28 Ekim 2016 Cuma günü Türkiye genelinde  ''Gıybet, Dedikodu ve İftira'' konulu hutbe okunacak.
İLİ : AMASYA
TARİH : 28/10/2016 (4. HAFTA)
GIYBET VE İFTİRA
Muhterem Müslümanlar!
İnsanoğlu, Yüce Rabbimiz tarafından
varlıkların en mükemmeli olarak yaratılmıştır.
Ona diğer varlıklardan farklı olarak, iyi ile kötüyü
ayırt edebilme kabiliyeti ve bu ikisinden dilediğini
seçme hürriyeti de verilmiştir.
İnsan Yüce Allah tarafından bahşedilmiş
bu imkânı olumsuz yönde kullanır ve dinimizce
yasaklanan birtakım davranışları yaparsa,
kendisine layık görülen saygın konumu kaybeder.
Gıybet ve iftira, insanın bu saygın makamına zarar
veren ahlaki zafiyetlerdendir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Okuduğum ayette Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor!
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan
kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz
diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz,
ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?
İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan
korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul
edendir, çok esirgeyicidir.”(1)
Gıybet veya dedikodu, bir kimsenin
duyduğunda üzüleceği sözlerin arkasından
söylenmesi veya bazı gizli hallerinin başkalarına
anlatılmasıdır. Kişilerin aralarının açılmasına,
küslük ve dargınlıklara sebep olan, insanlar
arasındaki huzur ve kardeşliğe adeta bir hançer
gibi saplanan gıybet, dinimizde kesin olarak
yasaklanmıştır.
Bir kimsenin din kardeşinin adının başına,
onun vücudundaki bir arızayı ifade eden kelimeleri
ekleyerek anması gıybettir ve haramdır. Bir şahıs
bir Müslüman’ı hoş olmayan sıfatlarla tavsif
edecek olursa gıybet suçunu işlemiş olur. Bir kişi
din kardeşini babasında bulunan bir kusurla
anacak olursa gıybet işlemiş olur. Kişinin kendi
ayıpları varken başkasının ayıbını araştırması ve
hele o kusurları toplumun arasında yayması
ayıpların en büyüğüdür.
Aziz Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir gün
ashabına: “Bilir misiniz gıybet nedir?” diye
sordu. Ashap da hep bir ağızdan: “Allah ve
Rasülü daha iyi bilir” dediler. Efendimiz(s.a.s.)
de: “Gıybet, din kardeşini, hoşlanmayacağı bir
vasıf ile anmandır.” buyurdular. Bu arada
ashaptan biri: “Ey Allah’ın elçisi! Eğer
söylediğim şey, din kardeşimde varsa ne
buyurursunuz?” diyerek sordu. Peygamberimiz
(s.a.s.) de: “Eğer söylediğin şey kendisinde varsa
onun gıybetini yapmış olursun, şayet yoksa o
zaman da iftira etmiş olursun.”(2)
buyurdular.
İftira, bir kişiye yapmadığı bir işi veya
söylemediği bir sözü toplumdaki itibarını
düşürecek bir şekilde nispet etmektir. Ayrıca iftira;
toplumsal huzuru dinamitleyen, güven ortamını
baltalayan, birlik ve beraberliği bozan büyük bir
insanlık ayıbı olup, Kur’an-ı Kerim’de şu
ifadelerle yasaklanmaktadır: “Kim kasıtlı veya
kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir
suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük
bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş
olur.”(3)
Kıymetli Kardeşlerim!
Gıybet ve iftira gibi sosyal yaralardan
kurtulmak, toplum olarak bilinçlenmemiz ve
olgunluğa ulaşmamızla mümkün olacaktır.
Öyleyse, bizleri layık olduğumuz saygın
yerimizden eden, kişilik onurumuzu zedeleyen
gıybet ve iftiradan uzak duralım. Kendimiz
hakkında gıybet ve iftirada bulunulmasından nasıl
hoşlanmıyorsak, bir virüs gibi yayılıp, girdiği
ortamı zehirleyen gıybet ve iftiraya hiçbir şekilde
müsaade etmeyelim. Zira Peygamber Efendimiz
(s.a.s.), bir hadislerinde: “Kişi kendisi için
istediğini kardeşi için de istemedikçe kâmil
mümin olamaz”
(4)
buyurmuşlardır.
___________________________________
KAYNAKLAR:
1.Hucurât, 49/12
2.Müslim, Birr, 70
3.Nisa, 4/112
4.Buhârî, İman, 7
HAZIRLAYAN : Rüstem EDİS
ÜNVAN: Yeşilören Köyü Camii İmam Hatibi
 Merzifon/AMASYA
REDAKSİYON : İl İrşat Kurulu