Selvi, “Evvel zaman içinde diye başlardı ninelerimiz, masala başlarken. Evvel zaman içinde Habur'a önceden yapılan anlaşma gereğince bu iktidarın valisi , kaymakamı , savcısı, hakimi , müsteşarı  sınıra götürülmüş kandilden gelen teröristler davul zurna ile karşılanmıştı , kurulan çadır mahkemesinde alelacele duruşma yapılıp 'biz pişman değiliz , önderimizin emri ile geldik' demelerine rağmen eli kanlı teröristler serbest bırakılmıştı.
O dönem dış işleri bakanı olan sayın Davutoğlu bölgeye giden gazetecilere 'bu durum karşısında duygulanmamak elde değil' demişti. Pişman değiliz demelerine rağmen adına 'pişmanlık dönüşü' dediler , şehirleri cephaneliğe çevirirken de adına 'çözüm süreci' dediler. Bu olanlar bana bir hikayeyi hatırlatıyor : Zalim mafya babalarından biri adamları ile gezerken yerden taşı alır ve adamın birine keyifle atarak kafasını yarar. Adam başını kaldırdığında mafya babasını tanır , hiçbir şey demeden kendine atılan taşı alır ve cebine koyar. Aradan zaman geçer , mafya babasının gücü zayıflar yerine başkası geçer. Kendisini de suyu çekilmiş bir kör kuyuya atarak cezalandırır.
Kafası yarılan adam bu olayı duyar. Yerini öğrenip kuyunun başına gelir. Elindeki taşı mafya babasının kafasına bırakır. 'Vayyy başım' diye feryat eden mafya babasına : 'Ee senin zamanında attığın taş şimdi başına düştü' der.  Eve dönüş dedikleri ,pişmanlık dedikleri ,çözüm süreci dedikleri ,  zaman kazandırıp dağdan şehre indirdikleri teröristler şimdi iktidarın başına bela oldu . Malesef olan yine masum halka oluyor. Bu hataların bedelini yine halk ödüyor.  Atatürk Havalimanında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum” dedi.