Nevşehir’de Misyonerlik faaliyetleri
     Misyonerlik çalışmaları sadece Hristiyanlık dini ile ilgili değildir. Ancak son günlerde Nevşehir’de Hristiyanlık ile ilgili misyonerlik çalışmalar gündeme geldiğinden, burada Nevşehir’de Hristiyanlık ile ilgili misyonerlik faaliyetleri konu olacaktır. 
Hristiyanlık 3 mezhebe ayrılmakta olup bunlar Katolik, Ortodoks ve Protestan mezhepleridir. Türkiye’de son dönemde misyonerlik çalışmaları genellikle Protestan mezhep ile bağlantılı faaliyetlerdir.
Protestan mezhebin özellikleri:
 Protestanlık, Hıristiyanlığın en büyük üç ana mezhebinden biridir. 16. yüzyılda Martin Luther ve Jean Calvin'in öncülüğünde Katolik Kilisesine ve Papa'nın otoritesine karşı girişilen Reform hareketinin sonucunda doğmuştur (1529).
Papazlara ihtiyaç duymaksızın Kitab-ı Mukaddes'i okuyabildikleri için, her vaftiz edilmiş inananın aracı bulunmadan rahiplik yetkisi olduğuna inanan Protestanlar Kitab-ı Mukaddes'i Hristiyanlık için tek kaynak saymışlardır.
Protestan Kilislerinde ayin ve ibadet her kesin kendi dilinde yapılmaktadır. Türkler Türkçe, Araplar Arapça ….. ibadet ve ayin yapmaktadır. Kısaca ortak dilde ibadet ve ayin yoktur.
Kapadokya bölgesindeki misyonerlik çalışmaları ve ev kiliseleri: 
Bu kiliselerde herkes kendi dilinde ibadet ve ayin yaptığından, kendi dilinde ayin ve ibadet yapan kiliseye gitmesi gerekir yoksa o ayin ve ibadetten bir şey anlamayacaktır. 
Avanos, Ürgüp, Göreme ve özellikle uçhisar’da bulunan bu ev tipi kiliseler genellikle Fransızca, İngilizce ve Türkçe ayin yapan Kilisler olduğundan Türk vatandaşlar bu kiliselere gitmektedir.
Nevşehir merkezde olan 4 adet ev tipi Protestan kiliseler farsça ayin yaptığından sadece İranlı mülteciler tarafından kullanılmaktadır. Türk vatandaşlar bu kiliselerde ayin ve ibadete katılamamaktadır.
Neden İran vatandaşı mülteciler Hristiyanlık dinine geçiyor?
Bu kesinlikle İslami sevmediğinden veya tercih etmediğinden dolayı olmayıp, sadece mülteci olarak batılı ülkelere özellikle Amerika’ya gidebilmek için birleşmiş milletlere gerekçe sunmak için bir nedenden ibarettir.
Son dönemde Nevşehir’de bu kiliselere karşı olan yaklaşım:
Son günlerde bu konu Nevşehir’de medya ve toplumda gündeme gelmiştir. Bu gündem tepkili, şikâyet edercesine gündeme gelmiştir. Bunun sonucunda bu konu yanlış bir mecraya geçebilme olasılığını gözden kaçırmamak lazım. 
Bu yaklaşım sonrası doğabilecek yanlişliklar:
1: sanki Nevşehir’de yaşayan tüm mülteciler Hristiyan’dır ve tüm mültecilere ayni yaklaşıma neden olacaktır.
2: sadece birleşmiş milletlere bir gerekçe sunmak için bu kilise ayinlerine katılanlar iyice bu faaliyetlerin içine sokulmuş olacaklar.
3: Iran ’da demokrasi yok oradan kaçtık buraya geldik burada İran’dan bir farkı yok sonucuna bunları vardırmak.
Sonuç: Nevşehir merkezde açılan bu kiliselerde sadece farsça ibadet ve ayin yapıldığından Türk vatandaşları bu kiliselere gidermektedir, giderlerse de bir şey anlayamamaktadır ( Türkçe ayin ve ibadet yapan kiliseler Ürgüp, Avanos ve göreme ve Uçhisar’dadır ). 
    Nevşehir merkezde kiliselere giden mülteciler, sadece birleşmiş milletlere gerekçe sunmak için bu yola başvurduğunu iyice altını çizmek lazım. Bunlara bilgi, tartışma, konuşma ve eğitim ve hoşgörü ile yaklaşmak lazım. Bunlar eğer İslam’la ilgili kafalarında bir soru varsa onları gidermek lazım. Aksi şekilde toplumu, Nevşehir vatandaşı irrite edici, tahrik edici, kışkırtıcı yakışım sergilenirse, bu yaklaşım sonucu, tüm mülteciler zarar görecek ve tepki tüm mültecileri içine alacak. Ayrıca Türkiye hakkında yanlış bir görüntü ve izlenim sağlamış oluruz.
    Bu kiliseleri kapatmak, burada ayin yapanları polis zor ile götürmek, topluma bunlara karşı kışkırtmak mı? Yoksa çoğu birleşmiş milletlere gerekçe sunmak için bu kiliselere giden kişilerle konuşarak, bilgi vererek, İslamin, hoş görünün gerçek yüzünü bunlara göstererek, tanıştırarak mı bunları kazanabiliriz?
               
                                        Ali Haydar
                                       11.03.2016