Yılbaşı: 31 Aralık gününü 1 Ocak’a bağlayan geceyi Hıristiyanlar, güya Hz. İsa (a.s)’nın doğum gecesi olarak kutlarlar. Güya dedik, çünkü Hz. İsa (a.s)’nın 1 Ocak’ta doğup doğmadığı tam olarak bilinmemektedir.

Hıristiyanlar, Noel adı altında eğlence, dans, içki, kumar, ağaçları süsleme, hindi kesme gibi çeşitli eğlencelerle bu geceyi kutlarlar.

Değerli Müslüman kardeşim! Soruyorum sana: “Bir peygamberin doğum gecesini içki, kumar, dans, zina gibi şeylerle kutlamak, Allah (c.c)’ın indirdiği hangi dine ve hangi kitaba uygundur?”

İslam dininde Noel ve yılbaşı kutlamalarının hiçbir yeri ve izahı yoktur. Bu yılbaşını, biz Müslümanlar için bir takvim başlangıcı olmasından başka hiçbir özelliği yoktur. Böyle olduğu halde, dinimizde hiçbir yeri olmayan yılbaşı gecesini, bilinçli olsun veya olmasın dinden çıkmaya kadar varan yollarla, niçin ve nasıl kutlayabilirler?

Halbuki yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde: “Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostlarıdır. İçinizden kim onları dost edinirse, oda onlardan olur” buyurmadı mı?

Peygamberimiz (s.a.v)’de; “Bizden başkasına benzemeye çalışanlar, bizden değildir.” “Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyin. Kim bir millete benzemeye çalışırsa oda onlardan olur” buyurmadılar mı? Bazı Müslümanlar yılbaşı gecesine özel hazırlık yaparak, biz bu hazırlığı Hıristiyanlara benzemek için yapmıyoruz diyorlar. Bunun misali şuna benziyor: Adamın biri elma ağacının altında yatarken, bir başkası gelip oraya çiş yapıyor. Sonra bu adamın karnı acıkıyor, alıyor elmayı eline, şu tarafı temizdir, bu tarafı temizdir derken çişli olan elmanın tamamını yiyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler adama.

Değerli Müslüman kardeşim! Adaletsizliğin, zulmün, kasıtlı olarak Müslümanların ezildiği, hakir görüldüğü bir zamanda, sırf Müslüman oldukları için Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, Çeçenistan’da sen yılbaşını (bilinçli veya bilinçsiz) kutlarken, orada Müslümanlar öldürülüyor. Yılbaşı adetinin sahibi olan Hıristiyanlar, diri diri annelerinin önünde çocuklarını kesiyorlar, gözlerini oyuyorlar, Müslüman kadınların namuslarını kirletiyorlar. Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği türlü türlü işkencelerle Müslümanları inim inim inletiyorlar ve halen Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, Çeçenistan’da bu zulümlerine ve katliamlarına dünyanın gözü önünde devam ediyorlar.

Hal böyle iken hey benim Müslüman kardeşim kimin yılbaşını kutlayacaksın ve nasıl eğleneceksin! Hiç onlar bize uyuyorlar mı? Hiç Yahudi, Hıristiyan’ı veya Ermeni’yi Kurban Bayramında kurban keserken gördün mü? Ramazan bayramını kutlarken gördün mü? Bizim “Yılbaşımız” olan Peygamberimiz (s.a.v)’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği 1 Muharrem gününü kutluyorlar mı? Hayır! Hayır! Hayır! Kendine gel ey kardeşim. Sen Osmanlı torunusun. Sana böyle hal ve hareketler yakışmaz. Sen Resulüllah (s.a.v)’ın ümmetisin. Bir takım kendini bir şey zanneden bulanık kafalar: “Kur’an bizi idare edemez, bizi geride bıraktı, 14 asır önce indirilen bir kitaba uymak gericiliktir deyip, Yahudi ve Hıristiyanlara uşaklık yapmayı da ilericilik sayarlar. Be hey kendini aydın zanneden kara cahiller! 14 asır önce indirilen Kur’an-ı Kerim’e uymayı gericilik, yobazlık zannediyorsun da, Tevrat’ta yaklaşık 30 asır önce gönderilmiştir. Ayrıca Tevrat ve İncil’de işlerine gelmeyen yerlerini keyfi olarak değiştirmişlerdir. Buna ne dersin! Kur’an-ı Kerim ise Resulüllah (s.a.v)’a indirildiği gibi kelimesi kelimesine, bir harfi dahi değiştirilmeden bize kadar ulaşmıştır. Bu gerçeklerle beraber İsa (a.s)’nın Kur’an-ı Kerim’de: “Ey İsrail oğulları, Ben size gönderdiği peygamberiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek olan ve adı Ahmet olan bir peygamberi müjdeleyici olarak geldim” ifadesindeki gerçeğin izahını nasıl yapacaksın? Yapamazlar! Ve yapamayacaklarda!

Öyle ise ey benim değerli Müslüman kardeşim! Bu kadar gerçekler ve doğrular ortada iken, sırf Hıristiyan ahlakı olan bu geceyi kutlamak veya kutlamıyorum deyipte onların yaptığı basit ucuz şeyleri yapmak, bizim gibi kaliteli, şahsiyetli, değerli Müslümanlara yakışmaz. Bak daha mübarek Ramazan’ı şerif ayından yeni çıktık, günah kilometrelerini sıfırladık, tertemiz olduk Elhamdülillah! Ne olursan ol! İster genç ol, ister yaşlı ol! Kadın, erkek, amir, memur, fakir, zengin demeden ölüm hepimize aniden geliyor. Üç günlük dünya hayatını ebedi olan ahiret hayatına tercih etmeyelim! Ebedi olarak cennete girme imkanımız varken, ebedi olarak cehenneme sokacak işleri, amelleri yapmayalım. Uyanık olalım!

Sabredelim! Hep beraber yarın Firdevs’i âlada Resulullah (s.a.v)’ın etrafında buluşalım inşallah! Amin vesselam…

Kimin Yılbaşısı Bize Ne!

Müslüman kardeşim! Çağımızda Müslümanların başına gelen en büyük belaların önde gelen sebebi, cehennem ashabı Yahudi ve Hıristiyanlara, müşrik topluluklara benzemek ve onların peşinden gitmektir. Hatta bu Yahudi, Hıristiyan ve müşriklerin peşinden gidenlerin birçoğu için Allah Resulü (s.a.v)’in şu sözü gerçekleşmiştir;

-“Andolsunki, sizden öncekilerin yoluna karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız. Öyle ki onlar fare deliğine girseler sizde gireceksiniz!” Sahabededi ki;

-“Ey Allah’ın Resulü! Yahudi ve Hıristiyanlarımı kastediyorsunuz?”

-“Ya kim olacaktı?” (Buhari ve Müslim)

Resulüllah (s.a.v) “Bizden gayrisinin sünnetiyle amel eden bizden değildir”buyurmaktadır. Yine şöyle buyuruyor; “Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.

Kâfirlere benzemenin en belirgin örneklerinden biride onların “Yılbaşı”larını tanımak ve yılbaşını Hıristiyanların kutladığı günde kutlamaktır.

Hıristiyan olduğunu savunan insanlar, bu yılbaşı gününü kutluyorlar. Ancak onlar hakkında Allah-u Teâla kitabında şöyle buyuruyor; “Meryem oğlu Mesih Allah’tır, diyenler kâfir olmuşlardır.” (Maide, 17) “Allah üçün üçüncüsüdür, diyenler kâfir olmuşlardır.” (Maide,73)

Bu insanlar onların uydurma bayramını kutlarken, Mesih (a.s) ve O’nun doğum anısına iftira etmektedirler. İsa (a.s) onların yaptıklarından beridir ve bunların hepsini inkâr edecektir. İşte onlar, bu uydurma yalanlar ve bozuk inançla, Allah (c.c)’ın hakkında hiçbir delil indirmediği ve kendisinin razı olmayacağı amelleri işlemektedirler.

Lokman (a.s) oğluna nasihat ederek dedi ki; “Ey oğulcağızım! Allah’a şirk koşma. Çünkü şirk büyük bir zulümdür.” (Lokman, 13) Müşriklerin merasimlerine tazim ve onların küfür adetlerine kalben ve hissen bile olsa iştirak etmek, İslam ve Müslümanla hiçbir ilgisi olmayan yılbaşını kutlamak, özellikle Hıristiyanların, Hz. Meryem’in, İsa (a.s)’yı altında doğurduğuna inandıkları noel ağacını alıp eve taşımak, hediye olarak almak, vermek, süslemek, asla caiz değildir.

Ayrıca yılbaşına mahsus mesaj çekmek, gelen mesaja cevap vermek, eğlenceye gitmek veya gitmeyi arzu etmek, yılbaşına has hediye göndermek, içkili âlemler yapmak, yılbaşı amacıyla düzenlenen herhangi bir programa seyirci olmak, hele de bunları Hz. İsa gibi büyük bir peygamberin doğumunu kutlama pahasına yapmak, bunların hepsi, Hıristiyan toplumunun içine girmek, onların sınıfına katılmak demektir. Hıristiyanların ekmeğine yağ sürmek, onları desteklemek demektir. Hele hele onların senden asla razı olmayacağı ayetle sabitken: “Sen onların milletlerine tabi olmadıkça, Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmazlar. Deki, yol ancak Allah’ın yoludur. Andolsun ki, Sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, onların arzularına uyacak olursan, Allah’tan Sana ne bir dost, nede bir yardımcı bulamazsın.” (Bakara, 120)

Hulasa kelam sözün özü, Allah-u Teâla, cehennemin ashabı olan kâfirlere benzemeyip, onların amellerini işlemememizi büyük bir hikmet gereği olarak bize emretmiştir ki, onların sevgisi Müslümanların kalplerine girmesin. Çünkü onlar Allah (c.c)’ın ve Müslümanların düşmanıdırlar. Onlara işlerinde ve yaşayışlarında benzemek, kalpler arasında ülfet ve yakınlığı doğurur. Buda onlara karşı sevgiyi de beraberinde getirir.

Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız, insanların çoğunun Allah ve Resulünün sünnetini terk edip, kâfirlere benzemek suretiyle içine düştükleri bu büyük yanlışı göstermektir.

Ey Müslüman kardeşim! Allah’ın bu kadar sakındırmasına ve Resulüllah’ın bu kadar ikazına rağmen, bu ikazları dinlemeyip, kâfirlere benzemenin, ahiret hayatında sana ne büyük zorluklar getireceğini hiç düşünebiliyor musun?

Allah ve Resulünün seni nasıl karşılayacağını aklıselim insanlar olarak göz önüne alabiliyor musun? O halde aklını başına al! Kendine gel! Dünya ve ahiret hayatını mahvedecek bu büyük yanlışa düşme!

Allah (c.c) bizi sevdiklerini seven, düşman olduklarına düşman olan, dost olduklarına da dost olanlardan olmayı nasip eylesin. Vesselam.

Not: Bizim yılbaşımızın Muharrem ayının biri olması hasebiyle, Müslümanlar olarak yılbaşımızı en iyi yakışır şekilde kutladık elhamdülillah!