ÜRGÜP TARİHİNDE YAŞANAN ÖNEMLİ DOĞAL AFETLER

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Ürgüp Tarihi kitabının yazarı, Ürgüp eski Belediye Başkanlarından Osman Elmacı tespitlerine göre 1826 yılında Çimenli Kayası yıkılmıştır. Topakkaya bölgesinde oturan halk Mevlüt okutarak kaya dibindeki mahalleyi yıkılma tehlikesi sebebiyle terk etmiştir. Kayanın altında kalıp can verenler de olmuştur. Ürgüp yöresine ait “Kayalar Yarılmasın” türküsü bu tür acıları dillendirmektedir. 1950’li yıllarda bölgede yapılan kazılarda o döneme ait para ,ev eşyası ve iki kadın eli çıktığı havasız ve derinde kalan ellerden birinin bir geline ait olduğunun kolunda bulunan kırılmayan bilezikten anlaşıldığı Osman Elmacı’nın tespitleri arasındadır.

Kulaktan kulağa günümüze gelen bir ağıt vardır.

“Çimenli Tepesi ezelden ezel

Azrail çıkmış üstünde gezer

Yetiş iki canı bir günde ezer “ diye devam eden..

Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan; Türkiye Afet Envanterinde 1950-2008 yılları arasında Nevşehir bölgesinde 179 adet kaya düşmesi olayı kaydedilmiştir. Nevşehir, Türkiye sıralamasında kaya düşmesi tehlikesi açısından 3. sırada yer almaktadır.

Doğal afetler kuşkusuz sadece kaya düşmesinden ibaret değildir. Tarihçiler II Selim döneminde 1564-1577 arasında yağış olmadığını ve buğday, arpa bulamayan halkın kıtlık yaşadığını not eder. Tahminin 1742 yılı Temmuz ayında Ürgüp bölgesine (yazılı tarihe göre ilk kez temmuz ayında)10 cm kar yağar bağlar ve meyve ağaçları büyük zarar görür.

Yine tarihçiler 1502-1505 arasında şiddetli yağışlar sebebiyle Kızılırmak ve Beyşehir Gölü’nün taştığını tespit etmişlerdir.1571-1578 arasında Anadolu’nun çoğu bölgelerinde yaşanan çekirge istilası Kapadokya bölgesini de etkilemiştir.

1804 yılı Haziran ayında Ürgüp ve köylerine yumurta büyüklüğünde dolu yağar bağlar bahçeler ve hayvanlar zarar görür. Ortahisar, Damsa ve dere köylerinden gelen sellere kapılan 5 kişi sele kapılarak ölür.

1890 yılında bölgeye altı ay yağmur yağmaz kuraklık ve kıtlık olur. İnsanların buğday arpa, çavdar ekemedikleri ,ektikleri ekinlerin çıkmaması ve un bulamadıklarından ekmek yapamadıkları uzun süre bulabildikleri otlarla beslendikleri ,hayvanların su bulamamaktan yaşamlarını yitirdikleri tarihçilerin tespitlerinden anlaşılmaktadır. Kapadokya bölgesinde 1874'de büyük bir kıtlıkla karşılaşmıştır. 15 Mayıs 1874'de İstanbul’da yayınlanan Basiret Gazetesi, Kırşehir'den gönderilen mektuplara dayanarak yayınlanan haberde “ köylünün, kıtlıktan ölmüş hayvan, ağaç kabuğu ve ayrık otu yemek zorunda kaldığını yazmaktadır (Kırşehir Valiliği İnternet Sitesi).

18 YY sonlarında Nevşehir Kozluca Köyü yaşlılarının anlattıklarına göre de ; Yaşanan kıtlıklar sebebiyle insanlar kenger, diken otu yaprakları, ağaç yaprakları, ayrık otu,çalı yaprakları yemişler kefenk denilen taşları öğüterek una katıp ekmek yapmışlardır( Remzi Arslan anısından).

Ürgüp ve Kapadokya bölgesinde su gereksinimi ve kuraklık ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Kızılırmak suyundan yeterince faydalanıldığını söylemekte mümkün değildir.

İnsanoğlu yaşadığı doğal afetlerden dersler alarak yeni önlemler geliştirmiştir. O nedenle doğayla barışık yaşamak, doğayı kirletmemek, katletmemek gerekmektedir. Hele Kanadalı bir şirketin bölgemizde siyanürle altın aramasına asla izin verilmemeli, verilen izinlerde iptal edilmelidir.

Yararlanılan Kaynaklar

-Osman Elmacı, Ürgüp Tarihi, Ürün Yayınları 2008

-Mehmet Demirtaş, XVI YY Meydana Gelen Afetler ve Ekonomik Hayata Etkisi, Dergipark