Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir.
Bu olaylardan 52 yıl sonra Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonal toplantısında 8 Mart 1857'de New York'ta başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl Kadın günü olarak kutlanmasını kararlaştırdılar.
Kadın hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşıyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yılın etkinlikleri arasında, Birleşmiş Milletler 8 Mart gününü Dünya Kadın Günü olarak kutlanmaya başladı. İki yıl sonra 1977'de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi. Peki ;
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ NEDEN KUTLANIR?
Dünya Kadınlar Gününün Uluslararası barış günü olarak kabulünün altında iki temel neden açıklandı, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim için ve temel insan haklarının kullanılması için, kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesiyle, Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.
Kavgayı haksızlığa, sömürüye, ezilmişliğe karşı 8 Mart 1908’de yeniden gündeme geldi.. Bu kez toprağa 129 gelincik çiçeği dikildi ve 8 Martı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlama hakkı kazanıldı..
   Dünya yaşamla buluştuğundan beri süregelen ama yaklaşık yüz elli yıldır var olan  asla yılmayan, yorulmayan,özün de kadının paralelinde toplumun kurtuluşunu, beyinlerdeki ve yüreklerde ki tutsaklık zincirinin kırılması gerektiğini hiç çekinmeden haykıran kadınlarımız.. "Mutlu bir dünya kurulması özlemiyle verilen mücadelede” kadınlarda var, kadınlar da var olmalıdır diye, her sekiz martta duymayan kulaklara görmeyen gözlere inat, coşkuyla gönülleri birleştiren sokaklara ses veren kadınlarımız..
  Genç kızlarımız töre cinayetlerine, küçük kızlarımız çocuk evliliklere kurban verilmiş, intihara itilmiş..Bitmek bilmeyen kadın cinayetleri..Her gün haberlerde izlediğimiz tanıdık gelen kadına yönelik "ŞİDDET" "CİNAYETLER"..Alıştık mı dersiniz kabul mü ettik bu durumu ??. HAYIR!! Peki soruyorum sizlere biz kadınlar dünyanın yarısını oluşturuyoruz ve diğer yarısını da kadınlar yetiştiriyor yani " ANNELERİMİZ"..Neden bu öfke?neden bu cinayetler? neden hayatının daha başındayken canice yapılan pilanlar ? ..Dağdakine, bağdakine, yoldakine, içerdekine, dışarıdakine, zindandakine,  gurbettekine sıladakine, daralırmış yüreğiniz teklermiş kime ne..Bunlar kadınlarımızın sesi bunlar biz kadınlarımızın çığlıkları ..ayak sesleri.. ey analar! bacılar! kadınlar!..
  Evet, bu ülke her daim zordu. Bu ülkede kadın olmak da her daim zordu. Evet şimdi daha   da zor. Ancak zor oyunu bozar. Bu derin ve engin güç kadınlarımızda var.* “Dünyada her şey kadının eseridir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk..
* Cumhuriyetimizin odak noktasında yer alan kadınlarımız, modern ve çağdaş günlere gelmemizde önemli görevler başarmış olan  kadınlarımız..
* Peygamberimizin (Cennet annelerin ayakları altındadır) sözü ..
*Kadınlarımız analarımız için söylenmiş onca sözler yazılmış onca şarkılar türküler ..
Bilmem anlatabildim mi.. Konu biz kadınlar olunca çoğu zaman acıyor yüreğim..Sevmek sevilmek mutlu olmak gibi muazzam bir duygu varken neden diyorum neden..Gelin bugün son olsun üzmeyelim kırmayalaım sevelim insanları sevelim analarımızı kadınlarımızı..
* Kadınların özgür olabildiği, kadına saygının olduğu bir yıl olması dileğimle..
8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun…   
SOSYOLOG : Melek YORGANCI  Tlf : 546 228 32 42 Gmail : [email protected]