Nevşehir’den Hem Köy Olur, Hem Kasaba

Nevşehir’in 50 yıl 60 yıl öncesini bugün görmek gerçekten insanı çok heyecanlandırıyor. Şehir merkezimiz; topraklı yol, babalarımızın, dedelerimizin anlattığı Nevşehir işte…
 
At arabaları yok çarşı merkezde ama arabada yok. Dükkân önleri kazılmış, kablolar, borular ayrı bir güzellik katmış şehrimize. Ben hatırlıyorum önceden bi ara asfalttı sonra parke oldu gidiş geliş yol ortasında bi ara ağaçlar vardı, bi ara çiçekler, bi ara plastik engel. Hatta saksıların bile olduğunu hatırlıyorum orda. Başkanımız sağolsun akşam düşündüğü projeyi sabah hemen hayata geçiriyordu. Çalışıyor vesselam…
 
Şehrimiz küçük, hele hele çarşı merkezi çok küçük olduğu için, eski köprübaşının yeni borsa kavşağının oradan aşağı hükümet konağına kadar yaptığım yürüyüşe biraz çeşitlilik katmak adına Atatürk bulvarının yeni adıyla Milli irade caddesinin yan yollarını gezeyim dedim. Aman Allah’ım bu yollar daha nostaljik… Dedelerimizin babasının dedelerimize, hatta dedelerimizin dedesinin dedemize anlattığı şehir Muşkara. Yollar bozuk, çukurlarla dolu… Önümüz kış yağmurda, yaşta bu çukurlar dolunca ne hoş olur. Yanına mum yak otur.
 
 Meterisimizden bahsetmezsem olmaz. Yılların Meterisi vay be! Şimdilerde tam bir kurtlar vadisi kim uyanık davranırsa geçiş üstünlüğü onda Beş yolda aynı yere çıkıyor ama çıktığı yerde ne bir kavşak, ne bir alt geçit, ne bir üst geçit var. Hamamın oradan gelenler zaten üvey evlat muamelesi görüyor. 60 saniye kırmızı ışık, 8-9 saniye yeşil ışık, bir araba geçti geçti, ikinci yarı yolda trafiğe yem olur. Yaya vatandaş için Meteris kavşağı tavsiye edilmez kim vurduya gitme ihtimali çok yüksek. Orada birde Ürgüp durağı diye bilinen durak var. Ürgüp’e Avanos’a, Göreme’ye, Uçhisar’a, Ortahisar’a hep bu duraktan gidilir. Yani Kapadokya’nın kalbi bu durak desek yalan olmaz sonuçta vücuda kan pompalayan kalptir. Bu durağın Avrupa’ya örnek bir durak olması gerekirken, dükkanlar ile yol arasına sıkıştırılmış, yolcular üst üste otobüslerini beklemekte, es kaza altta kalan yolcunun otobüsü erken gelirse kule yıkılır, üsttekiler sert şekilde yere çakılabilir. Bazense çekik gözlü ya da siyahi yolcular oturdukları yerden, gelip geçen trafiği, kıyamet kopmuş gibi sağa sola kaçışan insanları seyrederken: “Oh my got ne kadar şirin bir şehir, küçücük” diyordur kesin.
 
Güzel şehrim Nevşehir’de birde yerin metrelerce altından başlayıp gökyüzüne kadar yükselme eğiliminde olan bir yapı var. Önceleri maden işçilerinin çalıştığı bir maden ocağı sanmıştım. Hani şu üzerinde eskiden hastane olup da Nevşehir merkezde hastalık vakası azaldığı için yıkılan yer varya oradan bahsediyorum. (Hastane de 2000 Evlerde üç tarafı dereyle, bir tarafı yeşil vadilerle çevrili manzaralı yere taşındı.) Sayın başkanımız muhteşem bir demokrasi örneği göstererek paşa konağının önüne sandık koymuştu. Yıkılan hastanenin yerine ne yapılsın diye… Halkımızda demokratik hakkını kullanıp, ileri görüşlülük sergileyerek gitti ve yıkılan hastanenin yerine, otel ve iş hanlarının olduğu büyük bir yer yapılmasını istedi. Sonuçta şehrimiz için çok büyük eksiklikti…
 
Sonra duyduk ki belediye binası da oraya taşınacakmış, sonra bir daha duyduk ki yok taşınmayacakmış.
 
Kale mahallesi yıkılarak halk şehir dışına çıkarılmış ve dünyanın en büyük yer altı şehri de gün yüzüne çıkarılmış daha doğrusu çıkarılacak, bekleniyor. Düşünsenize; bundan 250 yıl sonra turistlerin şehir merkezimizde gezeceği bir yer olacak. Burada bulunan eski hamam ve kilisenin de son gezilme tarihi geçti zaten. Yıkılsa da olur. Birde yıllardır köprübaşı olarak bilinen yer, neden borsa kavşağı oldu bilinmiyor. belki de kötü anılar canlandırıyordur. Ama bu daha güzel, sonuçta borsa da bizim bir değerimiz.
 
Doğallığı hiç bozulmayan yıkık, kırık, dökük, sahipsiz şirin şehrim Nevşehir’den herkese selamlar, saygılar.
 


ABDULLAH BEKTAŞ
NEVŞEHİR