Mültecilerin Göç Dramı  
        Son günlerde mülteci dramı tüm dünya medyasının gündemindedir. Her gün ak denizde mülteci Botu batması sonucu ölenler veya Makedonya’da, Sırbistan ve Macaristan gibi ülkelerdeki durumları ile ilgili haberler seyir edip veya medyada okuyoruz.
Mülteciler hangi ülkelerden gelmiştir? 
Bu mülteciler sırası ile en çok Suriyeliler, ondan sonra Afganlar ve en son Kürtlerdir çok az sayıda da Afrika vatandaşlarıdır.
1: Suriyeliler: A: Daha önce Suriye’den Türkiye’ye gelip yerleşenler. 2: Bu göç dalgasına katılmak için Suriye’den Türkiye gelenler
2: Afganlar: A: Daha önce İran veya Afganistan’dan, Türkiye’ye gelip ve birleşmiş milletlere mülteci olarak başvurup ancak yıllar beklediği halde işlerinde herhangi bir gelişme olmayanlar.  2: Bu göç dalgasına katılmak için İran veya Afganistan’dan Türkiye gelenler (İran’da 3 milyona yakın Afgan mülteci var)
3: Kürtler:  Suriye ve İran Kürtleri olup ancak hepsi kendisini Suriyeli olarak tanıtıyor.
Avrupa’ya göç dalgası nasıl oldu da başladı?
    Çeşitli sosyal paylaşım sitelerinde, Almanya, Avusturya ve İsveç ülkelerin Suriyeli ve Afgan mültecileri kabul edip ve bu mültecilere Ev, maaş ve iş verdiği haberler yayıldı, buna takiben küçük gruplar bu yola çıkmaya başladı. İlk grupların sayısı az olduğundan bu ülkeler tarafından kabul edildi. Böylece bu haberin doğru olduğu gibi bir izlenim oluştu ve mülteci sayıları artmaya başladı. Buna takiben ‘’giden çabuk gidecek, geç kalan kabul edilmeyecek’’ şeklinde haberler bu paylaşım sitelerinde verilince bu mülteci sayıları hızla artmaya başladı.
   Bu paylaşım sitelerin kaynağı ne olduğu? Bunların arkasında kimler olduğu? Ne amaçla yapıldığı gelecekte su yüzüne çıkacak.
     Ancak şu aşamada hangi ülkeler ve güçler bu göçten nasıl bir yarar veya etki sağlayacağını altta gözden geçirmeye çalışacağız.  
1: PKK ve PYD:
Bu iki grubun hemen hemen aynı olduğunu göz önünde tutarak aynı başlık altında değerlendiriyoruz. A: insan kaçakçılığı sektöründe Suriye’den Türkiye ve Türkiye’den Avrupa’ya transferde yüklü gelir sağlanıyor(Türkiye’den Yunan adalarına 750 dolar ve Almanya için 2500 Euro) . B: Gelecekte oluşturulacak Kürt bölgesi: PKK ve PYD, Arapları bu propaganda ile Avrupa’ya taşıyarak hem ekonomik yarar, hem de o bölgeleri Araplardan boşaltmayı sağlıyorlar.
 2: İŞİD:  
Bu çok kalabalık insanın Avrupa’ya göç ederken, İŞİD bu göç dalgası içindeHem yeni militanlar Avrupa’ya gönderiyor hem de daha önce Avrupa’dan Suriye gelenlerin geri dönüşümünü sağlıyor.
 
 
 3: Suriye:
     Bu çok sayıda göçmenin Avrupa’ya geçerek orada çok büyük sosyal, kültürel ve ekonomik zorluklar oluşturmuştur. Avrupa bu sorunun, göçün kaynağında halletmek gerektiği tezine ağırlık vermiştir.  Artık Suriye’deki savaşın bitmesi, böylece mültecilerin kendi ülkelerine dönmesi gerektiğini Avrupa ülkeleri tarafından dile getirmeye başladı. Ayrıca Avrupa ve Amerika, Esed'in çok kolay gitmeyeceğini kabullenmiştir ve artık Suriye’de çatışan güçlere eskisi gibi yârdim edemeyecekleri de ortada. 
4: Vatikan ve Papa:
    Papa mültecilerle ilgili son konuşmasında ‘’her Katolik kilisesinin 1 mülteci ailesini barındırması gerekir’’ dedi. Katolik kiliselerin sayesinin göz önünde bulundurursak bu 100.000 mülteciye tekabül ediyor. Bunlar Hristiyan ve Müslüman mültecilerden olacak. Ancak kilisenin barındırdığı Müslüman aileler acaba o kiliselerden çıkarken de Müslüman olarak mı çıkacaklar ya artık Hristiyan mi olmuşlardı?
Buradan gözüken iki amaç var: A: Hristiyan mültecileri barındırmak. B: Müslüman mülteci aileleri Hristiyanlaştırmak. 
5: Türkiye:
    Suriye savaşı başladıktan sonra resmi kayıt olan 2 milyon200 bin Suriyeli mülteci vardır. Avrupa’ya geçen mülteciler sadece Türkiye’de yaşayanlardan değil, belki Suriye’den yeni gelenlerde var.
   Türkiye ben bu mültecilerin hepsini ağırlarım ve Müslümanları, Hristiyan ülkelerine göndermem havasına girmemelidir. Yoksa bunların ağırlığı hep Türkiye omuzlarında kalır. İsteyen gidebilir yolu açık olsun demelidir.
    Ayrıca uluslararası yasalara sadece Türkiye için değildir. Nasıl Sırbistan, Hırvatistan, Yunan kapıları ve sınırlarını uluslararası kürarlara rağmen açıyorsa Türkiye’de açmalıdır.
     6: Avrupa ülkelileri:
     Çok sayıda mültecinin Avrupa kapılarını zorlayarak Avrupa’ya geçmesi etkisi ile nerde ise Avrupa birliğin varlığını zorlamıştır. Avrupa birliğin, ana propagandası olan ‘’sınırlardaki ayrılmalar kalkması’’ ortadan kalkıp, tekrar tel örgüler ile Avrupa ülkeleri ayrılmıştır.
    Schengen vizesi ile serbest dolaşım ve ülke girişiklerdeki kontrol olmaması ortadan kalkmıştır, tekrar pasaport kontrol noktaları ve vize sorgulaması gibi önlemler başlanmıştır.
A: Almanya: Avrupa liderliğine koşması ve insan hakları ve değerleri prensiplerini savunan Almanya ilk başta bu mültecileri kabul etti. Ancak Almanya geçen mülteci sayısının artması (bir günde 15-20 bin)  sonuncunda bu yüke dayanamadı ve tedbirler almaya başladı. a: Maddi destek: Almanya’daki 800 bin mülteci için 7 milyar Euro talep etti. b: Mülteci barındıran Suriye komşu ülkelerine yârdim ederek bu mültecilerin Avrupa’ya gelmesini önlemek. Türkiye, Lübnan, Ürdün'deki 6 milyon civarındaki mülteciler için 700 milyon Euro talep etti(Almanya’daki 800 bin mülteci için 7 milyar Euro taleple karşılaştırınca bu yardımın ne kader komik ve ciddiyetsiz olduğu anlaşılıyor). c: Türkiye’ye ziyaretler ve temaslar kurarak maddi destek sözü vermesi, Türkiye mültecileri barındırdığı başarılar için Türkiye’yi övmeleri ve Suriye’de güvenli tampon sözü gibi hep sözde kalan sözlerle Türkiye’yi oyalaması.   
B:Macaristan: Macaristan hükümeti mültecilere kapılarını kapatması ve ülkeni tel orgu ile kapatmasını ne uluslararası anlaşmalar veya Avrupa Birliği neden ile değildir. Tek nedeni sağcı Macaristan hükümetinin Müslümanların Hristiyan Avrupa’ya geçişini önleyerek Hristiyan topraklarını ve Hristiyanları bu Müslümanlardan korumak zihniyetidir.
 
Unutmayalım ki bu mülteciler kendi ülkelerine artık dönmezler.
     Afganistan’daki Taliban savaşı başladığında Irana gelen Afgan mülteciler kısa zamanda ülkelerine dönecek hayali vardı. Ancak o Afgan mültecilerin çocuklarından sonra şimdi 3. Nesil olan torunları da Iranda ve daha kaç nesil İran’da yaşayacakları belli değildir. Ayni dram Suriye mülteciler için de geçerlidir. Kaç ayda Esed gidecek diyenler kaç sene geçti hala yerindedir. Yârin Esad gitse de Suriye bir güvenli ülke haline gelmesi yıllar sürer, bu da uzun bir süreç.
     Demokrasi söylemleri ve Müslüman kardeşlerin kurtuluşu adı altında, Libya, Suriye , Afganistan, Irak, yemen,…. Bu hale getirenler Allah’ın azabına havale edeceğiz.
                          Ali Haydar
                          22.09.2015