Nevşehir Merkez Göre Kasabası Alaattin Keykubat Kur'an Kursu Öğrencilerine İl Müftü Yardımcısı A. Celalettin Altunkaya tarafından  "Hac ve Umre" konulu seminer verildi.

 

Alaattin Keykubat Kur'an kursunda gerçekleşen seminerde, “Hac ve Umrenin anlamı, Mescid-i Nebi, Mescid-i Haram, Beytullah, Mesa ve Ziyaret Yerleri”  hakkında slâyt eşliğinde önemli bilgiler verildi.

Seminere İl Müftü Yardımcısı A. Celalettin Altunkaya, Kurs Öğreticisi Özlem Altunkaya ve Kur'an kursu öğrencileri katıldı.

 

            Müftü Yardımcısı Celalettin Altunkaya seminerde; " Hac ibadetini eda eden kimse her şeyden önce, Allah’ın bir emrini yerine getirmiş ve böylece O’nun rızasını kazanmayı amaçlamıştır. Esasen ilâhî buyrukların en önemli esprisi ve hikmeti budur. Bunun yanında, haccı eda eden insanın, ona hazırlanırken, menâsikini yerine getirirken ve ibadetini tamamladıktan sonra, kendi kabiliyetine göre elde edeceği olumlu sonuçlar vardır. Hac yolculuğuna hazırlanan kişi bir taraftan gerekli hazırlıkları yaparken, diğer taraftan günahlarına tövbe eder, üzerinde kul hakkı varsa bunların sahipleriyle görüşüp helalleşir ve borçlarını öder. Eş, dost ve akrabaları ile vedalaşır, özellikle, sağ ise, anne- babasının rızasını alır. Bu bir nevi, büyük yolculuk diyebileceğimiz Âhiret yolculuğunun adeta bir provası gibidir" dedi.

            Altunkaya; "Mekke’ye varan hacı adayı, Kâbe etrafında, cins, ırk, renk, mevki, makam, zengin, fakir ayrımı olmadan omuz omuza saf tutan, tavaf eden, Arafat’ta dualarıyla Allah’a yönelen büyük kalabalık içerisinde kendisini, adeta mahşer yerinde Allah’ın huzuruna çıkmış birisi olarak algılar. Hacı, her gün en az beş defa yöneldiği ve Kur’anda Allah’ın evi olarak nitelenen Kâbe’yi bizzat yerinde görüp, orada, başta Hz. Muhammed olmak üzere, geçmiş peygamberlerin hak din uğrunda verdikleri mücadeleleri hatırlar ve asırlar boyunca birçok mü’minin namaz ve niyazlarına sahne olan bir atmosferde yaşayarak bu manevi zevki tatmış olur. Ayrıca, hac esnasında Hz. Peygamber ve ashabının bulunduğu coğrafî mekânları ziyaret ederek, Kur’ân’da, “Allah’ın koyduğu dînî işaret ve nişanlar (şeâirullah)” olarak nitelenen mekânlarda bulunarak o dönemin havasından nasiplenmiş olur" diye konuştu.

 

            İhramın özelliğine değinen Altunkaya; "Mü’min, ihrama girerken büründüğü beyaz elbiseyle, kabre girerken bürüneceği kefenin benzerliğinin şuurunda olarak, ihram kelimesinin sözlük anlamının da çağrıştırdığı gibi, bu kıyafeti taşıdığı süre içinde, başka zamanlarda kendisine meşru olan bazı davranışlardan uzak kalıp, gündelik alışkanlıklarından ve bağımlılıklarından kurtulma ve kendisiyle hesaplaşma imkânına kavuşmuş olur" dedi.

    

            Müftü Yardımcısı Celalettin Altunkaya; "Hac görevini yerine getiren mü’minler ülkelerine döndükten sonra, orada kazandıkları tecrübeyle, birtakım fikrî, dînî ve mezhebi ihtilaflara daha hoşgörülü yaklaşabilmekte, Hz. Peygamberin müjdesinden hareketle, “anasından doğmuş gibi günahlarından temizlendikleri” inancıyla da, özel ve sosyal hayatlarında daha özenli ve dikkatli davranmaktadırlar" diyerek seminere devam etti.

 

            Müftü Yardımcısı Altunkaya; "Umre ise, hac zamanı olan beş günden başka, senenin her günü, ihram ile yapılan, tavaf ve sa’y yapmak ve saç kazımak veya kesmektir. Umrenin farzı ikidir, İhram ve tavaf. İhram umrenin şartı, tavaf ise rüknüdür. Sa’y ve tıraş olmak ise vaciptir." dedi,

Seminerden memnun kalan kurs öğrencileri ise bu gibi programların devamını beklediklerini belirttiler.