İbn Rüşd’ün, “İdeal Devlet, İdeal Devlet Yöneticisi”
      Geçenlerde biraz İbn Rüşd’ün siyaset felesini didikledim. İbn Rüşd, Endülüs Emevileri döneminde, 1126-1198 yıllarında yaşamış İslam filozoflarındandır. Kendisi daha çok Platon ve Farabi’den etkilenmiş. Fakat, dönemin birçok Avrupalı filozofunu da etkisinde bırakmış. Avrupalı filozoflar O’na ‘Averroes’ ismiyle hitap ediyor.
     Siyaset felsefesinde daha çok ‘ideal devlet’ ve ‘ideal yönetici’ özellikleri üzerinde duruyor. Görüşlerini tabi ki yaşadığı dönemi dikkate alarak açıklamıştır. Fakat günümüzde bile geçerliliğini koruyabilecek niteliktedir. İdeal devlete ulaşmanın çok zor olduğunu belirtse de; yine de ‘Dört Halife Dönemini’ ideal devlet dönemi diye işaret eder.
     Rüşd’e göre, Emeviler ideal devlete son vererek onu ‘şan ve şeref devletine’ dönüştürmüştür. Şan ve şeref devletinin siyaset bilimindeki karşılığı “Timokrasi” diye geçiyor. (Demokrasi ile karıştırılmasın) İdeal devlet tipini şöyle tarif ediyor: “İdeal devletteki bütün faaliyetlerin amacı, saadet anlayışına göre yapılır. Saadetin elde edileceği yer ideal devlettir. İdeal devletin gayesi, ferdin saadeti ile toplum saadetini birlikte temin etmektir.” İdeal devlet tipini açıklarken, ideal olmayan devlet örneklerini de veriyor. Diyor ki; “İdeal devlete beyaz, en kötüsüne siyah dersek, nasıl ki siyah ile beyaz arasında kalmış grinin tonları varsa, bunlar da öyledir. Bazen birine bazen diğerine yaklaşırlar.”
 İdeal devlete ulaşmanın yolunu da, ideal devlet yöneticisi vasıflarında arıyor. İbn Rüşd, ilk zamanlarında bu vasıfları 5 özellikte toplamış:
1-Hikmet,
2-Mükemmel zeka,
3-İyi derecede ikna kabiliyeti,
4-İyi bir hayal gücü,
5-Cesaret ve cihat edebilme gücü, şeklinde sıralıyor.
 
     Sonra diyor ki, “Eğer, toplumda beş özellik birden çok kişide bulunursa; birincisi hikmetiyle, ikincisi mükemmel zekasıyla, üçüncüsü iyi ikna gücüyle, dördüncüsü iyi derecede hayal gücüyle, beşincisi de cihat edebilme gücüyle ‘seçkinler yönetimini’ oluştururlar.” Yani böyle durumda iktidarın paylaşılmasını uygun buluyor.
 
     İbn Rüşd, sonraki dönemlerinde saydığı bu vasıfları daha da ayrıntılı hale getirmiş. Bunları şöyle sıralamış;
1-Nazari ilimleri öğrenmeye yaratılış olarak yatkın olmalıdır.
2-İyi bir hafızaya, anladığını, gördüğünü, duyduğunu idrak edebilme gücüne sahip olmalıdır.
3-Her türlü ilmi ve bu ilimlerin alt dallarını öğrenmeyi sevmelidir.
4-Doğruluğu sevmeli ve yalandan nefret etmelidir. Çünkü, doğruyu seven hakkı sever; hakkı seven ise yalan söylemez.
5-Duyusal hazları sevmeyen ve onlara sırtını dönen biri olmalıdır. Çünkü, bir şeyi tutku derecesinde seven kişi, nefsin hoşlandığı şeyler karşısında egemen olamaz.
6-Malı sevmemesi gerekir. Çünkü bütün arzuların temelinde bu vardır. Bu onlara yakışmaz.
7-Büyük bir düşünür olması gerekir. Çünkü, var olan her şeyin bilgisini bir yarar gözetmeden bilmeyi arzu eden kişi, aynı zamanda büyük düşünürdür.
8-Cesur olması gerekir. Çünkü cesur olmayan bir kişi, kesin ispata dayanmayan görüşlere itiraz edip reddedemez.
9-Adalet gibi erdemlere yönelmesi gerekir. Akli olan her şeyi sevmesi, onunla meşgul olması gerekir.
 
     Bunları sıralarken, bu tür özelliklerin hepsine birden sahip olan kimsenin, toplumda nadiren bulunduğunu da belirtiyor. Haliyle, ideal devletin gerçekleşmesinin zorluğunu da buna bağlıyor.