Başbakan Erdoğan Gezi Parkı gerginliğinin ardından yeni açıklamalarda bulundu...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İlim Yayma Cemiyeti Genel Kurulunda konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

Bu milletin ruhunda ben kendimi bilmek istiyorum, kutsal kitabımı tanımak istiyorum diyen,  peygamberimi tanımak istiyorum diyen yüzbinlerce insan olduğunu tespit ettik.

ALKOL DÜZENLEMESİ DEDİK AYAĞA KALKTILAR

En acil meselesi terör konusunda adımlar attık. Alkol konusunda düzenlemeler yaptık. Onu dahi alkolü yasakladılar diye çarpıttılar. Biz yasaklamadık. Düzenleme neydi? Okula, camilere 100 metre mesafede alkollü içki satılamaz dedik. Dünyada bunun örnekleri çok çok daha fazla. 18 yaş altı alkollü içki satışı yapılamaz dedik bundan rahatsız oldular. Bundan daha tabi ne olabilir. Arabada alkollü içki içilemez dedik. Bunun için benzin istasyonlarında yasakladık. Bu yasa daha önce vardı ama uygulanmıyordu. Bunu niye yapıyoruz? Sorumluluğumuz var. Bu fakir ülkenin başbakan olduysa anayasanın kendisine verdiği görevi yerine getiriyor.

BİZE DİYORLAR Kİ...

Mesele şu: Bize diyorlarki; yol yapın ama sistemin sorunlarına karışmayın. Konut yapın ama şehirlerin ruhuna karışmayın. Okul yapın ama genç nesilin formatlarına karışmayın. Biz muhafazakar parti olarak ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz. Karşı taraf aksini düşünüyor. O zaman iktidara gelince o da gerekeni yapar. Diyorlarki; seçkinlere, kaymak tabakaya asla karışmayın. Bunların hiçbirine eyvallah etmeyiz. Hiçbir çeteye, örgüte, mafyatik oluşuma biz çökmedik. Sırtımızı önce Hakk'a sonra halka dayadık böylece yola devam ettik. O elitler şimdi yeni bir ayarlamayla üzerimize geldiğini görüyoruz. Sandıkta kazanamayanlar farklı yollarla üzerimize geliyor.

Birkaç gündür yaşanan olaylar malum. Taksim'de ağaçlar kesileceği söyleniyor. Nereden çıktıysa birileri uydurmuş bunu. 

ZEKERİYAKÖY'DE ONBİNLERCE AĞAÇ KESTİLER SESLERİ ÇIKMADI

Aynı dönemde İstanbul'da Zekeriyaköy'de üniversite kurmak için on binlerce yetişmiş ağaç kesildi. Buradan aylarca  o ağaçlar taşındı. Ben buna karşı adeta bir savaş verdim. Hapse girdim, üniversiteyi bitirdiler. O dönemin cumhurbaşkanı konuşma yapıyor: Bu üniversitenin açılmasına karşı çıkanlar şimdi nerede? Tabi biz o yasal mücadeleyi bırakmadık. Mahkemeyi kazandık. Üniversiteyi mahkeme Orman Bakanlığı'na verdi. Şimdi onlar bizim kiracımız durumunda. O ağaçlar kesilirken bu ülkenin ana muhalefeti neredeydi? Bu ülkenin çevreci geçinenleri neredeydi? Kim ne diyor, neden yapıyor? Biz yapsak onlara göre suç, malum çevreler yapıyorsa "devletin malı deniz" mantığıyla gidiyor. Şu andaki çalışmaların Toplu Kışlası Projesiyle bütünleşmesi ve yapılacak olan yayalaştırma projesi, 3. Selim zamanında Selimiye Kışlasına müadil Topçu Kışlası yapıldı. Lütfi Kırdar o zaman burayı Taksim Stadı yaptı. Sonra İnönü Stadı yapıldı. Orada Dolmabahçe Sarayı'nın ahırları vardı. Bana bu proje getirildiğinde çok heyecanlandım. Biz şimdi tüm araçları yerin altına alıyoruz. Meydanda insanlar gezip dolaşacaklar rahatlıkla. Kalkmış birileri bunlar buraya AVM yapacak. Dert acaba AK Parti'ye nasıl vururuz. Nereden vurmaya kalkışacaksanız kalkışın biz dimdik ayaktayız. Biz daha orada AKM'yi yıkacağız, arkadaki boşluğu katıp büyük bir kültür merkezi yapacağız. Çünkü bizde gerçekten ihtiyaç var. 

BUNDAN SONRA OLACAKLARIN FATURASI KILIÇDAROĞLU'NUNDUR

Ne istediklerini de bilmiyorum. Ağaç istiyorsanız gelin ağaç verelim. Bahçelerinize dikilecek ağaç dikmek istiyorsanız onu da verelim. İlle de Topçu Kışlası buraya olmayacak diyorsanız kusura bakmayın olacak. Çünkü biz olmayan birşeyi değil olan ama yıkılan birşeyi yapacağız. Dün mahkeme garip bir karar aldı. İrade kararı alana kadar yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir" deniliyor. Ya ortada alınmış bir karar mı var? İhale mi oldu. CHP'ye diyorumki bu tür provakasyonların içine girme. Beşiktaş'tan itibaren doğabilecek her türlü olayın faturası senindir. CHP'nin çok dikkatli olması gerekir. Çözüm süreci içinde bu tür adımın atılması düşündürücüdür. Sabahtan akşama kadar uydurulan haberlerin haddi hesabı yok. Aynı CHP bu yayalaştırma projesine imza koydu. Böyle cümbüş olur da MHP bunun gerisinde kalır mı? Meşrebinin, ideolojisinin hiç uyuşmayacağı kişilerin yanında duruyor. Sosyal medyada hakaret, iftiranın haddi hesabı yok. Malum medyada kışkırtmalar dizboyu. Dünya medyalarını örnek gösteriyorlar. Onlar önce kendilerine baksın. İspanya, İngiltere, ABD'de neler olduğunu görüyoruz. Ama Türkiye'de olmayan şeyleri oluyormuş gibi gösteriyorlar. Tama burada aşırılık var ama kendileri sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi davranıyorlar. 

"EYLEMCİLERDEN EYLEMLERİNİ DERHAL SONA ERDİRMELERİNİ RİCA EDİYORUM"

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu eylemlerin derhal sona erdirilmesini ve Taksim'de esnafa, yayalara, ziyaretçilere daha fazla zarar verilmemesini eylemcilerden rica ediyorum. Galatarasay Lisesi önünde toplan, Taksim Meydanı'na kadar yürü. Acaba orada mağaza sahibi olan bir insan, bu tablodan memnun olabilir mi? Her an tehdit, korku altında. Müşteri bile doğru dürüst gelmez. Böyle yürüyüşleri gördüğü zaman, hele bir-iki de böyle abuk sabuk hareket olduğu zaman vatandaş bu tür yerlerden kaçar. Çünkü, sükun, güven... Bunlar önemli şeyler. Bunlar olmadığı zaman orada siz ticareti de bu tür çeşitli ekonomik hareketleri de göremezsiniz. Samimi duygularla oraya gelen illegal örgütlerin istismarına maruz kalan vatandaşlarımın sadece güvenilir kaynaklara itibar etmelerini diliyor ve arzuluyorum. Özellikle muhalefet partilerine çatışmayı, öfkeyi, nefreti kışkırtan, gerilimi tırmandıran, şiddeti teşvik eden, kışkırtıcı söylem ve tavırlardan uzak durması çağrısı yapıyorum. 

"MUHALEFET 100 BİN TOPLARSA"

Özellikle anamuhalefetin genel başkanına sesleniyorum. Şu anda, bu akşam için kendisi Kadıköy'de miting yapma kararı vermiş. Hakkındır, yapabilirsin, problem değil. Fakat o mitingte eğer tahrik ifadeleri kullanacak olursan, bilesin ki, millet seni hiçbir zaman affetmez ve etrafınızda toparladığınız bazı uç aşırı takımlarla bu tür toplantılar bir şey kazandırmaz. Olay miting yapmaksa, burada toplumsal hareketse ben kalkarım onun 20 topladığı yerde 200 bin toplarım, onun 100 bin topladığı yerde partim olarak 1 milyon insan toplarım. Bizim böyle bir sıkıntımız yok. Ama işi buraya getirmesinler."

"BU PROJE HALKA SÖZÜMÜZ"

Erdoğan, bu işi tamamı ile özgürlükler temelinde ele aldıklarını, seçim öncesi ilan ettikleri gibi Taksim Projesi'ni uygulamaya koyduklarını ve projeyi yapacaklarını bildiren Erdoğan, bu projenin halka kendilerinin bir sözü olduğunu söyledi.

AVM, AKM ve Gezi Parkı ile atacakları adımın bütünüyle İstanbul'u dünyaya çok daha farklı tanıtacağına inandığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"İlla kalkıp bu tür eylemlerde bunlarla görüşün... Tamam görüşelim ama bunlar kim? Ne yazık ki, bunu benim vatadaşım biliyor mu? Bir bakıyorsunuz ki, altından çok karanlık şeyler çıkıyor. Teröre bulaşmış, terörün içinde olmuş ve bunlar istihbari bilgiler içerisine girmiş insan tipleri de bunların içinde. Tabii onlar birbirlerini tanımıyorlar ve bu tür eylemleri yapmak suretiyle de herkes zannediyor ki, bu safiyane olmuş bir şey. Bu tür safiyane davranıyormuş havasında olanlar yanlarında medya desteğini görünce onlar da farklı bir biber gazı sıkıyorlar. Nereye? Bu topluma."

SOSYAL MEDYADAKİ İDDİALAR

Sosyal medyada asılsız iddialar, ithamlar ve yalan haberlerin havada uçuştuğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Öyle ki 'Oradaki ağaçlarda bunları sallandıracaksın.' Alışmışlar ya... 'İnsanlar ölüyor, panzerler göstericileri eziyor' diye tweet atan densizlerin, bu tweetlere sahip çıkan onlarca, yüzlerce faşistin olduğunu dahi görüyoruz. Öte yandan medya Taksim'i maalesef yaygın bir kışkırtmaya dönüştürmek için bazı medya kuruluşlarının, özellikle de CHP'ye ait medya kuruşularının son derece sorumsuzca, son derece tehlikeli bir biçimde kışkırtıcı bir yayın yaptıklarını görüyoruz. En basit yalanların, en komik iddiaların, millete sağduyu telkin etmesi gerekirken kişiler ve medya tarafından satın alındığını görüyor, açıkçası buna üzülmüyoruz sadece gülüyoruz."

Polisin görevini zor şartlar altında yaptığını dile getirten Erdoğan, esnafa, çevreye, kamu malına verilen zarara, illegal örgütlerin saldırılarına, kışkırtmalarına, taşlı, sopalı, sapanlı, molotoflu şiddete rağmen güvenlik güçlerinin hukuk ve kendisine verilen yetki dairesinde kalarak görevini ifa ettiğini anlattı.

Erdoğan, evinin manzarası bozulacak diye Boğaz Köprüsü'ne karşı çıkan, bunu da elinin altındaki medya ile solcu bir protestoya dönüştürenleri de Türkiye'de tanıdıklarını ve gayet iyi bildiklerini kaydederek, o günlerin artık geride kaldığını, planı, projesi, politikası olanın, milletin huzuruna çıkıp kendisini anlatabileceğini, yetkiyi de sadece sandıktan ve milletten alacağını aktardı.