Nevşehir'in yerlisi olanlar mutkala bilir, kendilerine ÇORBACI denmesini..!

Eee ne demişler : "Nevşehir Nevşehir dedikleri, "Bir tas çorba, bir somun ekmek" yedikleri çok hoşuma gidiyor; 'nörüyon la dedikleri..."

ÇORBACI tanımı hakında bir takım rivayetler var. Bunlardan en bilineni; Lale Devri Sadrazamı Damat İbrahim Paşa'nın Nevşehir imar hareketleri zamanında belli bir nüfusa ulaşması için o dönemin Muşkara ismiyle 13-14 hanelik bir köyü bir şehir haline getirmiş ve kısa bir sürede buraya 2 bin nüfusu intikal ettirmiş. Nüfusun artması adına teşvik içinde yaptırdığı imarethanelerden bedava sıcak çorba dağıtılırmış. Bir sıcak çorba hatrına buraya ikamet ederek yerleşen halkada çorbacı denilmiş.

Damat İbrahim Paşa Nevşehir ticaretinin geliştirilmesi ve yaşam için cazibesinin artırılabilmesi amacıyla Nevşehir’de yaşayan halk üzerinden tüm vergileri, kendi vakfından ödenmelerini sağlayarak kaldırmış, Ürgüp’te kurulan pazarı Nevşehir’e taşımıştır.

Bir tas çorba, bir somun ekmek...
Ayrıca Nevşehir’e birçok Türkmen aşireti yerleştirilmiş, bu aşiretlere imtiyazlar tanınmıştır. Nevşehir’e yolu düşen herkese çorba dağıtılmış, bu çorbayı içenler “nebiym ki şehir ola” (acaba şehir olur mu?) demişlerdir (Özkul,1991). 

Damat İbrahim Paşa aldığı bu önlemlerle, Nevşehir’i göç alan bir merkez haline getirmiş nüfusunun artmasını sağlamıştır.

FİB Haber Merkezi olarak Nevşehir Belediyesine bir önerimiz olacak!
Nevşehir'deki Eski Karabacak Çeşmesi, Kurşunlu Cami yanındaki çeşmelerden sıcacık çorba ikramı sosyal belediyecilik açısındanda muhteşem olur. Osmanlı mimari tarzına uygun şekilde Nevşehir taşıyla yapılacak çorba çeşmelerinden, dileyen herkes ücretsiz olarak faydalanması sağlanarak atalarımızdan gelen imaret olgusunu yaşatmak bizim için mutluluk vericidir. Ayrıca Çorba Çeşmesi’nden akan çorbaların da maliyeti her ay hayırseverler tarafından karşılanabilir. Bu şekilde şehrin dayanışmasını ortaya koyan Çorba Çeşmeleri’nden akan çorbaların bereketiyle, tüm Nevşehir halkı her sabah aynı lezzette buluşabilir.

Aşevi Kültürü ve Tarihçesi:
Aşhaneler, ihtiyacı olanlara, öğrencilere, yolculara, misafirlere veya dervişlere ücretsiz sıcak yemek sağlamak amacıyla kurulan bir nevi büyük yemekhanelerdir.İmaret veya imarethâne de denilen aşhanelerin ilk örnekleri, İslam coğrafyasında 10. yüzyıldan itibaren öncelikle dervişler, yolcular, fakirler ve yaşlılara hizmet vermek için kurulmuştu. Anadolu’da da Selçuklular ve Osmanlılar tarafından bu gelenek geliştirilerek sürdürüldü.

İhtiyacı olan herkesi bedelsiz olarak doyurma geleneğini Anadolu’da öncelikle Selçuklular sürdürdü. Örneğin Sivas’taki Gökmedrese’de "darüzziyafet" adı verilen bir yöntem uygulanır, yalnızca fakirler değil, gelip geçen herkes karnını doyurabilirdi.

Aşhanelerde aşçılar ve yardımcılarından başka, kayıtları tutması için kâtipler, ekmekçiler (habbâz), buğday ayıklayıcılar, hamallar, kilerciler, bulaşıkçılar gibi çeşitli iş kollarından insanlar görev yapardı. Kâsekeş ve kâseşuylar, tabakların taşınması, dağıtılması ve yıkanmasından sorumluyken, çerağdârlar aşhanenin temizlik ve bakımıyla ilgilenirdi.

Aşhanelerde günde iki öğün yemek çıkardı. Yemek, çoğunlukla bir tas çorba ve bir somun ekmekten oluşurdu. Ramazan aylarında iftar yemekleri, cuma günleri ve kandillerde ise daha zengin bir menü sunulurdu. Aşhanelerde sebze yemekleri, turşu, zerde tatlısı ve aşure de dağıtıldığı olurdu.

"Nevşehirli olmak her zaman ayrıcalıktır..."

NEVŞEHİR NEVŞEHİR DEDİKLERİ...
 

Severim ben bağını, üzümünü

Şeher Şeher dedikleri Nevşehir

Berketli kıracı,hem özünü

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Sabah ezanında düşerler yola

Herif eşekle ,kadını yaya

Baba yiğit adam sigara sara

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Karayazı,Kızıltepe,Göbekli

Karataş, Kepez,Döllük,Alefendi

Karşıdağ,Çakmaklık,Sarıyapraklı

Şeher şeher dedikleri Nevseher

Karaüzüm,kızılüzüm,Mor üzüm

Banın üzüm,Ketengömlek,Mis üzüm

Buludu,İmir,Çavuşla Gül üzüm

Şeher şeher dedikleri Nevseher

Elması armudu, cevizi de var

Ayvası,kirazı,alıcı da var

Eriğin sarısı karası da var

Şeher seher dedikleri Nevseher

Türlü türlü kayısısı bademi

Yaman olur bu diyarın ademi

Çekilen alınyazı çile mi?

Şeher şeher dedikleri Nevseher

Misafirperveriz gelin bizlere

Gönlümüz hep açtır hep yarenlere

Bir sfra kuralım çayır çimlere

Şeher şeher dedikleri Nevsehere

Çömlanan tandıra baklayı vurun

Yufka ekmeğini yanına koyun

Biber turşusunan doyun

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Güz gelince bağlarımız bozulur

Beklemez kaynayacak kazan kurulur

Köftür bişirilince ilaan yalanır

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Etlik derler sucuk sızgıt yapılır

Kimi tepsi kimi küpe basılır

Kış atığı güz ayında düzülür

Şeher Şeher dedikleri Nevşeher

Üzümün kurusu,turşusu olur

Hevengi çalıda asılı durur

Tarana,köftür de cevizle yenir

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Ekşi pekmez de var tatlı bekmez de

Bal bekmezi de süpürge bekmezi

Sabahleyin yerler duru bekmezi

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Erişte,makarna,mantı kesilir

Yarma,bulgur sokularda dövülür

Kışa girer iken ekmek yapılır

Şeher Şeher dedikleri Nevşeher

Kesme çorbasınan bulgur pilavı

Gendime denilen yanıma pilavı

Tatlı zerde konan pirinç pilavı

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Üzüm ezmesinden hoşafımız var

Zeldeli ezmesi,pelverimiz var

Tarhana çorbası,yarmamız da var

Şeher şeher dedikleri Nevşeher

Misaferperveriz gelin bizlere

Gönlümüz açıktır hep yarenlere

Bir sofra kuralım çayır çimlere

Şeher Şeher dedikleri Nevşeher