TBMM'de görüşülecek olan 'Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini yetersiz bulan hekim meslek kuruluşları, seslerini bugün bir günlük grevle duyurdu...

Hekimsen, bugün “1 Gün, 100 Bin Hekim” sloganıyla iş bırakma eylemi düzenledi.

Nevşehir Hekimsen Temsilciliğinden yapılan açıklama şöyle;

Biz Hekimler;

En zor sınavlarda üstün başarılar göstererek, gecesini gündüzüne katıp tıp ilmini öğrenmek için gençliğini feda etmiş, hastalara şifa vermek için uzun ve zorlu eğitimlerden geçerek mesleğini yapmaya hak kazanmış, ilmini ardından gelen tıbbiyelilere aktarmak için ölene kadar okumuş ve okutmuş, ülkenin en çalışkan çocuklarıyız!

Daha lise yıllarından itibaren ilim irfan için yatılı okulların soğuk yurtlarında büyüyenleriz!

Biz Hekimler;

Kampüsü hastane olan üniversitelerde,daha 18 yaşında, dil-din-ırk-ideoloji fark etmeksizin,

insanı; insan olduğu için korumaya, “önce zarar vermeyeceğim” diyerek ant içenleriz!

Savaşta, salgında, depremde, selde, yangında “önce hastam” diyerek,;canını ortaya koyarak büyük fedakarlıklarla, hayatını bu mesleğe adayanlarız.

Bizler;

*Özlük hakları sürekli elinden alınan,

*Her gün hakarete, şiddete, darba maruz kalan,

*Dövülen, sövülen, canına kastedilen ve sonunda öldürülenleriz!

*3-4 dakika arayla hasta baktırılmaya zorlanan, dünya tıp nosyonunun gerektirdiği kalitede hastalarını göremeyen, duyamayan, dinleyemeyen, hastalarına dokunamayan, hastalarını muayene edecek zaman dahi verilmeyen hekimleriz.

Bizler;

Hekimliğin onurlu duruşunu, bu mesleğin manevi saygınlığını ve itibarını artık hissedemeyenleriz.

Sağlık sistemindeki problemleri anlatmak için defalarca konuşan, bağıran fakat nihayetinde, doğruları söylediğimiz için, dokuz köyden kovulur gibi, kapı dışarı edilenleriz!

Şimdiyse; Sendikamız kuruluşundan itibaren geçen 2 yılı aşkın süre zarfında siyaset üstü bir zeminde başta hekimlerin kaybedilmiş hakları ve ideal bir sağlık sistemi olmak üzere sendikal faaliyetlerin her türlüsünü denemiş, çeşitli eylemlerde bulunmuştur.
Bilindiği gibi tüm tıbbi sorumluluğu alan, sağlıkta şiddete en çok maruz kalan, sadece Tıp Fakültesi itibarıyla standart bir lisans eğitimine göre 3,2 kat fazla ders saati almış, zorluk derecesi hiçbir fakülte ile karşılaştırılamayacak düzeyde olan, zanaat sahibi hekimlerin hakları görmezden gelinmiş ve değersizleştirilmiştir. Bu değersizleştirilme biz hekimlerin güvenlik zaafının da başlıca sebeplerinden biri olmuştur.
Sendikamız son olarak Mayıs ayında toplamda 6 gün süren iş bırakma eylemleri gerçekleştirmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen biz hekimlerin hakları yadsınmış, bu haklarımız konusunda yapılması gerekenler yapılmamış, iyileştirme ve hak verme uygulamaları sürüncemede bırakılmıştır.
Tüm bu nedenlerden dolayı HEKİMSEN sendikası olarak asgari düzeyde de olsa kabul edebileceğimiz düzenlemelerin Haziran ayının ilk yarısı içerisinde açıklanmaması durumunda Cumhuriyet tarihinin en yoğun katılımlı iş bırakma eylemini yapacağımızı kamuoyuna duyurduk.

Sağlık politikalarında birçok yanlış uygulama olmakla beraber, Hekimsen’in acil hayata geçirilmesini istediği talepleri şunlardır:
*Etkin bir sağlıkta şiddet yasasının çıkarılması, sağlıkta şiddete karşı talep ettiğimiz uygulamaların bir an evvel yürürlüğe konulması.
*Yeterli ve hastanın hakkını korurken, hekimlerin haklarını göz ardı etmeyen , modern hekimlik uygulamalarını yerine getirmemize engel olmayan bir Malpraktis yasasının çıkarılması,
*Özlük haklarımızın düzeltilmesi,
*Aile Hekimliği Sözleşme Ödeme Yönetmeliğinden Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğine, Hasta Hakları Yönetmeliğinden Sicil Amirleri Yönetmeliğine tıp standartlarının dışına çıkmış tüm yönetmeliklerin düzenlenmesi ve biz hekimlerin hak ettikleri gelire ulaştırılmalarıydı.

Bilindiği üzere 14 Mart Tıp Bayramı’nda en yetkili ağızlardan hekimlere birtakım müjdeler verilmiş, Hekimsen’in olmazsa olmaz dediği bu taleplerinin karşılanacağı basın yayın ve diğer iletişim yollarıyla ilan edilmişti.
Ne var ki, malpraktis ve şiddet yasaları sahanın ve hekim örgütlerinin görüşlerine dahi başvurulmadan “Ben yaptım, oldu” yaklaşımı ile meclisten geçirilmiş, gelir düzeyi yönündeki düzenleme de aynı yaklaşımla meclise sunulmuştur. Bu düzenleme gerçekte makyaj yapma çabasıdır. Aile Hekimlerini, Üniversite Öğretim Görevlileri ve Öğretim Üyelerini kapsamadığı gibi hastanelerde çalışan hekimlere de hemen hiçbir kazanım sunmamaktadır. Kapsam ve iddia edilen getiriler, 14 Mart günü verilen sözlerden ve bahsi edilen tarih yazma iddialarından çok uzaktır.
Her zamanki gibi performans üzerinden oynamalar yaparak halkın kaliteli sağlık hizmeti alması yerine sayısal çoklukla hizmet alması tercih edilmiş, halkın sağlığı hiçe sayılmıştır. Bu sistemle hekimler hariç tıbba dayalı tüm sanayi ve sektörlerin kazanması sağlanmaktadır. Bu haliyle toplum, sağlığına kavuşamaz zira hekimler; hekimliklerini icra edecek vakit bulamazlar, geçim darlığı içinde ve sağlıkta şiddet riski altında sadece ondan bekleneni yapmaya çalışır hale gelirler.
Biz hekimler, 12 Eylül darbesi ile yitirilen haklarımızın iadesini beklerken bir darbe daha aldık.
Bazı düzenlemeler bir gecede hazırlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle hayata geçirilirken, hekimlik ve Tıp zanaatı her gün daha da kötüye gitmektedir.


Bir süre önce "Bir gün yüz bin hekim" sloganı ile tüm sendika ve meslek örgütlerine ortak bir eylem daveti önerisinde bulunarak sahada birlikte hareket edebilme maksadıyla uzun uğraşlar sonucunda bir araya geldik. Ve artık tek bir kuvvetiz.
Katkı sunan ve birlikte hareket eden tüm sendika ve meslek örgütlerimize teşekkür ediyoruz.
Bizler  haklarını aramaktan vazgeçmeyecek ,Hekimsen sendikası başta olmak üzere  hekimlerin hakkını alana kadar tüm meşru mücadelesine devam edeceğiz.


Çünkü biz hekimler ;

Sağlık ocağında kafasından silahla vurulup öldürülen Dr. Hüseyin Ağır,

Uzun saatler süren yorucu nöbetinden çıktığında yorgunluktan direksiyon başında uyuya kalıp şehit düşen Dr. Rümeysa Berin Şen,

Hastanede defalarca bıçaklanarak öldürülen Dr. Ersin Arslan,

Hamile olduğunu söylemesine rağmen darp edilen Dr. Türkan Akın,

Kafasına mermerle vurulan Dr. Sadık Oluk’ a bu mücadeleyi borçluyuz.

Bizler; her gün sayısız sözel şiddete, hakarete, tehdite maruz kalan hekimleriz. Fakat Biz Hekimler;

Mücadeleden hiçbir zaman kaçmadık, gördüğümüz eziyete ve itibarsızlaştırılma çabasına rağmen bugüne kadar gitmedik, görevlerimizi hakkıyla yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz!

Bizler; bu ülkenin çocukları, gençleri, yaşlıları, bizler bu ülkenin hekimleriyiz!

Kamuoyuna duyururuz.