İYİ Parti İl Başkanı Ömer Ay, 12 Eylül 1980 darbesini yorumladı.  

Başkan Ay, "12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 41 yıl geçti. Bu kadar uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen “12 Eylül”ün yeterince tartışılmadığı ve doğru anlaşılamadığı gözlemlenmektedir. 

Nedir 12 Eylül? 

Niçin ve kimler tarafından yapılmıştır?  

Gerçekten dönemin gençliği arasında cereyan eden kavga ve kanlı çatışmanın durdurulması için mi yapılmıştır; bu çatışma darbe yapılmadan durdurulamaz mıydı? 

Acaba tek amaç kavganın durdurulmasından mı ibaretti? 

Gerçekten, bazılarının ağızlarına sakız yaptığı gibi aynı silahları sabah solcular, akşam ülkücüler mi kullanıyorlardı? 

Ülkücüler kendilerini devlet güçlerinin yerine mi koymuşlardı? 

Bu kavga niçin yapılıyordu ve bu gençler kullanılıyorlar mıydı? 

Kullananlar kimlerdi? 

Bu soruları çoğaltmak mümkündür ve cevapları için doğru bir tahlilin birkaç istisna dışında şimdiye kadar yapıldığına şahit olamadık. 

12 Eylül darbesinden bir yıl önce, Afganistan kendi hükümetlerinin (Babrak Karmal) daveti üzerine Rusya tarafından işgal edilmişti. Aynı yıllarda İran’da Rusya tarafından desteklenen Humeyni yönetimi iş başına gelmişti. Türkiye’de de Rus yayılmacılığının iştahını artıran Marksist–Komünist ideoloji, 1965’den başlayarak yayılma ve güçlenme alanı bulmuştu… 

Ülkücü Hareket ise, Türk Milleti’nin yaşama ve yükselme azminin ve iradesinin temsilcisi olarak; Türk milleti’nin bağımsızlık ve bütünlüğünün savunucusu olarak ortaya çıkmış ve Marksizm’e karşı, polisiye bir görev ve içgüdüyle değil, ideolojik bir zeminde mücadeleye tutuşmuştur. Nitekim fikri zeminde Marksist-Komünist hareketi yenmiştir. Bugün Türkiye artık sol fikirler tamamen marjinalleştiği halde, Ülkücü Hareket Türkiye’nin bekasının teminatı olarak varlığını güçlenerek sürdürmektedir. 

12 Eylül’ün ABD tarafından desteklenerek yapıldığı veya yaptırıldığı artık hemen herkesin paylaştığı bir gerçektir. ABD’nin amacı elbette ki Türkiye’ deki çatışmayı durdurmak değildir. Çatışma ortamı, darbe için sadece bir gerekçe yapılmıştır. Emperyalizmin en çok korktuğu hareketler milliyetçi hareketlerdir. ABD Emperyalizmi 12 Eylül’e verdiği destekle Türkiye’ de yükselen Türk Milliyetçiliği hareketini de hedef almıştır. Ülkücü Hareket kullanılan değil hedefe oturtulan bir harekettir. 

12 Eylül Türkiye’nin siyasi sisteminin, ekonomik modelinin, idari yapısının ve dış politikasının tamamen değiştirilmesi ve dönüştürülmesi için yapılmıştır. 

Siyasi sistem değişmiş, siyasi partiler tek kişilik müesseseler haline getirilmiştir. Mevcut seçim kanunu ile siyasi partiler kanunu Türkiye’deki demokrasinin önündeki en büyük engeller olarak 41 yıldır özenle muhafaza edilmektedir. 

Ekonomik sistemimiz döviz-faiz-borsa üçgenine hapsedilmiş, üretim yerine tüketim tercih edilmiş, üretim yapan fabrika ve tesislerimiz satılmaya bu dönemde başlanmış ve ilk defa devlet, içerden ve dışarıdan borçlanmaya yine bu dönemde başlamıştır. 

İdari sistemimizin, Milli ve Üniter Devletten Konfederasyona dönüştürülmesi fikri; yani Kenan Evren’in düşünüp yapamadığı, Özal’ın tartışmaya açtığı, bugünlerde Tayip Erdoğan’ın uygulamaya çalıştığı bölgelere parçalanmış bir federasyon sistemine dönüştürülmesi fikirlerinin tohumları 12 Eylül’de atılmıştır. 

İsrail’e sahte kabadayılık yaparak Arap âleminde sempati toplamak, Osmanlıcılık dahil, Türkiye’yi “model ülke”, kendisini “Sultan veya Halife” gibi görerek ve göstererek gerçekte ise Haçlılarla işbirliği halinde ve İsrail hesabına, Arapları birbirine kırdırmak ve İslam âlemini kan deryasına çevirmek, İslam’ı sulandırarak diyalog arayışlarına girmek, Türk Milleti’ni etnik olarak ayrıştırma ve parçalama gibi fikirler tamamen 12 Eylül’ün eseridir.  

AKP’nin tohumları 12 Eylül’de atılmıştır; 28 Şubat süreci ana rahminde besleme ve büyütme süreci olarak planlanmış Refah ve Fazilet Partileri kapatılarak Ak Partinin doğumu gerçekleştirilmiştir.  

Anlaşılacağı üzere bugün yaşanan hukuksuzlukların soygunun ve her türlü ihanetin planlaması 41 yıl önce yapılmış yani 12 Eylül Türk milletini tam da on ikiden vurmuştur. 

12 Eylül’ün yargılanması ve 12 Eylül anayasasının değiştirilmesi gibi taleplerin, Türk Milletinin gözünü boyamaktan öte hiçbir anlamı yoktur. 

Esas olan 12 Eylül sisteminden topyekûn bir dönüştür.  

Bu Vesileyle Nevşehirli şehitlerimiz Mahmut Göncü, Mehmet Albay, Ömer Naci Bayyurt, Levent Pamukçu ve Ahmet Ata Üzümkuşu ile Ruhi Kılıçkıran’dan başlayarak Yusuf İmamoğlu, Süleyman Özmen, Dursun Önkuzu, Recep Haşatlı, Hikmet Tekin, Hamit Fendoğlu, Gün Sazak, Yılmaz Çakıroğlu ile devam eden bütün şehitlerimizle birlikte 12 Eylülün İdam ettiği Mustafa Pehlivanoğlu, Cevdet Karakuş, Ali Bülent Orkan, Fikri Arıkan, Ahmet Kerse, Cengiz Baktemur, İsmet Şahin, Halil Esendağ ve Selçuk Duracık’ın hatıralarını selamlıyorum; Bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.  

Anlatılmaz yüce bir erdem olan 

Bu akınlarda bulunmaz yorulan 

Günü geldikçe de bizden sorulan 

Kan ve can vergisi olsun…Verelim 

Ülkü uğrunda gönüller delidir. 

Kişiler Ülkü için ölmelidir. 

Tanrının insana değmiş elidir 

Şu ölüm adlı güzel şey…Saralım 

Ülkü uğruna verilen şanlı mücadeleyi ve bu mücadeleyi verenleri yürekten selamlıyorum" dedi.