NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, ANAR Araştırma Şirketi Başkanı Dr. İbrahim Uslu, Elif Dördüncü Aydemir, Hakan Bayrakçı, Prof. Dr. Emre Bağce ile birlikte CNN Türk’te Ahu Özyurt’un moderatörlüğünü yaptığı ‘Türkiye’nin Gündemi’ programının canlı yayın konuğu oldu. Bağlı Türkiye’de yaşanan son gelişmelere dair açıklamalar yaptı. Rektör Bağlı mevcut yönetim sisteminin işleyişi zorlaştırdığını ifade ederek, “Mevcut yönetim sistemi bu konuyla ilgili hem kamuoyunun hem de siyasetin psikolojik olarak motivasyonu bu mekanizmanın birlikte yürümesini ciddi anlamda bence problemli bir hale getiriyordu. Bir taraftan kabul edilmiş yeni bir hükümet etme biçimi var bir taraftan eski hükümet var. Bu durumun bir takım handikaplarından bahsediliyor ve bunları bertaraf etmek için yeni hükümet biçimlerinin devreye girmesi gerekiyor. Zira 2019 yılında muhtemelen Ortadoğu’da yeni bir düzenlemenin ve yeni bir şekillenmenin gerçekleşeceği açık bir şekilde görülüyor. Türkiye’nin burada aktif bir rol oynayacağı görülüyor. Afrin operasyonu ve Fırat operasyonu bunları çok net bir biçimde gösterdi. Türkiye yeni belki dünyanın eksenin Asya Pasifik’ine doğru kaydığı bir süreçte önemli bir aktör olarak burada var olmak istiyor. Önemli bir aktör olarak var olabilmesi için de mevcut işleyen yasası farklı, işleyen yasası farklı yapıların birbiriyle bağdaşmıyor olması ciddi anlamda hükümet ve devlet omuzunda bir yük getiriyor. Bundan kurtulmak istiyor” diye konuştu. Cumhurbaşkanının milletle birlikle birlikte krizleri çözmek gibi çok stratejik bir hamlesi var Cumhurbaşkanının milletle birlikle birlikte krizleri çözmek gibi çok stratejik bir hamlesi olduğunun altını çizen Bağlı, “Eğer Sayın Cumhurbaşkanının bugüne kadar ki hayatını muhalefet sağlıklı bir şekilde analiz etseydi bunu öngörürdü. Şunu biliyor ki bugüne kadar AK Parti iktidarında çok çeşitli bir takım krizler ortaya çıktı. Bu krizler, zaman zaman rakipleri, zaman zaman başka mücadele ettiği aktörler taraftan, zaman zamanda uluslararası mekanizmalar tarafından çıkarılan krizlerdi. Bunlarla nasıl baş ettiğine baktığımızda tercih ettiği biricik yol, milletin reyine gitmekti, milletin tercihine gitmektir. Burada hiç tereddüt yok. 17-25 Aralık’tan sonra, Gezi kalkışmasından sonra, Abdullah beyin seçilmesine itiraz edilmesinde hemen sonra sandığı işaret etti. Bunun muhalefet tarafından çok okunduğunu ve analiz edildiğini zannetmiyorum. Dolayısıyla birkaç hususun derlenip toplanıp yürütülmesi gerekiyor. Bu ittifak da, salt siyasi ittifakta olmayı aşan bir durum. Türkiye’de AK Parti’den önceki muhalefet negatif meşrutiyete mahkum bir muhalefetti. Burada kastettiğim, askeri ve sivil bürokrasinin belli bir kesimin başka türlü düşünmesine ve başka tür siyaset üretmesine izin vermiyordu. Buna izin vermediği zaman bununla mücadele eden aktörler kamu otoritesi tarafından negatif meşrutiyete mahkum edilmişti. Dolayısıyla kamu otoritesi tarafından negatif meşrutiyete mahkum edilen bir siyaset hareket, çok büyük mücadele ederek bir başarı elde etti. Bu başarı gerçekleştirdikten sonra karşısında ki muhalefet yine bir negatif meşrutiyete mahkum oldu. O da devlet tarafından değil, toplum tarafından bir meşrutiyete mahkum oldu ve muhalefet kavgayı doğru yerden yapmamaktadır. Yani siyasi alandaki aktör üzerinden değil, toplumun negatif meşrutiyetine karşı siyasetle kavga ediyor. Dolayısıyla bu anlamıyla muhalefetin çok başarılı olacağına ihtimal vermiyorum” dedi. Cumhurbaşkanının karşısında güçlü bir aday görmüyorum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında bugünde olsa 2019 tarihinde de olsa güçlü bir aday çıkarılamayacağını belirten Bağlı, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bunun sebebi sadece siyaset, içinde bulunduğumuz konum ve siyasi başarı değil, toplumun kafasındaki siyasi meşrutiyetle de ilgili de bir mesele. Ben bu ittifakın bunu güçlendirdiğini düşünenlerdenim. Bizim toplumumuz aktörler üzerinden ciddi anlamda siyasi tercihini belirleme durumundalar. Elbette ideolojiler, projeler ve siyasi geçmişler çok etkileyici bunda hiç kuşku yok. Ama nihai noktada aktörler karşı karşıya geldiği zaman kimden yana bir tercihte bulunacağı konusunda farklı bir durum ortaya çıkmaz.”