22 Şubat 2014 tarihinde TBMM Milli Eğitim Kültür,Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edilerek Meclis Genel Kuruluna gönderilen Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı KHK’larda değişiklik yapan tasarının yasalaşmaması ve eleştirilerimizin dikkate alınması adına 26 Şubat 2014 tarihinde 11.00 - 12.00 saatleri arasında iş bırakma eylemi yapılmasına karar verilmiştir.

EKSEN Eğitimci Kamu Çalışanları Sendikası olarak yaptığımız değerlendirmede Başbakanlık tarafından 06.02.1014 tarih ve 31853594-101-938/922 sayılı yazı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilen kanun tasarısında  Milli Eğitim camiasını ve eğitim hizmetlerini olumsuz etkileyecek bir çok madde bulunduğunu tespit etmiş bulunmaktayız.

Değerlendirmemize göre Madde 5  ile aday öğretmenlere 1 yıl sonunda yazılı ve/veya sözlü sınav şartı getirilmektedir. 2 yıl üst üste sınavda başarılı olamayan öğretmenin memuriyetle ilişiğinin kesileceği belirtilmektedir.

Bu durum bireylerin öğretmen olmadan önce defalarca yaşadıkları sınav stresini bir kez daha yaşamalarına neden olacağı gibi maddede belirtilen sözlü sınav ifadesi objektiflikten uzak insanların devlete olan güvenlerini sarsacak niteliktedir.

Madde 9 ile dershaneler kapatılmakta ancak “ortaöğretime ve yüksek öğretime hazırlık niteliğinde olmamak kaydıyla” kurslar ve 12 yaşın altındaki çocuklar için etüt merkezleri serbest bırakılmaktadır. Bu durum mevcut sistemde merdiven altı diye tabir edilen dershanelerin artmasına (kurs adı altında) olacağı gibi hem müteşebbisleri hem de aileleri zor durumda bırakacaktır. Ayrıca uygulama ve takiplerde bazı haksızlıkların yapılacağı ihtimali görünmektedir.

Madde 12 ile 6 yıldan fazla dershanelerde  öğretmenlik yapanların sözlü sınavla MEB kadrolarına alınacakları belirtilmektedir.

Bu durum görünürde bu öğretmenlerin haklarını korumak gibi görünse de aslında çok ciddi yeni haksızlıkları beraberinde getirmektedir.

1. Sözlü sınav kesinlikle güvenilir olmayacaktır. Özellikle dershane üzerinden başlayan hükümet cemaat geriliminde bazı gruplar tarafından kurulduğu bilinen dershane çalışanlarına haksızlık yapılabileceği ihtimal dahilindedir.

2. 6 yıl sınırının makul bir açıklaması bulunmamaktadır. Neden 6 yıl? 5 ve altı çalışan öğretmenler de aile düzenlerini yaşam şartlarını dershanede çalışmak üzerine kurmuşlardır.

3. Bir çok dershane öğretmeni ne yazık ki Türkiye’de ekonomik sistem nedeniyle “kaçak” çalıştırılmışlardır. Bu öğretmenlerin kayıtları olmadığı için bu haktan yararlanamayacaklardır.

4. Bu uygulama eğitim fakültesi mezunu olup atanamayan ; dershanede çalışmayı da tercih etmeyen ancak her yıl öğretmen olmak için MEB’e başvuran, yüksek lisans, doktora yapan öğretmenlere “neden dershanede çalışmadın?” demek anlamına gelmektedir.  

Hükümet bu uygulama ile yeni mağduriyetlere neden olacak ve yine vicdanları yaralayacaktır. 

Madde 12 ile özel okullara gitmek isteyen öğrencilere belirli ölçütler içerisinde destek sağlanacağı belirtiliyor. Ancak her özel okulun ücretinin aynı olmadığı dikkate alınırsa bazı özel okulların bu uygulama ile velilerden fark talep edeceği ihtimali gözden kaçırılarak öğrenci ve veli daha farklı maddi külfetlerin altına sokulacaktır.

 Madde 25 ile genel olarak uygulayıcıların yeni “kadrolaşma” hedefledikleri görülmektedir.  Bu madde ile okul idarecilerinden 4 yılı tamamlayanların görevlerinin sona ermesi kararlaştırılıyor. 15-20 yıldır idarecilik yapan birinin tekrar öğretmen olarak sınıfa girdiğinde ne kadar verimli olacağı tartışılır bir durum olduğu gibi idarecilik süresinin 4 yılla sınırlandırılması birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Kazanılmış hakların gasp edilmesi anlamına gelecek olan bu durum daha önce milli eğitim müdürlerinin valililer tarafından atanmasına benzer bir uygulamaya geçilmesi ihtimalini de beraberinde getirerek sınavsız sistemle MEB’de kadrolaşma yapılacağı ihtimali ve kaygısını doğuracaktır.

Bu tasarı ile MEB’in halen YAP BOZ BAKANLIĞI olarak yönetildiği görülmektedir. Örneğin kendileri tarafından daire başkanlıkları kaldırılıp grup başkanlıkları getirilmiştir. Aynı şekilde şu an grup başkanlıkları kaldırılıp daire başkanlıkları getirilmektedir.

EKSEN Eğitimci Kamu Çalışanları Sendikası olarak bu ve benzeri örneklerle  MEB’in ne yazık ki uzun vadeli planlarla yönetilemediği tespitimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.