ACIGÖL'DE BULGUR KAYNATMA 
Acıgöl'de sonbaharda bulgur yapımı için buğday kaynatma işine "bulgur kaynatma" adı verilir. En kaliteli ve lezzetli bulgur için şahman cinsi buğday tercih edilir. Güzelce elenen ve yıkanan buğday, büyük bakır leğenlere konularak, üzerine bolca su dökülür ve kuvvetli tandır ateşinde kaynatılır. Kaynatma sırasında leğenin içine bez keselerle konulan nohut ve çetene de güzelce pişer. Pişen buğdayın bir kısmı nohut ve çetene ile karıştırılır, hane kalkına, konu komşuya tabaklarla sıcacık ikram edilir. Dileyen üzerine tuz ya da toz şeker atarak afiyetle yer. Asıl büyük bölümü ise bulgurluk olarak evlerin damlarına serilerek açık havada iyice kurutulur. Eskiden geceleri bulgurluk beklemek için evlerin damında yıldızları seyrederek yatmanın keyfini ise ancak yaşayanlar bilir. Kaynatılmış bulgurluğun bulgura dönüşmesini de ayrı bir yazı ve fotoğrafla anlatırız inşaallah... 

-Yazı ve fotoğraflar: Mehmet BİÇER-



NEVŞEHİR'Lİ AĞZIYLA BULGUR GAYNATMA 1-


          Memleketler  yakın olunca yazılanları anlamak daha kolay oluyor hoş bizdede konuşmalar aşağı yukarı böyledir kelimeler ve söyleniş biçimleri aynıdır.Çok hoş anlatılmış bulgur kaynatma.İlaan kelimesi bizdede çok kullanılır.
          İlkokuldayız,elektrik konusunu anlatıyor öğretmenimiz, elektrik nedir nasıl elektrik çarpar ve benzeri konuları anlatıyor.
          Öğretmenime merak ettiğim bir konuyu sormak istedim.Dedimki;
          Öğretmenim " yere  naylon itaa  serdiğinde  bakır ilane elekle un elerken her seferinde beni ceryan çarpıyor neden acaba" diye sordum.Öğretmen çıtkırıldım, İstanbul hanımefendisi,benim konuşma tamda  yöresel şiveyle.  
          Tabiki öğretmen anlayamadı bakır ilaan ne, niye elekle un eliyoruz,naylonun ne işi var, niye ceryan çarpar kapı penceremi açık, çok şaşırdı zaten kadııncağız.
          Sordu: kızım ne dediğini anlamadım ki açıklarmısın? dedi.Ama kullandığın ilaan,itaa ve ceryan kelimelerinide açıkla dedi.
          Öğretmenim yufka ekmek yapmak için öncelikle hamur yoğurmak lazım,unu elerken un etrafa saçılmasın diye altına büyükçe bir naylon sereriz.bu bezde olabilir ama bez altına un geçireceği için biz naylon olanını tercih ediyoruz bu büyükçe naylon yada bezin adınada itaa deriz,Leğenlerimiz bakırdır ve büyükçedir,ilaan de leğen demektir, sonra un elerken hızlı hareket ettiğimizden olsa gerek böyle bir titreriz sarsılırız onada ceryan çarpıyor deriz dedim.
          Peki bütün bunları bu şekilde açıklıyabiliyorsun da neden yukarıdaki gibi bakır ilaan,itaa kelimelerini kullanıyorsun diye takıldı hay dilini eşek arısı soksun emi dedi.Sen bana yeni kelimeler öğrettin bende sana bu çarpılmanın nedenini söyleyeyim dedi 
          Unu elemek için bir hareket gereklidir,un elendikçe yapılan hareketle  yerdeki naylonunda etkisiyle statik enerji oluşur,bakırda iletken bir madde olduğundan oluşan enerjiyi bedenine ulaştırır işte bu nedenle ceryan değil ama  elektrik çarpmış gibi hissedersin dedi.
            O gün güzel Türkçe konuşamadığım için sınıfta çok utanmıştım,çocukların köylü diye benimle alay etmelerinden çekinmiştim.Öyle ya tüm mahalle aynı yörenin insanı,hepsi birbirini tanıyor köyden gelmişler hepsinin şivesi aynı,okulada gitmiş olsan dil bu, yöresine kayıp gidiyor aynı kelimeleri kullanıyorsun.Tamda yöresel şivenle. Ama öğretmenim utançtan kıpkırmızı olduğumu görünce utanmana gerek yok o bizim öz kültürümüzdür,heryerde öyle konuşmasakta öz kültürümüzle utanmamalıyız demişti.(öğretmenimi sevgiyle anıyorum bana çok şey öğretti)

          O gün utanmıştım ama bugün öyle düşünmüyorum, bu güzel şiveden herkesin haberi olsun diye bizim orada şöyle derler diyerek kesin sivesel söyleminide belirtirim.