BAŞKANLIK SİSTEMİ 2

     Bir önceki yazımı başkanlık sistemi üzerine kurgulamış ve henüz Türkiye’nin buna hazır olmadığını eğer başkanlık sistemine geçilecek olursa hazır olunmamaktan kaynaklanan birçok sıkıntının da yaşanabileceğinden bahsetmiştim.
    Yazıma bir yorumla katkıda bulunan Kemal Bilgin, değerli görüşlerini yorumla paylaşmış. Kendi dünya görüşü doğrultusunda son derece düzeyli ve bilimsel yaklaştığı mesele için, başkanlık sisteminin bir an önce hayata geçmesi gerektiğini savunmuş ki bu onun görüşüdür saygı duyarım.
   Keşke herkes, Kemal bey gibi seviyeli bir eleştiri ile yaklaşsa ve düşüncelerini bizlerle paylaşsa da hepimiz bu tartışmalardan bir şeyler elde etsek.
   Yazı sadece başkanlık sisteminin artı ve eksileri üzerine kurgulandığı için asıl meseleyi yani seçim noktasındaki sıkıntıyı bu yazıda ele almak istedim.
    Olaya geniş açıdan bakarsak bir çok noktayı kaçırırız bu nedenle bir çok noktadan spesifik olarak bakmakta yarar var.
   Bu önemli noktalardan biri de başkanlık sistemi gelecek diye asıl gözden kaçanlar.
   O da şu ki;
   Bakınız adım adım gideyim.
  İlk sorun HDP meselesi. Çünkü bu seçimin kilit partisi o alacak başkanlık sistemi yolunda.
  Barajı aşar mı açamaz mı, seçime parti olarak mı yoksa bağımsız mı girecekler.
 Her halükarda bir sürü soru var kafamda.
  Bağımsız girerlerse 35-40 milletvekili çıkarır ki bu da AK Parti için sıkıntılı bir durum, 400 milletvekiline ulaşması mümkün değil. Dolayısıyla başkanlık sistemine geçişi sağlayacak çoğunluğa ulaşamaz. 
   HDP diyor ki parti olarak gireceğiz- tabii bu şimdilik söylem, daha İmralı’dan kesin talimat almadılar- diyelim parti olarak girdiler, bu durumda iki seçenek var ya barajda kalırlar ya da kıl payı geçerler.
  Barajı geçerlerse 45-50 milletvekili çıkarırlar bu da AK Parti için daha zor bir durum demek.
  Ya baraj altı kalırlarsaaaaaaaaa………
  İşte kimse bu noktayı düşünmüyor belki ama asıl bence dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası olacak çünkü HDP meclise giremezse, Türkiye’de neler olabileceğini düşünmek dahi istemiyorum.
   Hani söyleniyor ya. AK Parti ile HDP anlaştı, HDP baraja takılacak onun milletvekilleri AK Partiye kayacak, 400 milletvekili toplanacak anayasayı değiştirecek çoğunluğu böyle elde edecek, onlara da Sümen altındaki gizli anlaşma gereği istediklerini verecek.
   Ben buna inanmıyorum.
  HDP, Meclisteyken istediğini daha kolay yollardan elde edebileceğini bilmiyor mu? O halde neden böyle bir riske girsin. Sonuç ne çıkar şimdiden bilmek zor ama tahmin etmek de zor olmasa gerek. Kamuoyu yoklamaları, araştırmalar, istatistikler ve anketler gösteriyor ki HDP çizgide.
    Ayrıca niye böyle düşünsünler ki;  “sen baraj altı kal da ben çoğunluğu elde edeyim  senin de isteklerini yerine getireyim!”  salvosuna HDP “ne gerek var efendim ben de meclise gireyim sayımla da sizi destekleyim” dese daha mantıklı değil mi?
     İmralı aslında düşündüğümüzden de fazla devrede. Biz kendi kendimize yorum yapıp duralım, aslında haziran seçimleri ve sonrası her duruma ait senaryolar, aktörleri ve filmin konusu çoktan belirlendi.
   Falcı değilim, Telepatik güçlerim de yok mental  öngörülerim de.
  Ama iki şeyin kayıtlara düşmesi açısından yazıyorum.
 1- Seçime doğru inanılmaz şeyler olacak
2- HDP çok farklı bir strateji izleyecek ve başkanlık sistemi 2023 te de tartışılacak