ALAYLI KÖY BAYTARI
'' Ben veterinerim. İşini bilen adamım. Senin anlattığın işi yapanları biz hiç sevmeyiz. İşimize müdahale sayarız ve savcılığa suç duyurusunda bulunuruz. ''
................
Daha 17 yaşında başladığı köy okullarındaki muallimliğinde boş durmamış. Ortaokul mezunu ve genç cumhuriyet için pek gerekli olan eğitimciliğinin başlaması için bir ders yılı Adana'nın sıtmalı sıcağında, sonra Konya'da kurs görmüş.
17 yaş nedir ? Çocukluğun sonu mu; delikanlılığın başı mı ?
Bekar yaşadığı , köy ilkmektebinin avlusundaki kulübemsi tek odalı evinde, gaz lambasının ışığında didaktik, ruhiyat, tedrisat prensipleri gibi kitapları okumanın gereğine inanıyor. Pek az olan aylığının yarısından çoğunu kitaplara veriyor.
Neden ?
Muallim mektepleri var. Nerede ? Ankara'da, Sivas'ta, Konya'da, Balıkesir'de...Buralardan çıkan muallimler köylerde görev yapmayı '' angarya '' sayıyorlar.
'' Biz bunun için mi bitirdik muallim mektebini. Kuyu suyu mu içeceğiz, köy çocuklarının bitini mi ayıklayacağız? Hayat geçer mi o helası olmayan berbat kerpiç evlerde ?
Sonuç ! Birkaç yıl dayansalar da köylerin yoksulluğuna, yoksunluğuna, il merkezine, ilçenin içinde bir okula atanıyorlar.
1920 sonlarında Türk Maarifinin en önemli sorunu budur. Muallimi köyde tutmak...Cumhuriyeti yaşatacak , üretimi sağlayacak köy insanını aydınlatmak...
İşte bunun içindir ki, 1929 'da Adana Mıntakası Maarif Eminliği'nin açtığı köy muallim Kursu'nu Konya'da bitirenler Niğde Vilayeti içinde köylere dağıtılmıştır.
Göreli , Hüseyin oğlu Şükrü Efendi Enehil ( Dikilitaş ) köyüne,
Mehmet oğlu Ahmet Efendi Kayırlı Köyüne,
Abdullah oğlu Halil Efendi Demirci Köyüne,
Ali Efendi ( Ceviz ) Babayan ( İbrahimpaşa ) Köyüne...
Mübadele ile gelen Dikilitaş köyünün çocukları ana babalarından yalnızca Arnavut dilini öğrenmişlerdir. Muallim onlara önce Türkçeyi öğretmiş, okuma-yazma belletmiştir. 1924'te gelenler için sadece 5-6 yıl geçmiştir. Rumeli'de Kuranı Kerim'i öğrenmiş olsalar da mahalle mektebinde, Türkiye'nin yeni rejiminde Latin esasına dayalı Yeni Türk Harfleri'ni öğrenmek zorundadırlar. Bu, Gazi Paşa'nın isteğidir. Çocukların boşalttığı dershane, birkaç saat sonra ağabeyleriyle, babalarıyla dolar. Daha 17-18 yaşındaki öğretmen yorulmak bilmez. Gaz lambasının ışığında yazmayı, okumayı öğretir. Halaskar Gazi Paşa kimdir; anlatır. Cumhuriyet nedir ? Açıklar. Sonra odasına çekilir ve iyi eğitimci olmanın gereği, teorik kitapları okur. Vilayet merkezi Niğde'den gelen denetmenlerin takdir ettiği muallim, yeni rejimin öğretmeni olur.
Çocuklar arasında, ergin insanlarda sayrılıklar yaygındır. Tabib ancak vilayet merkezindedir, buraya gelemez. Ne yapmalı ? Elde hangi olanaklar var. Halk sağlığı kitapları okunur, bilgi sağlanır. Üfürükçülerin, muska yazanların yarar sağlamayacağı anlatılır. Aylık almak için ayda bir gidilen Niğde'den dönüşte heybe dolusu ilaç, şurup, merhem getirilir.
Köylünün koyunu, keçisi, sığırı, kümes hayvanları vardır. Salgın hastalıklar da yaygındır. Bir yoluhucu sayrılığın ardından köyde yumurta sıkıntısı kendini gösterir, çünkü tavuk kalmamıştır ortada, kümesler boşalmıştır .
Köy öğretmeni enjektör kullanmayı öğrenir. Denemeler yapar. Tanıdığı sağlık memurlarından ders alır. Hayvan hastalıkları konusunda kitaplar getirtir. Aşı yapmayı bilir. İneği, keçisi kurtulan köylü sevinçle öğretmene sahip çıkar, benimser, onu aileden biri saymağa başlar.
.................
'' Demek o alaylı diyerek hor gördüğün köy baytarını savcılığa şikayet edersin ha ! ''
'' Evet, bu benim görevim. Bu mesleği ben yaparım ancak. Hayvan Sağlığı Okulu' mezununa bile güvenmem. ''
'' Görevim diyorsun da. Köylünün doğuramayan ineğini kurtarmak için gece yarısı , sabaha karşı yollara düşer misin ? Otomobilin olsa da, kıyamazsın, taksi tutarsın. Sonra da köylüden hem veterinerlik muayene ücretini, hem taksi parasını kat kat fazlasıyla alırsın.''
'' Evet, herşeyin bir bedeli var. Ben liseden sonra 5 yıl okumuşum, kılkuyruk bir alaylının baytarlığına tahammülüm yoktur. ''
'' O, senin kılkuyruk dediğin , küçümsediğin , alay ettiğin köy baytarı bir kamu hizmeti görüyor. Yapabildiği kadar, köylünün arasından çıkmış, kendi halkına hizmet ediyor. ''
'' Onu bunu anlamam...Muallimdir; çocukları okutsun. Benim işimi yapmasın. Faydası yok; zararı çok. ''
-------------------------