Eğitim

Kaya: "Çocuklara Şiddetten, İstismardan ve Sömürüden Uzak Bir Yaşam Hakkı İstiyoruz!"

Eğitim Sen Nevşehir Şubesi Yürütme Kurulu Başkanı Tarık Kaya: "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Çocuklara Şiddetten, İstismardan ve Sömürüden Uzak Bir Yaşam Hakkı İstiyoruz!"

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1989 yılında kabul edilen “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” ile 20 Kasım, tüm dünyada çocukların karşı karşıya kaldığı hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır. Bugün, özellikle savaş, yoksulluk, iklim krizi ve eşitsizliğin derinleştiği coğrafyalarda çocukların insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmesi için evrensel bir mücadele günüdür.

Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi, hâlen dünyada en yaygın kabul gören insan hakları belgesidir. 2025 itibarıyla sözleşmeye taraf olmayan tek ülke, hâlen ABD’dir. Somali ise sözleşmeyi onaylayan son ülkeler arasında yer almıştır.

Türkiye, sözleşmeye koyduğu 17., 29. ve 30. madde çekincelerini 2025 yılı itibarıyla da sürdürmektedir. Bu çekinceler, özellikle anadili farklı olan çocukların eğitim ve kültürel haklarını kısıtlamakta, eğitime erişimde eşitsizlik ve okul terk oranlarının yüksek seyretmesine yol açmaktadır.

ÇOCUKLARIN HAKLARINA YÖNELİK TEHDİTLER ARTIYOR

Türkiye’de çocuklar; sağlık, eğitim, güvenlik ve sosyal koruma alanlarında ciddi ihlallerle karşı karşıyadır. Çocuk yaşta zorla evlilikler, cinsel istismar, çocuk işçiliği ve tutuklamalar devam etmektedir. Ekonomik kriz, yoksulluk ve sosyal politikaların yetersizliği, en ağır bedeli çocuklara ödetmektedir. Türkiye’de yaklaşık 2,3 milyon çocuk işçi bulunmakta ve her yıl yüzlerce çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmektedir. İSİG verilerine göre, son 12 yılda iş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocuk sayısı en az 770’tir.

Eğitim sistemi, çocukları dil, din, etnik köken ve mezhep temelinde ayırmaya devam etmekte; mülteci çocuklar ve farklı kültürel kimliklere sahip öğrenciler ayrımcılığa uğramaktadır. Müfredat ve ders materyallerindeki bilimsel, demokratik ve laik eğitimden uzaklaşma, eğitim hakkının kalitesini düşürmektedir.

ÇOCUK EMEĞİ SÖMÜRÜSÜ TEHLİKELİ BOYUTLARA ULAŞTI

Piyasa odaklı ekonomi politikaları, çocuk işçiliğini “mesleki eğitim” adı altında meşrulaştırmakta, çocuk emeği sömürüsünü derinleştirmektedir. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve mesleki ortaokul uygulamalarıyla çocuklar, haftanın çoğu günü düşük ücretlerle çalıştırılmakta, eğitim hakkı ikinci plana atılmaktadır.

MESEM bünyesinde çalışan çocuk ve gençler staj adı altında denetimsiz, kontrolsüz, tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır. Yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çocukların çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan bu uygulama nedeniyle son iki yıl içinde en az 15 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiş, yüzlerce çocuk çalışırken iş kazası yaşamıştır. Tüm iş kazaları kayıtlı olmadığı için veriler sağlıklı değildir.

Eğitim hakkının tamamen yok sayıldığı, “fırsat eşitliği” perdesi altında sürdürülen piyasa merkezli eğitim modelinin geldiği nokta çocukların eğitim hakkına meydan okumak anlamına gelmektedir. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir.

ÇOCUKLARI SUÇA SÜRÜKLEYEN SİSTEMİN KENDİSİDİR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan “Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri” raporu, 2024 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara ilişkin çarpıcı veriler sunmaktadır.

Toplam olay sayısı 612.651’e ulaşarak önceki yıla göre yüzde 9,8 artış göstermiştir. Bu olayların yaklaşık üçte biri (202.785) suça sürüklenen çocuklar kategorisinde yer almakta ve bu sayı son 9 yılda yüzde 51,5’lik bir artışa işaret etmektedir. En yaygın suçlar arasında yaralama (yüzde 40,4), hırsızlık (yüzde 16,6) ve uyuşturucu maddelerle ilgili suçlar (yüzde 8,2) öne çıkmaktadır. Özellikle uyuşturucu suçlarında son 9 yıldaki yüzde 119,5’lik artış dikkat çekicidir. Mağdur çocuklar ise 279.620’ye ulaşmış ve bunların yüzde 55,3’ü yaralama mağdurudur. Bu veriler, çocuk suçluluğunun hem yaygınlaştığını hem de ağırlaştığını göstermektedir. Örneğin cinayet suçuna karışan çocuk sayısı son 9 yılda yüzde 131 artarak 1.270’e yükselmiştir. Uzun vadeli eğilimlere bakıldığında, 2010-2024 arası suça sürüklenen çocuk sayısının neredeyse iki katına çıktığı görülmektedir.

Çocukların suça sürüklenmesindeki artış öncelikle çocuk yoksulluğu ve eğitimden kopma en belirgin etkenler arasındadır. TÜİK verilerine göre, suça sürüklenen çocukların büyük kısmı 15-17 yaş grubunda (erkeklerde yüzde 60, kızlarda yüzde 11) ve bu grupta okul terk oranlarının yüksek olması, suç eğilimini tetiklemiştir. Uzmanlar, yoksulluk nedeniyle çocukların ucuz iş gücü olarak sömürülmesini ve bu süreçte organize suç örgütlerine bulaşmasını vurgulamaktadır. Ayrıca aile içi şiddet veya göç nedeniyle ailelerin dağılması çocukların korunmasız kalmasına yol açmaktadır. Göçmen kaçakçılığı gibi suçlarda mağduriyet oranının yüzde 9,5’e yükselmesi, mülteci çocukların risk altında olduğunu göstermektedir.

Çocuk suçluluğunu azaltmak için çok yönlü stratejiler benimsenmelidir. İlk olarak, eğitim ve sosyal destek programlarının güçlendirilmesi gerekmektedir. TÜİK verilerine dayalı uzman önerileri, erken müdahale için okul temelli suç önleme programlarını (örneğin akran eğitimi ve uyuşturucu farkındalığı) tavsiye etmektedir. İkincisi, çocuk dostu kentler yaklaşımı benimsenmelidir. Kent planlamasında çocuk parkları, spor tesisleri ve güvenli alanlar artırılmalı, böylece çocukların sosyal ve kültürel hayata daha fazla katılımı teşvik edilerek suç ortamlarından uzak tutulması sağlanmalıdır. Üçüncü olarak, suça sürüklenen çocuklar için ceza yerine eğitim ve psikolojik destek merkezleri kurulmalı ve rehabilitasyon odaklı adalet sistemleri geliştirilmelidir.

ÇOCUKLARI VE HAKLARINI KORUMAK DEVLETİN VE TOPLUMUN ORTAK SORUMLULUĞUDUR

Çocukların her türlü şiddet, istismar ve sömürüden korunması anayasal ve insani bir görevdir. Çocuklar, güvenli ve özgür bir ortamda büyümeli, asla sömürülecek ucuz iş gücü kaynağı olarak görülmemelidir. Çocuk emeği sömürüsüne son vermedikçe gerçek anlamda çocuk haklarından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Türkiye Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceleri kaldırmalı, çocukların üstün yararı gözetilerek demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü politikalar hayata geçirilmelidir.

Eğitim Sen Nevşehir Şubesi olarak, tüm çocukların 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutluyor; hakları için mücadele eden, sesini yükselten tüm çocukların yalnız olmadıklarını bir kez daha belirtiyoruz. 20.11.2025

Tarık KAYA

Eğitim Sen Nevşehir Şubesi

Yürütme Kurulu Başkanı