NEVŞEHİR(MHA) Eğitim-Sen Nevşehir Şube Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada Siyasi iktidarın, yıllardır eğitim sistemini kendi dünya görüşü doğrultusunda düzenlediği, bunu gerçekleştirmek için bir taraftan bütün kamu kurumlarında “siyasal kadrolaşma” operasyonlarını sürdürürken, diğer taraftan özellikle Eğitim-Sen üyelerine yönelik soruşturma, sürgün ve cezalandırma uygulamalarını giderek artırdığına dikkat çekildi.

Siyasi kadrolaşma uygulamalarının açık bir tasfiyeye dönüştüğüne işaret edilen açıklamada, “Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yukarıdan aşağıya doğru başlatılan ve eğitimin bütün kademelerinde görev alan eğitim yöneticileri iktidar yandaşları içinden belirlenmekte, iktidara biat etmeyen eğitim yöneticileri ise bakanlık ve yandaş sendika temsilcilerinin ortak çalışması ile birer birer görevlerinden alınmaktadır. Eğitimde yaşanan tasfiye sürecinde, şube müdürleri ve okul müdürlerinin ardından sıra müdür yardımcılarına gelmiştir. Siyasi iktidar ve yandaş sendika siyasi torpil üzerinden belirlediği okul müdürlerinin ardından şimdi de müdür yardımcılarının belirlenmesi için yoğun mesai harcamakta, mevcut müdür yardımcılarına yönelik sendika değiştirme yönünde baskılar yapılmaktadır. Başından sonuna siyasal kadrolaşma operasyonu olarak gerçekleştirilen eğitim yöneticilerinin değerlendirilmesi, görevlendirilmesi ve görevden alınmasına ilişkin uygulamalar, hukuktan, adaletten ve objektiflikten yoksundur. Okul müdürlerin değerlendirilmesi sürecinde çok sayıda okulda “adrese teslim” görevlendirmeler yapılmıştır. Sözlü sınav üzerinden yapılan atamalar ile liyakat ve objektiflikten yoksun olarak yapılan görevlendirmeler birer birer yargıdan dönmeye başlamıştır. MEB Yargı Kararlarına Uymak Zorundadır. Eğitim Sen’in şube müdürlerinin ve okul müdürlerinin değerlendirilmesi ve görevlendirilmesi ile ilgili olarak açmış olduğu davalarda sendikamızı haklı bulmuş ve çok sayıda yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Mahkeme kararı ile birlikte mülakatla yapılan tüm sınavların ve yapılan görevlendirmenin iptal edilmesi gerekirken, MEB iktidarın izinden giderek yargı kararlarını uygulamamakta ısrar etmekte, hukuksuzluğu ve keyfiliği kural haline getirmeye çalışmaktadır. Yargı kararları son derece açık olmasına rağmen MEB’in Bakanlık kadrolarını ve okulları tamamen kendi siyasal çizgisinde yaptığı atamalarla doldurması MEB’de tarihin en büyük siyasal kadrolaşma hareketinin yaşanmasına neden olmuş, binlerce eğitim yöneticisi mağdur edilmiştir. Bakanlığın yargı kararlarını uygulamamak gibi bir tutum içine girmesi, açıkça hukuka meydan okumak anlamına gelmektedir ve kesinlikle kabul edilemez. Eğitim Sen yıllardır, eğitimin bütün kademelerinde yöneticiler belirlenirken, hiç kimse siyasi görüş, kimlik, mezhep, inanç ya da sendika farklılığı nedeniyle fiilen cezalandırılmaması gerektiğini, yönetici değerlendirme ölçütlerinin tamamen objektif ve bilimsel kriterlere dayanarak belirlenmesini savunmaktadır. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi sürecinde siyasi ya da sendikal referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalı, özellikle Eğitim Sen üyesi eğitim yöneticilerine yönelik her türlü tehdit, taciz ve şantaj uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir. Yapılması gereken haksız bir şekilde yapılan görevlendirmelerin ve görevden almaların yargı kararlarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi, tüm şube müdürlerinin görevden alınması ve haksız bir şekilde görevden alınan okul müdürlerinin görevlerine geri dönmesidir. Soruşturma, Sürgün ve Cezalar Bizleri Yıldıramaz. Son dönemde Eğitim Sen üyesi öğretmenlere ve öğretim üyeleri hakkında açılan yönelik soruşturma, sürgün ve cezaların artması dikkat çekicidir. İktidarın Gezi Direnişi paranoyası aradan geçen zamana rağmen hala sürmektedir. Gezi direnişi sürecinde sonrasında ilkeli ve kararlı duruşlarıyla öğrencilerine örnek olan üyelerimiz kimi zaman “yargı” ve “hukuk” kıskacına alınarak cezalandırılmakta, kimi zaman da siyasi kararlarla sürgüne gönderilerek cezalandırılmaktadır.

Karaman’da Eğitim Sen üyesi Elifhan Köse, sendikamızın çağrısına uyarak Berkin Elvan’ın öldürülmesi ile ilgili basın açıklamasına katılmış ve burada Başbakanına hakaret ettiği iddiasıyla kendisine 11 ay 20 gün hapis cezası verilmiştir. Geçtiğimiz günlerde Konya’da 16 yaşındaki bir lise öğrencisinin 17-25 Aralık yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık operasyonlarının üzerinin örtülmesi ile ilgili olarak yaptığı bir konuşma üzerinden Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla arkadaşlarının ve öğretmenlerinin gözü önünde gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. iktidarın baskılarının öğretim üyesi, öğretmen ya da öğrenci ayrımı yapmadığını açıkça göstermektedir. Gezi direnişi sonrasında Gazi Anadolu Lisesi mezuniyet töreninde Işıtan Önder`in Ali İsmail Korkmaz`ı ve Berkin Elvan`ı andığı konuşması hakkında açılan disiplin soruşturması sonucu okul birinciliğinin elinden alındığı hatırlanacaktır. Sendikamız Eğitim Sen, Işıtan Önder’in okul birinciliği unvanının iadesi için Kocaeli 2. İdare Mahkemesi`ne başvurmuş, bu başvuru sonucunda yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştır. Hukuki sürecin yanında, verilen keyfi karara dikkat çekmek üzere Gazi Anadolu Lisesi önünde Eğitim Sen üyelerinin katılımıyla bir basın açıklaması yapılmıştır. Basın açıklaması sonrasında, sendikamız üyesi Nusret Nesim Ekmen hakkında okul önünde yapılan açıklamaya katılması sebebiyle soruşturma açılmış; soruşturma sonucunda Ekmen`e İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından “uyarı” cezası verilmiştir. Bu ceza ile yetinmeyen Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri “uyarı” cezasından iki gün sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından alınan karar ile üyemiz Nusret Nesim Ekmen, Çayırova Şehit İlhan Küçüksolak Anadolu Lisesi`ne sürgün edilmiştir. Siyasi iktidarın “Ya sev ya terk et” mantığının, Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki karşılığı “ya itaat et ya da sürgüne gönderirim” şeklindedir. Gezi direnişi sürecinde her bir Eğitim Sen üyesi, Nusret Nesim Ekmen öğretmenimiz gibi haksızlık karşısında sessiz kalmamış, sendikasının çağrısına uyarak basın açıklamasına katılmıştır.

Eğitim Sen üyeleri, sadece Gezi eylemleri sürecinde değil, mücadeleye atıldığı ilk yıllardan bu yana haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı direnmekte, bu nedenle soruşturma, sürgün ve cezalarla karşı karşıya kalmaktadır. Ne siyasi iktidar temsilcilerinin tehditleri, ne de MEB’in soruşturma ve sürgünleri bizi biz eden ilke ve değerlerimizden asla geri döndüremeyecektir.

Eğitim Sen’in mücadele tarihi zulmün ve zorbalığın karşısında boyun eğmeyen, doğru bildiği yolda eğilip bükülmeden yürütülen mücadelenin tarihidir. Bu mücadele geleneğine geçmişte boyun eğdiremeyenler, bugün de yarın da boyun eğdiremeyeceklerini çok iyi bilmelidir” denildi.