Safahat Okulu

Çağlar ötesinden gelen bir bilgi birikiminin, medeniyet tasavvurunun, Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ahlakının, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in sünnetinin örneklerini gördüğümüz ve Asım’ın şahsında ideal gençliği bize öğreten yedi kitabın tek çatı altında buluştuğu ‘Safahat’ görebildiğimiz ölçüde bizlere okuldur.

İstiklal Şairi merhum Mehmet Akif, Türk-İslam medeniyetini özümsemiş, hayatında tatbik etmiş ve bu değerlerin gençlerimize de örnek olmasını istemiştir. Safahat’ın neresinden anlatmaya başlasam bilemiyorum. Her okuduğumda derinliğinde boğulmak bir tarafa ne kadar az bildiğimizin tekrar tekrar farkına varmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Hayatın gerekliliği için Baytar Mektebinde öğrenim görmüş olsa da merhum Akif, müderrisliği, şairliği, vatan, millet, ümmet sevgisi ile gönüllerde taht kurmuştur. Çağ açıp çağ kapatan bir imparatorluğun son demlerinde şiirlerini kaleme alsa da genç cumhuriyetin kuruluş evresinde kalemi ve kelamıyla milli şuurun canlanmasında, ortak heyecanın oluşmasında büyük emeklere sahiptir. Şairliği kadar hatipliği de kuvvetlidir. İstiklal Savaşı’mızdan sonra Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin açtığı milli marş yarışmasına ödül konduğundan dolayı katılmak istemeyecek kadar vatanperver, yerli ve milli duygularının dünyalık bir bedelle ölçtüremeyecek kadar gururludur.

‘Vatan Şairi’, ‘Milli Şair’, ‘İstiklal Şairi’ ne unvan verirsek verelim şühedanın ortak sesi, kahraman milletimizin ortak sevdası vatanımıza hizmetinin karşılığını vermiş sayılmayız. Hakkın, hukukun, adaletin, metanetin, dürüstlüğün, zekânın, tahammülün, kanaatin, vefanın ve davanın vücut bulmuş halidir merhum Mehmet Akif. Merhum Akif, çalışkanlığı ile de bilinir; ‘Bir işi bitirince, başka bir işe koyulmak.’ bu hâl Allah’ın yüce kitabımızda bizlere de emri değil midir? “Safahat Okulu”nu güzel sözlerin ahengi gibi anlamamalıyız, öğretilerine kulak vermeliyiz. Safahat/ Nazım Parçaları/Hasbihâl’de merhum Akif’e kulak verelim; “Büyük bir şâirindüstûr-i hikmettir şu ihtârı;/Velev duymuş da olsan yolsuz olmaz şimdi tekrârı:/’Geçen geçmiştir artık; ân-ı müstakbelse mübhemdir;/Hayâtındannasîbin: Bir şu geçmek isteyen demdir.’/Evet, mâzîyeric’at eylemek bir kerre imkânsız;/Ümîdin sonra istikbâl için sağlam mı? Pek cansız!/Bugünlük iş bugün lâzım yapılmak, yoksa ferdâya/Bırakmışsan... O ferdâlar olur peyvesteukbâya!/Benim on beş yıl evvelden kalan işler durur hâlâ;/Yarın bir başlayıp yapsam demiştim, bak, demin hattâ!/Müsevvifler için dünyâda mahvolmak tabî’îdir.*/Bu bir kânûn-i fıtrattir ki yok te’vîli: Kat’îdir./Sakın ey nûr-i dîdem, geçmesin beyhûdeeyyâmın;/Çalış hâlin müsâidken... Bilinmez çünkü encâmın.” belki birebir anlamını bilemediniz, bu da ayrı bir muamma… Bizler çalışmakla yükümlüyüz, özet olarak bugünün işini yarına bırakmamalıyız…

Türkiye’nin küresel güç olma yolundaki şahlanışı, Türk-İslam dünyasının lideri konumunda olmamız, yakın coğrafyamızdaki gayrimüslimlerin büyük idealleri, stratejik konumumuz ve yeni dünya düzeni içerisinde çalışmadan bir yerlere gelebilmemiz imkânsız. Can gardaşlarımızın 28-30 yıl sonra işgal altındaki öz topraklarını özgür kılmaları bu çalışmanın, özgüvenin ve dayanışmanın meyvesi olan zaferdir; zaferin kutlu olsun Azerbaycan, zaferin daimi sürsün Türkiye’m. Türk mühendislerimizin, yerli ve millî savunma sanayimizin üretimi İHA, SİHA dünyada destan yazmaya başladı; Allah, milletimize ve devletimize zeval vermesin. Safahat’taki birlik ve beraberlik ruhunun önemi yanında, çalışma öğretisini de kendimize düstur edinmeliyiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde dünden ve yüz yıl öncesinden daha büyük bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyoruz. Siyasi bir sempati anlamında söylemiyorum; yüz yıl önce Sultan Abdulhamid’in mücadelesi anlaşılmayıp da nasıl yalnız bırakıldıysa bugün aynısı Sayın Cumhurbaşkanımıza da yapılmaya çalışılıyor. 15 Temmuz gecesi kahraman milletimiz gibi‘Kim var?’ diye sağına-soluna bakmadan ben varım diyerek ilahi vatan aşkının çağrısına kulak vererek meydanları doldurduysakbir an düşünmeden; Cumhurbaşkanımızın yanında olmaya kahraman milletimiz devam edecektir, bizler de devam edeceğiz. Merhum Akif’in Mısır’a sürülmesi yüz yıl önce kime hizmet etmişse aynı anlayış bugün de canlı tutulmaya çalışılıyor. “Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet” anlayışımızdan bir gün geri durursak Rabbim de kahraman milletimiz de bunun hesabını bizlere sorsun. Vatan elden gittiği vakit dünyalık hiçbir nimetin tadı da bereketi de kalmaz. Vatan aşkıyla her ne iş yapıyorsak en iyisini yapmak bizlerin boynunun borcudur. “Asım’ın Nesli” kardeşlerim, yeni neslimiz modern dünyanın aldatmacalarına kanmayın; öz değerlerimiz bizlerin rehberi ve cesaretidir.

Vatanımız için toprağı şanlı kanlarıyla sulayan tüm şehitlerimizi ve vatan için mücadele eden tüm kahramanlarımızı; rahmet, minnet, hayır dua ile yâd ediyorum. Merhum Mehmet Akif Ersoy’u da ne kadar övsek azdır; Peygamber Efendimiz sancağı altında buluştursun, Rabbim övsün, Rabbim sevsin. Bizim elimizden ve dilimizden gelen hayır duadır. Buyrunuz ruhuna el-Fatiha…

Metin SAKINÇ

Eğitimci- Yazar