<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt; line-height: 115%; ">Osmanlı Cihan Devleti yıkılmış. Yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş. Kurulan Cumhuriyet’in yöneticileri ise</span><i style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt; line-height: 115%; ">,” reddi miras”</i><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt; line-height: 115%; "> anlayıştan hareketle, geçmişin izini silme adına bir dizi düzenlemeler yapmış. Bunu yaparken de dini hassasiyetler hiç dikkate alınmamış veya alınmış gibi gösterilmiş.</span> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS";mso-bidi-font-weight:bold">Öyle ki meclisin açılışı <b>“hatim”</b> ve <b>“Sahih-i Buhari” (Hadis)</b> kitabı okutularak yapılmış. <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS";mso-bidi-font-weight:bold">Bütün buna rağmen; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında Mustafa Kemal Paşa şöyle bir konuşma yapar<b><i>: “Aziz milletvekilleri dünyaca malum olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indiği sanılan kitapların dogmaları ile asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz…” </i></b>Halkı<b> </b>özellikle de dinî otorite sahiplerini, bu söz gibi söylenen ve icra edilen <i>“La dinî” </i> söz ve muameleler ziyadesiyle kaygılandırmış. <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS";mso-bidi-font-weight:bold">600 sene İslâm’la idare olunan Osmanlı Âlî devletinin mensupları olan insanların böyle bir değişime sıcak bakmaları ve hatta kayıtsız kalmaları elbette mümkün değil. Bundan dolayıdır ki, </span><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%; font-family:"Arial","sans-serif";mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Sultan ikici Abdülhamit döneminde Şeyhulislamlık'ta görev yapmış<b> Şeyh Rahmi Baba </b>(Sezgin, öl. 1935) 1930'lu yılların başlarında şeyh ve halife (tarikatta şeyhin yardımcılarına verilen isim) arkadaşlarını gizlice Anadolu'nun bir kasabasına davet eder. "Kahriye" okunacak, "Ya Kahhar" zikri çekilerek Mustafa Kemal Paşa'nın ve rejiminin <b><i>"Kahr u tedmiri"</i></b> için dua edilecektir. Davet kabul görür ve gizlice toplanılır.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Kahriye’nin okunacağı sabaha bir kaç saat kala Şeyh Efendi bütün niyetlerini altüst edecek bir rüya görür:<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">“Bir dünya haritası, ortasında Türkiye. Türkiye toprakları dünyanın diğer bölgelerinden bariz bir şekilde ayrılırcasına yemyeşil. Fakat etrafı, sınırları simsiyah, hayli kalın, lakin alçak duvarla çevrili. Peygamber Efendimiz haritanın başında ve insanların gözü önünde dünyayı yeniden taksim ediyor; şurayı şuna, burayı buna verin diye emirler veriyor, etrafındakiler de gerekeni yapıyorlar.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Mustafa Kemal Paşa, Trakya bölgesi gibi bir yerde duruyor. Yüzü Peygamber Efendimize dönük değil ve duruşundan anlaşıldığına göre mahcup ve tedirgin bir durumda. Bu yüzden Efendimize bakamıyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Sıra Türkiye'nin kime verileceğine geldiği zaman Şeyh Efendi gözlerini beş açıyor ve pürdikkat kesiliyor. Peygamber Efendimiz yüzünü çevirmeden yalınız eliyle işaret ederek "burayı şuna verin" buyuruyorlar. <b><i>Burası</i> </b>dediği Türkiye<b><i>, şu</i></b> dediği de Mustafa Kemal'dir...”<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Şeyh efendi kan ter içinde uyanır. Derin düşüncelere dalar. Niyetiyle rüyası arasında bir müddet gider gelir...(1) Abdestini alır, namazı cemaatle kılmak için arkadaşlarının yanına gider. Namaz eda edilir, dua biter, Fatiha çekilir.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Herkesin kahriye okunacak dediği bir anda Şeyh Efendi rüyasını anlatmaya başlar...<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Rüya (Tasavvufta) bilgi kaynağı olduğuna göre mecburen tabir edilecek ve ona göre amel edilecektir. Şeyh Efendi'nin ve hususi misafirlerinin de paylaştığı tabir şöyle: <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">“Türkiye yemyeşil olduğuna göre bu hayra, en büyük hayır olan İslam'a alamettir ve durumun esas itibariyle iyi olduğunu gösterir. Etrafındaki duvarın kalın ve siyah oluşu tedirginlik verici; çünkü siyah küfür işaretidir, fakat alçak oluşları mevcut menfi durumun çok uzak olmayan bir zamanda aşılabileceğini gösteriyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Gerek Efendimizin ona karşı tavrı, gerekse Mustafa Kemal'in duruşu aslında menfi... Fakat Türkiye'yi ona veren Hz. Peygamber olduğuna göre buna karşı çıkamayız.”( *)<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Kahriye okumaktan vazgeçilir ve şeyhler, halifeler memleketlerine dönerler...(2)<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS""> Bunu derken; 1950’de <b>Menderes</b>, 1969’da <b>Erbakan</b>, 1983’te <b>Özal</b>, 2001’de <b>R.T.Erdoğan</b> dönemleri sanki o siyah duvarların kaldırılması konusunda ortaya çıkan liderler olabilir mi diye aklıma gelmedi değil... Buda bir yorum. Takdir siz değerli okuyucularımındır. <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><b><span style="font-size:10.0pt;line-height: 115%;font-family:"Arial","sans-serif";mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">KAYNAKLAR:<i>1 -</i></span></b><i><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS""> Tasavvuf ve tarikat kültüründe </span></i><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">mana<i> da denilen rüya, doğrudan bilgi kaynaklarından biridir. Bu yüzden Şeyhlerin önemli bir kısmı aynı zamanda rüya tabiri mütehassısıdır. Dervişlerinin tasavvufi terbiyesini onların rüyaları üzerinden de takip edip kontrol eden, ona göre zikrini değiştiren veya azaltıp çoğaltan şeyhler ve tarikler de vardır.</i><o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><b><i><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">2 -</span></i></b><i><span style="font-size:10.0pt;line-height: 115%;font-family:"Arial","sans-serif";mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS""> Benzerleri de olan bu rüyanın detaylarını rahmetli ciltçi Ahmet<b> Başoğlu'na </b>(öl.7 /12 /2001) borçluyum. Özal'ın Cumhurbaşkanı seçildiği günün ertesinde Cağaloğlu'nda karşılaşmıştık. Özal'ın kişiliği ve icraatı üzerine daha önce çokça konuşmuşluğumuz vardı. Kendisi birçok muhafazakâr, milliyetçi ve İslamcı gibi Özal hayranıydı. Benim her seferinde "yanılıyorsun, Özal'ın kendisine mahsus hemen hiçbir görüşü yok artık, 12 Eylül hareketinin ve projesinin taşeronu, o kadar... Fakat tecrübeli ve zeki biri olduğu için yapmaya icbar edildiği şeyleri kendisi yapıyormuş gibi göstermeyi beceriyor..." gibi sözlerime ciddi ciddi içerliyordu. Çünkü bu rüyayı gören Şeyh Efendi'den el alan bir zata müntesipti ve tabii olarak alçak siyah duvarların aşılacağı zamanın gelişini bekliyordu. Durdu, ışıldayan gözleri ve hevesle telaffuz edilen kelimelerle konuştu: <b>"Yarın Cuma. Cumhuriyet tarihinde ilk defa cumhurbaşkanlığı forsunu taşıyan bir araba Kocatepe Camii'ne yanaşacak. Sizde göreceksiniz…”<o:p></o:p></b></span></i></p> <p class="MsoNormal"><b><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">(* )"Cumhuriyet Türkiye'sinde Bir Mesele Olarak İslam" Prof. Dr. </span></b><span style="font-size:10.0pt; line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif";mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">İsmail Kara S. 181 ve 182.<b> <o:p></o:p></b></span></p> <p class="MsoNormal"><b><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"">Ahmet BELADA<o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif""><a href="mailto:beladaahmet@hotmail.com"><b>beladaahmet@hotmail.com</b></a></span><b><span style="font-size:10.0pt;line-height:115%;font-family:"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS""><o:p></o:p></span></b></p>