Kapadokya, 3 Dünya Şampiyonluğu bulanan Red Bull Sporcusu Petr Kraus’un bisikletiyle atıldığı nefes kesici maceraya ev sahipliği yaptı.

 

 Eşsiz peribacalarının oluşturduğu doğal parkuru ve özel taş yüzeyiyle dünyanın en iyi bisiklet pistlerini geride bırakan Kapadokya, dünyanın en iyi bisikletçilerinden Petr Kraus’a eşsiz bir performans sergilemesi için ilham verdi. Kraus, Mustafapaşa saklı vadi,Ürgüp peribacaları ve Devrent vadisi,Uchisar kalesi,Pasabağ vadisi ile Ananos’ta 10 gün süren macerasında bisiklet sporu için zorlayıcı olan Kapadokya’nın kendine has tüf zemin yüzeyinde sınırları zorlayan hareketler yaparak Güzel Atlar Diyarı’nı keşfetti. Dünya Şampiyonu, bisikletiyle peribacalarının arasından atladı; eski evlerin tepesinde çatıdan çatıya sıçradı; Kapadokya’nın gizli kalmış mağaralarını ve dehlizlerini keşfetti. Petr Kraus, Kapadokyalı çocuklara bisiklet sporunu özendirmek için onlara sporunun püf noktalarını anlattı. Bisikletiyle dünyanın dört bir yanını dolaşan Petr Kraus, Kapadokya’nın özgün ve güzel bir yer olduğunu ve daha önce hiç böyle bir yerde bisiklet sürmediğini söyledi.

Kariyerinin başından beri kazandığı Dünya Şampiyonluklarıyla 20’li yaşlarında bir efsane ilan edilen Red Bull Sporcusu Petr Kraus Kapadokya’nın güzelliklerini keşfetmek için Türkiye’deydi. Binlerce yıldır sayısız olaya tanıklık eden ve onlarca farklı medeniyete ev sahipliği yapan Kapadokya, bu kez yer çekimine meydan okuyan bir bisikletçiyi ağırladı. Dünyaca ünlü bisiklet sporcusu, tarihle iç içe mekanları ve doğal güzellikleri yer çekimine ve kendi sınırlarına meydan okuyarak keşfetmek için bisikletiyle Kapadokya’nın her yerini dolaştı. Petr Kraus, bu performansında zaman zaman trial bisiklet disiplininde(bisikletin tekerleklerinin yere minimum temas ettiği; sıçrayışlarla bir noktadan diğerine gitmeyi hedefleyen disiplin) zaman zaman downhill bisiklet disiplininde performans sergiledi. Kapadokyalıların yoğun ilgisiyle karşılaşan sporcu, Kapadokyalı çocukların ve gençlerin bisiklet sporuna ilgi duyması için onlara özel gösteriler yaptı ve gösterdiği hareketlerin püf noktalarını anlattı. Kraus, Kapadokya’yı seçmesinin ardında yatan nedenleri şöyle özetledi:

“10 milyon yıldır doğaya ve sabitliğe meydan okuyan bir mekandan bahsedildiğini duyunca, orayı görmeden yapamayacağımı anladım. Bence hayat bir şeylere karşı mücadele etmektir. Mücadelemiz bizi şekillendirir ve ortaya çıkan şeyin ne kadar güzel olduğu mücadelemizin zorluğuyla ölçülür. Kapadokya’yı bu kadar güzel yapan şey de volkanik kayaların rüzgarlara ve sulara karşı verdiği mücadele olmuş. Benim yaptığım sporda da, yaşamımda da mücadele çok önemli yer tutar. Bu yüzden Kapadokya’nın güzelliklerinde kendimden bir şeyler buldum. Ayrıca Kapadokya’daki sertleşmiş volkanik yüzey zaman içinde rüzgar ve yağmurlar sayesinde özel olarak tasarlanmış büyük bir bisiklet parkurunu andırıyor. Tüf zemin bisiklet sporu için son derece zorlayıcı. Zeminin yapısı gereği, tekerleği temas ettiği alan hızlı dağıldığı için bisikletin kontrolünü sağlamak bir hayli zor.  Ama peribacaları ve diğer kayalıkların dağılımı o kadar güzel ki... Burada olmak rüya gibi bir şey. Sanki tabiat koskoca bir kenti benim sporum için tasarlamış.”

Ayrıca, Red Bull Sporcusu Petr Kraus’un Kapadokya macerası bir belgesel haline getirilerek. Tüm dünyada 100’den fazla ülkede dağıtılacak olan belgesel, genelde Türkiye’nin, özelde Kapadokya’nın tanıtımına büyük katkıda bulunacağını vurguladı.

 

KAPADOKYA HAKKINDA:

Red Bull Sporcusu Petr Kraus’un Kapadokya macerasını şöyle anlattı;Kapadokya, (Kappadokia) volkanik dağlardan püsküren lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakanın yağmur ve rüzgarlarla aşınması sonucu oluşmuştır.  Dünyanın sayılı güzelliklerinden biri olarak gösterilen bölgenin oluşumu, 60 milyon yıl önce başlamış ve Kapadokya ilk paleolitik dönemden itibaren insanların yaşadığı sayılı yerleşimlerden biri olmuştur. Hititlere ve Roma İmparatorluğu halklarına ev sahipliği yapan bölgeyi cazip kılan özelliklerden biri de, kayalar içine oyulan meskenlerin sunduğu güvenlik olmuştur. Doğa ve tarihin iç içe geçtiği Kapadokya Bölgesi aynı zamanda İpek Yolu’nun üstünde olması nedeniyle stratejik bir konumda olmanın ayrıcalığını yaşamıştır.

Tarih boyunca bir sürü farklı medeniyete kucak açan Kapadokya, adını Pers Dilindeki Güzel Atlar Diyarı teriminden alır. Yer şekillerinden atlara kadar, doğanın her zerresine sunduğu estetik değerler Kapadokya’nın mimarisine de yansır. Kapadokya’nın ikon haline gelmiş geleneksel evleri kayalara oyularak yapılmıştır. Aynı şekilde güvercinliklerin ince işçiliği de yörenin özgünlüğüne katkıda bulunur. Bu evler on dokuzuncu yüzyılda yamaçlara oyularak ya da kesme taşlar kullanılarak ekleme yöntemiyle inşa edilmiştir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş, yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan hemen sonra gösterdiği yumuşak yapıyla işlenmeye çok müsaittir. Hava ile temas edince sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşen yöre taşı son derece güvenli bir yapılaşma imkanı sağlayan Kapadokya’nın tarihi ve doğa güzelliği kadar bölge insanların misafir pelverliğine hayran olduğunu söyledi