Tarih boyunca bir çok medeniyet için savunma ve güvenlik alanları oluşturulmuştur... İşte Kapadokya Bölgesinin merkezi Nevşehir'in en yüksek noktalarında kayalara oyularak inşa edilen tarihi yapılar bulunur...

Kapadokya 3 Kale ile özdeşleşmiştir; "Başhisar- Ortahisar-Uçhisar"

Kapadokya'nın zirve noktası Uçhisar kalesi, Ürgüp te alanın en yüksek noktasına kurulmuş olan BAŞHİSAR KALESİ, Bölgenin en büyük peribacası Ortahisar Kalesi ve hemen karşısında yer alan İshak kalesi ; Nevşehir/Kapadokya

Uçhisar Kalesi ; Nevşehir/Kapadokya

Nevşehir merkeze 5 kilometre mesafedeki UçhisarKapadok­ya’nın her yerinden görülen en büyük ve en güzel peri bacasıdır. Kalenin zirvesi Kapadokya’nın kuş bakışı görüleceği tek yerdir. Kalenin zirvesinde çok sayıda oyma küp, oyma mezar ve büyük sarnıç bulunmaktadır. Kaleden kuzeye doğru aşağılara bakınca Cevizli peribacalarını, batıda Nevşehir’i ve Oylu Dağı’nı, kalenin hemen önünde yeni Uçhisar’ı, güneybatıda uzaklarda Hasan Dağı zirvesini görebilirsiniz.


 

Roma döneminden beri oyularak içine çok sayıda oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar, mahsen, yapılmış, Arap akınlarına karşı önemli bir savunma noktası olmuştur. Üzerinde saldırganlara karşı savunma amaçlı kullanılan büyük taş gülleler bulundurul­muştur. Hem bir gözetleme kalesi hem de savunma kalesi ola­rak kullanılan Uçhisar Kalesi, Selçuklu ve Beylikler döneminde de önemini korumuştur. (12-14'üncü yüzyıllar) Genellikle beyliklerin sınır bölgesi konumunda olan kale, Selçuklular’ın doğu sınırı, Kadı Burhanettin Beyliği’nin batı sınırı, Karamanoğulları’nın doğu sınırı halinde konumundan ötürü “Uçhisar” adıyla anılma­ya başlamıştır. Bölgenin en yüksek nok­talarına kurulmuş olan Başhisar (Ürgüp), Ortahisar ve Uçhisar Kaleleri Selçuklu Dönemi’nde Nevşehir’in üç önemli koruma noktasını oluşturuyordu. Bu dönemde bir “uç beyliği” konu­mundaki Uçhisar Kalesi’nin çevresinde yoğun bir nüfus yaşa­maktaydı. Bu dönemlerde Kayseri Beyi’nin kardeşinin Uçhisar Beyi olduğu bilinmektedir. Osmanlı Beyliği’nin II. Beyazıt ile birlikte 1398 yılında bölgeye hakim olmasından sonra Uçhi­sar Kalesi’nin II. Beyazıt’a teslim olduğu bilinmektedir. 1530 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Uçhisar’da yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı tespit edilmiştir. 1960’lı yıllara kadar içinde ve etrafında yaşanmıştır.

Uçhisar Kalesi, birbirine bitişik iki sivri peribacasından oluşmaktadır. Halk arasında büyüğüne “Ağanın Kalesi”, kü­çüğüne “Çavuşun Kalesi” denilmektedir. Kale güneyden 50 metreyi, kuzeyden 100 metreyi aşan yapısıyla bir gökdeleni andırır.

Ortahisar Kalesi ; Nevşehir/Kapadokya

Kapadokya'nın en yüksek noktası Ortahisar Kalesi Etiler zamanında oyulmuştur. 1200 metre rakımlı 86 metre yüksekliktedir. Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Ortahisar beldesinde yer alır. Bulunduğu kasabanın adıyla özdeşleşen Ortahisar Kalesi Kapadokya’nın en büyük peribacası diye de anılıyor. Dünyanın çok katlı yerleşimlerinin ilk bilinenlerinden ve İpek Yolu kervanlarının uğrak yerlerinden. Üç yanı dik vadilerle çevrili Ortahisar Kalesi’nin bulunduğu kayalar, savaşların bol olduğu eski dönemlerde korunma ve sığınma amacıyla ilk Etiler tarafından oyulmuş. Daha sonraları ise Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında da sığınak olarak kullanılmış.  Kasabanın ilk yerleşimi de kalede başlamış, nüfus fazlalaştıkça yamaçlardan aşağılara basamaklar halinde inen 2 katlı yeni evler yapılmış.

Ortahisar Kalesi 1470 yılında Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Osmanlı topraklarına katılmış. Kalenin doğu tarafındaki manzaradan görünen küçük Ortahisar Kalesi de denilen İshak Paşa Kalesi’nin ise Ortahisar Kalesi’nin fethedilmesiyle alakalı olduğu söyleniyor. Şöyle ki; Fatih Sultan Mehmet, Karaman sorununu çözmesi için İshak Paşa’yı bölgeye gönderir. İshak Paşa gelir gelmez bugün Temenni Tepesi de denilen Ürgüp Kalesi’ni almak ister. Sıra Ortahisar Kalesi’nin fethine geldiğinde ise halk İshak Paşa’ya karşı korunmaya geçer ve kalenin giriş çıkışlarını koca değirmen taşlarıyla kapatır. İshak Paşa kaleye bu yolla giremeyeceğini anlayınca yerin altından tüneller kazdırır ve ancak tünellerden girerek kaleyi fetheder. İshak Paşa Kalesi’nin girişindeki katran kuyusunun da Ortahisar Kalesi’nin fethinde açıldığı rivayet edilir.

1.200 metre rakımıyla ve 86 metre yüksekliğiyle Kapadokya’nın en yükseklerinden olan Ortahisar Kalesi’nin kuzeyden yere mesafesi 80 metreyken, güney tarafının mesafesi 110 metreyi buluyor. Kalenin içine ise birbiriyle bağlantılı tüneller, odalar ve koridorlar oyulmuş. Tepesine merdivenle çıkmak zor olsa da , eski köyler ve vadilerin manzarasıyla yorgunluk giderici bir etkisi var. Kocaman bir kaya kütlesinin çok eski zamanlarda oyularak bir eski dönem gökdelenine çevrildiği kalenin zirvesinden Ürgüp, Avanos ve Göreme kuşbakışı görünümüyle adeta büyülüyor. Kale içinde soluklanacak kafelerde mevcut.

Fotoğraf sanatçısı; Hamit Yalçın


Başhisar Kalesi ; Nevşehir/ Ürgüp-Kapadokya

Bizans Döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios; Selçuklular Dönemi'nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır.

ÜRGÜP BAŞHİSAR
 Ürgüp Kapadokya bölgesinde Nevşehir’in 20 km doğusundadır. Eski Kayseri il sınırına yakın bir ilçedir. Ürgüp’ün eski isimleri Osiana (Assiana), Başhisar, Burgut Kalesidir. Bölgede yer alan antik ilk yerleşimin adı olan Tomissos, Damsa çayının doğusundaki Avla etekleridir. Kayseri ve Nevşehir arasında yer alan bu bölge görülmeye değer niteliktedir. Erken döneme ait pek çok av aracına raslanmıştır bu ilkel yaşama ait izler bölgedeki eski yaşam hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Roma dönemine ait kaya mezarlar pek çoğu tahrip edilmiş olmakla beraber günümüzde izleri görülebilir.

Selçuklu ve Ürgüp

Bizans ve öncesi dönemde dini merkez olan Ürgüp bir dönem de piskoposluk merkezi olmuş. Selçuklu için çok önemli olan  Ürgüp askeri birliklerin hazır tutulduğu ve istihbarat merkezi olarak da önemli bir yere sahipti. Niğde ve Konya gibi kentlere hakimiyet sağlayan önemli bir noktadaydı. Selçuklu dönemine ait Altıkapılı ve Temenni Tepesi türbeleri görülecek yerleri arasında yer alır.

TEMENNİ TEPE
Temenni Tepesinde yer alan iki türbeden birinin 1268 yılında Vecihi Paşa tarafından yaptırılan Kılıçarslan Türbesi olarak bilinen Selçuklu Sultanı IV. Rüknettin Kılıçarslan‘a ait olduğu diğer türbenin ise Selçuklu Sultanı III: Alaaddin Keykubat‘a ait olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bunlarla ilgili kesin bilgiye ulaşılmamıştır.

NEVŞEHİR KALESİ

Nevşehir Kalesi Türkiye'nin en görkemli kaleleri arasında...

Nevşehir'in En Güzel Seyir Noktası ve Dünyanın en büyük yeraltı şehir yerleşiminin de bulunduğu tarihi Nevşehir Kalesi yüzyıllardır dimdik ayakta Selçuklu’nun yanı sıra birçok tarihi döneme şahitlik yaptı...

Nevşehir Kalesi, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden birisi olup, gerek ihtişamı gerekse tarihiyle şehir merkezinde, hemen herkesin dikkatini çeken bir tepe üzerinde konumlanmaktadır.

1400 yıl öncesine ait bir "Yeraltı Şehrinin Üzerinde Nevşehir Kalesi"

 Şehrin en yüksek noktalarından birine inşa edilen kalede volkanık kaya ve tüflerden oluşan malzeme kullanılmıştır. Silindirik şekilde bir plan göstermektedir. Simetrik olarak dört yönde daire şekilli burçlar yeralmaktadır. Burçlardan bayrak direği dikili olanının üzeri açık durumda ve onarılmamıştır. Sur duvarları ve üzerindeki savunma duvarları yeniden onarılmıştır. Savunma sistemi 46 küçük bölüm halinde ve her bölüm ortasında savunma açıklıkları yer alıyor. İçte kale kapısının sağındaki ve solundaki burçların yanından çıkılan merdivenlerle savunma duvarlarına ulaşılıyor. Orta avlu bugün park olarak kullanılıyor.

“SELÇUKLU DÖNEMİNİN SAVUNMA AMAÇLI EN İYİ KALELERİNDEN BİRİSİDİR”

Şehrin En Güzel Seyir Noktası ve Dünyanın en büyük yeraltı şehir yerleşiminin de bulunduğu tarihi Nevşehir Kalesi yüzyıllardır dimdik ayakta ...

Selçuklular döneminde tarihi ipek yolununda kervanları korumak amaçlı yapılmıştır.

Selçuklular döneminde, Bağdat’a giden kervan yolunun korunması amacıyla inşa edilmiştir. Nevşehir’in eski yerleşim yerinde, sağlam bazalt kütleli bir tepenin üzerinde bulunan kale, Osmanlı döneminde Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmış ve Cumhuriyet döneminde de yeniden restore edilerek tahrip olmaktan korunmuştur. Sur duvarları genelde sağlam olup, kale girişi güneybatı yönündedir.

Nevşehir’in ilk yerleşim yerinde, sağlam bazalt kütleli bir tepenin üzerinde bulunan kale, Osmanlı döneminde ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmış. 12. yüzyılda Selçuklular döneminde, Bağdat’a giden kervan yolunun korunması amacıyla inşa edildiği düşünülen kale, en son Cumhuriyet döneminde onarım görmüş. Sur duvarları halen sağlam durumda bulunan Nevşehir Kalesi’nin inşa malzemesinde kesme taş ve moloz taştan kullanılmış. Beşgen planlı olan kalenin sur duvarları dört burçla takviye edilmiş. Üzerinde 42 mazgalı bulunan kalenin ön ve arkasında iki ayrı giriş kapısı bulunuyor.

Nevşehir'de bulunan Dünyanın en büyük yeraltı şehri tamda bu kalenin altında yer alıyor.

Ovaya hâkim bir noktada bulunan Nevşehir Kalesi’nin Selçuklu zamanında Bağdat’a giden kervan yolunun korunması amacıyla inşa edildiği tahmin edilse de, yapı olarak Bizans mimari üslubuna ait olduğu görüşü de var. Savaşlardaki kuşatmalar sırasında su ihtiyacının karşılanabilmesi için, kale içinden ovaya kadar inen bir tünel olduğu, bu tünelin sonradan kapandığı rivayet ediliyor. Üçüncü derece arkeolojik sit alanı ilan edilen Nevşehir Kalesi çevresindeki 11 mahalleyi içine alan kazı çalışmaları sırasında yeraltı şehri bulunmuştu. Hz. İsa’nın göğe yükselişini tasvir eden fresklerin bulunduğu ve Ortodokslar açısından önemli bulgular içeren tarihi kiliseye ulaşılan yer altı şehrinde, yakın tarihte de beşinci ve altıncı yüzyıla tarihlendirilebilen kayadan oyma manastıra rastlandı. 

İşte Nevşehir Kalesi Resmi Görev Emri...

Nevşehir ili ile sembolleşmiş tarihi kalesi hakkında bunları daha önce hiç duymamıştınız...

Nevşehir il merkezinin güneybatısındaki bir tepe üzerinde kurulmuş olan bu kalenin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan Bizans döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Selçuklu döneminde ve Osmanlı döneminde Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmıştır. Son olarak da 1966-1979 yıllarında onarılmıştır. 

Kale kesme taş ve moloz taştan yapılmış olup, beşgen planlıdır. Sur duvarları dört burçla takviye edilmiş, üzerinde de 42 mazgalı bulunmaktadır. Kalenin ön ve arkasında iki ayrı giriş kapısı vardır.

İşte Nevşehir Kalesi için o görev emri:

1727 yılı, Nisanında gönderilen bir hükümde Nevşehir kale dizdarına özetle şöyle deniliyordu:

“Harap halde bulunan civardaki kalelerdeki görevliler Nevşehir Kale’sinde görev yapmak istemediğine göre bunların yerine dışarıdan asker temin edilmesi daha uygun olacaktır. Sen ki adı geçen dizdarsın, Niğde ve Karahisar kaleleri muhafızlarına tahsis edilen 99.100 akçelik gelirle, birer kale kethüdası, imam, müezzin, kayyum, topçubaşı, topçular kethüdası, topçu serbölüğü ve serbölük, 2 kapıcı ve 14 topçu istihdam edesin” (BOA, A.DVNS.MHM.d, 134/224)

1946-Arkitekt dergisinin 09-10 numaralı sayısında yayınlanan ve Y.Mimar, Doçent Eyüb Kömürcüoğlu tarafından yazılan "Nevşehir İmar Planı" başlıklı yazı.

Nevşehir Kalesi ve etekleri-1946

1946-Arkitekt dergisinin 09-10 numaralı sayısında yayınlanan ve Y.Mimar, Doçent Eyüb Kömürcüoğlu tarafından yazılan "Nevşehir İmar Planı" başlıklı yazı. Genç mimarımız, kalenin tarihi dokusunun önemine vurgu yaptığı yazısında şöyle diyor:

"Eski şehrin ortasındaki kalenin etrafı yeşillenerek muhafazası gerek kalenin tarihi kıymeti gerekse şehre ve vadiye hakim fevkalade bir manzaraya malik olması dolayısıyle lazımdır. Bu kısma kadar kurulmuş bulunan eski şehrin manzarasının güzelliği kadar transit yollarından bakıldığı zaman da mimarisi ve mavi sema ile olan silüeti güzel ve karakteristiktir. Şehrin hususiyeti dolayısiyle kale yakınlarına kadar dik meyilli sahada teşekkül eden eski ikamet mahallelerinin muhafazası gerektir.

...Nevşehir mimari karakteri olan bir yerdir. Belediyenin yegane teknik elemanı olan kalfası maalesef müstakbel inkişaf senelerinin inşaatını yapacak veya kontrol edecek durumda değildir. Halen çok yaşlanmış bulunan eski Nevşehirli kalfaların yanına mektepli gençler verilerek yeniden adam yetiştirilmeli, güzel mahalli mimari karakteri bozulmamalıdır."

Nevşehir Kalesi

Nevşehir Kalesi, eski Roma yolu veBağdat İpek yolunun korunması amacıyla bir durak/karakol olarak kullanılmasından dolayı önem arz etmektedir. Nevşehir eski yerleşiminin 15. yüzyılda Karamanlılar döneminde Muşkara adıyla anıldığı bilinmektedir. Nevşehirli Sadrazam Damat İbrahim Paşa, küçük bir köy olan Muşkara’nın adını 1726 tarihinde “Yeni Şehir” anlamına gelen “Nevşehir” olarak değiştirmiştir.

Damat İbrahim Paşa zamanında büyük bayındırlık hareketine girişilmiş; yeni kurulan bu şehirde Kurşunlu Cami, imaretler, camiler, medreseler, kervansaraylar, çeşmeler ve evler yapılmıştır.Kalenin de aynı dönemde onarıldığı bilinmektedir. Son olarak, Cumhuriyet döneminde Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 1979 yılında restore edilmiştir. 2018 yılı içerisinde Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, kale içinde bilimsel araştırma kazısı yapmıştır.

Kale burcunun oturduğu kayalığın yüksekliği (rakım) 1343 metre ve 1430 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Çokgen planlı kalenin 42 mazgalı, 4 burcu, doğuda ve batıda olmak üzere 2 kapısı vardır.

Kalenin gövdesi genellikle alanda bulunan bazalt taşlardan yapılmıştır. Yapılan restorasyon çalışmalarında mazgallar, pencereler ve kapı çevreleri Nevşehir sarı taşlarıyla örülmüştür.
Sur duvarları sağlam olan kale doğu-batı yönündedir.  

(Kaynak: Mimarlar Odası Arkitekt Veritabanı/Zeki Sayar Anma Programı/Toplam 9 görsel)

Dünden bugüne Nevşehir Kalesi...

Nevşehir Kalesi, Kapadokya’nın kalbi Nevşehir’in tabiat harikası peri bacalarının arasında şimdi ziyaret edilmeyi bekliyor.
nevşehir Kalesi
Nevşehir Kalesi
Nevşehir kalesi İç Kale
Nevşehir kalesi İç Kale
Nevşehir Kalesi Surları seyirdim yolu
Nevşehir Kalesi Surları seyirdim yolu
Nevşehir Kalesi Mazgalları
Nevşehir Kalesi Mazgalları