AK PARTİ Nevşehir Milletvekili TBMM Başkanlık Divanı Kâtip Üyesi Eczacı Mustafa AÇIKGÖZ'ün “Evlad-I Fatih Han: II. Abdülhamid Han”  başlıklı o yazısı...

EVLAD-I FATİH HAN: II. ABDÜLHAMİD HAN
 
         Dünya tarihine yön veren aziz ve kahraman ceddimize selam olsun.
 
            Beş bin yıllık tarihe, iki bin yıllık devlet geleneğine haiz bir milletin evlatları olarak tarihin hiçbir döneminde mücadelesiz bir yaşam sürmedik. Bin yıldır Anadolu’da kutlu mücadelemiz de devam etmektedir, mücadeleden öte de ilelebet vatanımızdaki hâkimiyetimiz devam edecektir inşallah. Çağ kapatıp, çağ açan; kutlu ordumuzun kutlu komutanı Fatih Sultan Mehmet Hanın torunu cennet mekân II. Abdülhamid Hanın yüzüncü vefat yıldönümünü yaşadığımız bugünlerde, yüz yıl önceki üst akılın oyunlarının hâlâ canlı kaldığını görüyoruz.
 
            Otuz üç yıllık sultanlık döneminde devlet zekası, feraseti, tedbirleri, icraatları ile bir deha olarak nitelendirilen II. Abdülhamid Han’ın doğru ve etkili siyaseti imparatorluğu o günlerde parçalatmamıştı. Orta Doğu’da, Balkanlar’da, Afrika’da ve hâkimiyet kurduğumuz tüm coğrafyalarda barış, kardeşlik, bir arada yaşama varken; Osmanlı Devleti sonrası yüz yıldır bu coğrafyalarda kan ve gözyaşı dinmedi. Yakın coğrafyamızda, Türkiye Cumhuriyeti’mizin yanı başında himaye edilmeye çalışılan terör odakları ile kararlı mücadelemizi tüm dünyaya bir kez daha gösterdik. 20Ocak 2018’de başlattığımız ‘Zeytin Dalı Harekâtı’ mazlum coğrafyalara kalıcı barışı hâkim kılmak için atılmış güçlü bir adımdır. Abdülhamid Han devrinde ‘Hasta Adam’ olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti için yakıştırılmaya çalışılan bu sıfat o gün nasıl anlamsızsa bugün de o derece gerçek dışıdır. Bizim devlet geleneğimizde Fatihler bitmez, Abdülhamidler bitmez yüz yıl sonra torunları olan kahraman milletimizin lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN gür sesiyle gönüllerimizin dili olur, kahraman Mehmetçiğimiz devletimizin kudret eli olur ve üst aklın, hainlerin, terör sevicilerin oyununu bozar.
 
            Abdülhamid Han devrini iyi okumalı, iyi anlamalıyız. Yerli ve millî değerlere inanmış hükümdar, dış borç almadığı gibi devletin dış borçlarını da ödeyerek ekonomik bağımsızlığını da sürdürmüştür. Fen Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Tıp Fakültesi, Teknik Üniversite, Siyasal Bilgiler Fakültesi gibi yüksekokullar Abdülhamid Hanın eserlerindendir. Darülaceze, Hamidiye su tesisleri, ziraat ve ticaret odası, posta teşkilatı, köprüler, şoseler, fabrikalar onun eserleridir. Hicaz demir yolu onun projesi olup, devletin her yönüyle geliştirilmesine çalışmıştır. Halifelik makamını birleştirici güç olarak himaye etmiştir. Emperyalist devletlerin siyasi oyunlarına gereken siyasi dokunuşlarla cevaplar vermiştir. Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da, yeni kıta Amerika’da siyasi ilişkilerini stratejik konumda tutmuş, Japonya’ya kadar devletin kudret elini uzatabilmiştir. Filistin meselesi, Irak ve Suriye meselesi I. Dünya Savaşı’nda merkezi Osmanlı Devleti’ni parçalamak olan, savaş sonrasında da bitmeyen bir meseledir. Genç Yahya Kemal şu mısralarla II. Abdülhamid Han’dan övgü ile bahsetmektedir:
 
            “Ey Şehryâr-ı âtıfet-âsâr-ı muhterem
Ey Tâc-dâr-ı mâ’delet-efkar-ı zü‘l-kerem
Sensin, o Pâdşâh-ı dil-âgâh-ı pür-himem
Kim vasf-ı Hazretin ‘de senin her ne söylesem
Ahrâdır-ey Halîfe-i pür-lutf-u mâ’delet”
 
İslam sancağı altında kan ve gözyaşına yer yoktur. İslamiyet barış ve kardeşlik dinidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihten ve atalarından kalma sorumluluğun bilincindedir. Bu sorumluluk bize bir yük getirmemekte bilakis ay yıldızın haklı gururunun nişanesidir. Dünya Müslümanlarının gözü kulağı başkentimizAnkara’dadır. Ankara, mazlumların hamisi; Anadolu, sığınağıdır. İstediklerini yerine getiren, adeta emirlerine amade bir Türkiye hayali kuran iç ve dış mihraklar boşuna sevinmesin. Bizim geleceğimizi bilen milyonlar var. Balkanlar’da da dara düşen olsa, Afrin’de de olsa, Myanmar’da da olsa Türk’ün fedakar ve vefakar elinin ulaşacağını bilen mazlumlar her daim şanlı milletimize gönül kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Bizler de onurlu ve dik bir duruş sergiledikçe hainlerin düşmanlığı artıyor.
 
Bize, “Ne işiniz var oralarda?” dediklerinde bizim cevabımız bellidir. Bizler altı yüzyıl hüküm sürmüş Osmanlı Devleti’nin torunlarıyız. Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi fizikî coğrafyamızla gönül coğrafyamızın sınırları bir değildir. Gönülden gönüle uzanan, dualarla yâd edilen bir bağımız vardır. Biz hiçbir zaman istilacı bir politika izlemedik. Bizim inancımızda öldürmek, gasp etmek, ötekileştirmek, haksız yere bir cana kıymak yoktur. ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ anlayışımızla yapıcı bir siyaset izliyoruz.
 
Gezi olaylarında duvarlara ‘Zulüm 1453’te başladı’ yazan Bizans çocukları şunu gösteriyor ki daha evlad-ı Fatih Han’ı tanımamışlar, tanıyamamışlar. 15 Temmuz 2016’da hain darbe girişiminde bulunan alçak FETÖ ve işbirlikçileri kahraman milletimizi tanıyamamış. F-16’lara, tanklara, silahlara kendini siper eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin asil evlatlarını tanıyamamışlar. Her platformda devletimizin en üst merciinden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN defalarca ifade etti. Hainleri ve işbirlikçilerini uyardı, “Bir gece ansızın gelebiliriz.” dedi. Bizim sabrımızı sınamaya kalktılar ancak çok şükür ki gücümüzü sınamaya ne yürekleri ne de bilekleri yetti. Biz inanıyoruz ki Allah, doğruların yardımcısıdır. 
 
            Ey Kayser, öğünsen yeridir kanlı başınla,
Tarihe adın geçti o erkek savaşınla!
Ey Fatih, iraden gibi kuvvetli bir elde,
Dünyanın asırlar boyu göz koyduğu belde!
Ey ünlü kumandan paşalar, tuğlu vezirler,
Ey tulgalı erler, ağalar, beyler, emirler...
Haşmetli zafer menkibeniz geçti şafaktan,
Gördüm, düşünürken sizi beş yüz yıl uzaktan!
Ey mutlu ışık beldesi, nurunla yıkansın,
Her türlü hiyanet dolu tarihi Bizansın!
Artık savaşın hüsnüne hayranlık içindir,
Artık zaferin şi'r için, insanlık içindir.
Sihrinle, füsununla, gururunla, nazınla,
Altın Halicin, Marmaran, aşık Boğazınla,
Endamını sarmakta ipek tüllü karanlık,
Türkün güzel İstanbul’u mesut uyu artık!(Orhan Seyfi Orhon)
 
 
 
            Vakit, ‘Güçlü Türkiye’ vaktidir. Bir olma, iri olma, diri olma vaktidir. Vefatının yüzüncü yıl dönümünde II. Abdülhamid Han’ı minnetle, rahmetle, dualarla yâd ediyorum. Kutsiyeti uğrunda şehadet şerbetini içmiş kahraman şehitlerimize minnetlerimizi, fedakâr gazilerimize de şükranlarımızı sunuyorum. Rabbim, yâr ve yardımcımız olsun.
 
Ecz. Mustafa AÇIKGÖZ
AK PARTİ Nevşehir Milletvekili
TBMM Başkanlık Divanı Üyesi