Nevşehir'de internet oyunlarına olan ilgi her geçen gün artıyor. Oyun bağımlılığının 13-35 yaş arasındaki vatandaşlarda daha fazla olduğunu söyleyen internet kafe işletmecileri, daha çok çevrimiçi savaş-aksiyon oyunlarının ilgi gördüğünü söyledi.

İnternet ve oyun bağımlılarının sayısı giderek artış gösteriyor. İnternet kafelerin her gün her saat dolu olduğunu söyleyen internet kafe işletmecileri, “Artık insanlar internet kafeleri internetten bilgi bulmak için değil, daha çok oyun oynamak için kullanıyor. Oyunlara talep çok fazla. 13 yaşından altında olanların kafelere girmesi yasak. Yoksa daha küçük çocuklarda bu oyunları oynamak istiyor. 35 yaşına kadar oyun oynamaya gelen müşterilerimiz oluyor. Artık birçok evde internet var. Ancak, her bilgisayarın özellikleri oyuna yeterli gelmiyor. Buradaki bilgisayarlar özellik bakımından daha iyi olduğu için kafeler tercih ediliyor. Bazen de çocuğun ailesi oyun oynamasına izin vermiyor. Çocuk çareyi kafelerde buluyor” dedi. Müşterilerinin daha çok grup halinde geldiklerini ifade eden sektör temsilcileri, çevrimiçi olarak karşılıklı oynanan oyunların daha cazip geldiğini ifade ederek, oyun bağımlılığın artık hastalık derecesinde olduğunu söyleyerek, insanlar için oyunun vazgeçilmez olmaya başladığını ve daha çok erkeklerin ilgi gösterdiğini belirtti.

Oyun Bağımlılığı Çocukların En Büyük Tehditi Oldu

Akıllı telefonların ve taşınabilir bilgisayarların ortaya çıkmasıyla çocukların oyunlara olan bağımlılığı arttı. Uzmanlar bu durumun çocukların zekalarını körelttiğine işaret ediyor.

Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Üyesi Doç. Dr. Tuncay Dilci konuyla ilgili "Aileler, çocukları ortaokula gidene kadar onları akıllı telefonlardan uzak tutmalı. İlla telefon gerekliyse dokunmatik özelliği olamayan, basit telefonların iletişim aracı olarak kullanılmasını öneriyoruz" ifadelerini kullandı.

Akıllı telefon ve taşınabilir bilgisayarların yaygınlaşması ile çocukların oyunlara olan bağımlılığı artmaya başladığı ancak bu durumun yaratıcı zekayı körelttiği ortaya konuldu.

Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Eğitim Fakültesi Üyesi Doç. Dr. Tuncay Dilci, AA muhabirine yaptığı açıklamada bağımlılığın çağımızın en önemli hastalıklarından biri haline geldiğini ve bu sorunun hem çocuklarda hem de yetişkinlerde üst düzeye çıktığını söyledi.

Bu bağımlılığın çocuklar üzerinde daha fazla görüldüğüne değinen Dilci Bu durum, her şeyden önce çocuğun ders dinleme alışkanlığını sabote edecek duruma gelmiş durumda. Çocuğun dikkati dağılmakta, ilgili derse yoğunlaşamamakta" dedi.

Doç. Dr. Dilci son dönemlerde somut oyunların yerini sanal oyunların aldığını dikkat çekerek şu şekilde devam etti:

"Elektronik oyunlar ve bu oyunlara bağımlılık çocuğun yaratıcılığını tehlikeye düşürüyor hatta elektronik bağımlılık yaratıcı zekayı köreltiyor. Elektronik oyunlarda daha önceden planlanan her şey hazır olarak sunulduğu için çocuk , birkaç hamlede sonuca gidiyor. Yani çocuk, yönlendiren değil, takip eden konumunda. Çocuk takip eden konumunda olduğu için de beyin ve zihinsel gelişimi olumsuz etkileniyor. Diğer türlü, çocuk kendi oyuncaklarını kendisi yaparsa, bu oyuncaklar eşliğinde oynadığı oyunlarda daha yaratıcı olur. 'Bunu ben yaptım' şeklinde yeni bir nesneyi organize etme veya ortaya çıkarmanın verdiği hazla öz güveni artar, kişiliği gelişmiş olur."

Elektronik bağımlılığın ve sanal ortam oyunlarının çocukları yalnızlığa ittiğini ve bu nedenle de iletişim kopukluğuna neden olduğunu belirten Dilci, çocukların kendi ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığına ve özgüven eksikliğine de neden olduğunu belirtti. Dilci "Özgüven eksikliği olan çocuklar da hayatta başarılı olamıyor. Bu nedenle elektronik bağımlılık, aynı zamanda çocuğun bilişsel gelişimini de olumsuz etkiliyor. Çocuk, fazla kimseyle konuşmadığı için konuşma güçlüğü çekiyor, duygusal söz varlığı zedeleniyor ve söz dağarcığı giderek fakirleşiyor. İletişim kurmakta zorlanan çocuk, agresif oluyor ve sert bir tutum takınıyor"  ifadelerini kullandı.

Bu durumun toplumsal sağlığı ve toplumsal kimliği tehdit edecek noktaya geldiğini ifade eden Dilci "Aileler, çocukları ortaokula gidene kadar onları akıllı telefonlardan uzak tutmalı. İlla telefon gerekliyse dokunmatik özelliği olamayan, basit telefonların iletişim aracı olarak kullanılmasını öneriyoruz" şeklinde uyarıda bulundu.