Ayhan Arıdil isimli Nevşehirli hayvansever genç arkadaşımızda bu şaşkınlığımızın farkında olacak ki hemen söze başladı; - Nevşehir'de sokakta bulduğu sahipsiz yavru kediye sahip çıkmış. Kediye çaresiz olduğu için yardım ettiğini belirterek, "Sokakta gördüm, anneside yoktu ben de yalnız bırakamadım. Ben onu almasam belkide ölecekti. Onu ölüme terk edemezdim. Yaklaşık Bir aydır korumam altında. Şimdi gittiğim her yere götürüp onu kendi ellerimle besliyorum" dedi.

Ayhan Arıdil "Eve gittiğimde beni bekleyen biri var: Kedim...

Onunla oynamak tüm yogunluğumu stresimi alıyor. Kedime o kadar düşkünüm ki ona 'çocuğum' diyorum. Gündüz saatlerinde bol bol uyuyor. Ama çok da oyuncu ve hareketli bir kedicik henüz tabi. 
Onu hep sağlıklı görmeliyim, hasta görürsem mutsuz olurum. Bu yüzden bugün aşısı için Nevşehir İl Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğünde veteriner hekime getirdim" dedi. 

Çocukluğundan bu yana hayvanları çok sevdiğini belirten Ayhan Arıdil , kedi beslemenin çok farklı bir duygu olduğunu belirtti. Onu Daha çok küçükken alarak biberonla besleyerek baktığını kaydeden Arıdil, bu konuda ailesinden ve çevresinden farklı tepkiler aldığını söyledi.

KEDİSİNİ OMZUNDA GEZDİRİYOR

Kedisini sık sık sokağa çıkardığını ifade eden Ayhan Arıdil, bazı kişilerin kediyi görünce 'imdat' diyerek kaçtığını anlattı. Minik kediyi gören bazı vatandaşların 'Eyvah ' diyerek yanına bile yaklaşmadığını söyleyen Arıdil, evcil hayvanların beslenmesi için daha küçük yaşta çocuklara hayvan sevgisinin mutlaka aşılanması gerektiğini ifade etti.

"Hayvanları, özellikle de kedileri sevmeyen bir insan tümüyle sevgisizdir, insanları da sevemez." diyen Ayhan Arıdil, Toplum olarak hayvanları sevmeliyiz dedi ve şu açıklamalarda bulundu:

Peki hayvanları yeterince seviyor muyuz?

Hayvanları sevmediğini söyleyen birine henüz rastlamadım. Kime sorsanız bu sevimli canlıları çok sevdiğini söyler. Peki hayvanları yeterince seviyor muyuz? Özellikle soğukların arttığı şu günlerde sokaklarda yiyecek, ısınacak yer arayan hayvanları görmek, aslında toplum olarak hayvan sevgimizin gelişmesi gerektiğini gösteriyor.

Öncelikle bir insanın bir hayvanı sevebilmesi için bizler gibi yaratılmış ve aynı dünyayı paylaştığımız varlıklar olduğunun farkında olması gerekir. Bu gerçeğin farkında olan insan, doğal olarak hayvanları koruyup kollamaya gayret eder ve onların yaşam haklarına saygı duyar. Konuşup derdini anlatamayan, bakımımıza muhtaç canlılara eziyet edebilecek karanlık ruha sahip bir insanın, çocuklara ve yaşlılara neler yapabileceğini düşünmek bile çok ürkütücü.

Cumhuriyetimizin kurucusu üstün askeri dehası, kalitesi, nezaketi, görgüsü, modernliği ile hepimize örnek olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün hayvan sevgisi de çok yoğundu. En çok atları sevdiği bilinen Atatürk’ ün eşi Latife Hanım ile evlendiği zaman ilk hediyesi at olmuştur. Ayrıca Atamızın Çankaya Köşkü’ nde bir güvercinliği ve odasını paylaştığı Fox isimli köpeği de vardı. Atatürk gibi hayvan sever olabilmeleri için çocuklarımıza hayvan sevgisini aşılamalıyız. Hatta mümkünse bir kuş, köpek, kedi, balık gibi bir hayvan hediye ederek, bakımını üstlenmesini sağlayabiliriz. Böylelikle küçük yaştan itibaren hem hayvan sevgisini öğrenmiş hem de sorumluluk sahibi bir birey olarak yetişmiş olurlar.   

Bunun dışında hayvan barınaklarının sayısının ve kalitesinin arttırılması sokakta soğuk, açlık, susuzlukla mücadele eden hayvan sayısını azaltacaktır. Barınaklarının kalitesi ve hayvanların sağlığının en az haftada bir denetlenmesi, hayvanların daha iyi koşullarda bakılmalarını sağlayacaktır. Zaman zaman barınaktan ya da pet shoplardan alınan hayvanların bir süre sonra sokağa terk edilebilmektedir. Bu sebeple hayvanları alan kişilerin geçici bir hevesle mi hayvan sahibi olmak istediğini anlayabilmek için öncesinde bir psikolojik teste tabi tutulmaları sokağa terke edilen hayvan sayısını azaltacaktır. Bir canlının öldürülmesini talep etmek, cinayete meyilli bir kişiliğe işaret edeceğinden sokak hayvanlarının zehirlenmesi için belediyeyi arayan kişilerin kimliği tespit edilip devletimizin yönlendirmesiyle zorunlu olarak psikoloğa gitmesi sağlanmalıdır. Sokakların temizliğinden sorumlu belediye çalışanları, aynı zamanda hayvanlar için belirlenmiş noktalara günlük olarak yiyecek  ve su bırakabilirler. Ayrıca devletimizin yükünü azaltmak için bizler de sokaklarda sıklıkla rastladığımız kedi, köpek, kuşlar için özel evler yapabilir ve yiyecek içecek ihtiyaçlarını karşılayabiliriz. Başlatılan bu tarz hareketler. bir süre sonra toplumun bilinç düzeyini, konuya hassasiyetini arttıracaktır.


Son olarak belirteyim ki evde kedi beslemek, eğer ki kedileri seviyorsanız benim gibi harika bir duygu. Yaşattığı güzel duygular zorluklarını siliyor. 

Ve son islamî açıdan evde kedi beslemeye ilişkin endişeleriniz varsa şuraya göz atabilirsiniz.

İslam'da özel bir hayvan: Kedi

İslamiyet'te kediler "temizlik" ile simgelenmiştir ve saygın bir yer edinmişlerdir. Hz. Muhammed'in bir kedi dostu olması Müslümanlar için bir övünç kaynağıdır. İşte kedilerin Müslümanlar'ın hayatındaki yerine dair bilgiler.

Kedi beslemek sünnettir. Hz. Muhammed, Uhud seferinde, ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca, kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikip koca bir orduyu o kedinin etrafından dolaştırmış. Ve seferden döndüğünde o nöbetçiden kediyi istemiş ve sahiplenerek adını Müezza koymuş. Siyah beyaz bir Habeş kedisiymiş Müezza. Ağzının içinde üst damağında lekeleri varmış. Bu sık rastlanmayan damağında leke olan kedilerin Müezza'nın soyundan geldiği kabul edilir. Müezza, muhtemelen bir sokak kedisiydi ve Mekke'nin sıcak kavurucu çöl sokaklarından Hz. Muhammed'in ilgisi ile kurtulmuştu.

Hz. Muhammed, kedisi Müezza'yı o kadar çok severmiş ki, Müezza bir gün sedirde oturan Hz. Muhammed'in giysisinin ucunda uyuya kalmış. Her kedi dostu gibi uyuyan bu güzelliğe kıyamayan Hz. Muhammed, Müezza'yı uyandırmaktansa giysisinin ucunu usulca keserek kalkmayı tercih etmiş. Hz. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym "Ya Resul o sudan kedi içti" deyince, Resulullah "Onlar en temiz ağıza sahiptirler" buyurmuş ve abdest almıştır (Hadisi Nakleden Peygamberimizin eşi Hz. Aişe).

Hadis-i Şerifler:

"Bir kadın, bir kediyi kapalı bir yere hapsetti. Kediye yiyecek, içecek vermedi. Dışarıda bir şey bulup yemesi için serbest de bırakmadı. Kedi öldü ve kadın da bu yüzden Cehenneme müstahak oldu." (Hadisi nakleden: Buhari [3.553]; Müslim).

"Yeryüzündeki mahlûklara acımayana, göktekiler acımaz." (Hadisi nakleden: Taberani)

"Merhameti olmayana merhamet edilmez." (Hadisi nakleden: Buhari)

"Eshab-ı kiram dediler ki: Ya Resulallah, hayvanlara iyilikte de, sevap var mıdır? Peygamber efendimiz, "Her canlı hayvana yapılan iyilikte sevap vardır" buyurdu." (Hadisi nakleden: Buhari)

İşte Sokakta Bulduğu Kediye Sahip Çıkan Koca Yürekli Adam ​