Türk Milleti; Malazgirt Zaferi’nden sonra bu topraklarda, şehit kanlarıyla gazi terleriyle köklenmiş, bu coğrafyayı yurt edinmiştir. Tam 1 asır önce, “tek dişi kalmış” medeniyetler, bu köklere zararlı ellerini uzatmış, karşılığında dersleri verilmiş ve bu topraklardan atılmıştır. Ama Osmanlı’dan Türkiye’ye geçiş süreci, Türk Milleti için derin izler bırakmıştır. Sonraki nesiller, bu olumsuzlukları bir kez daha yaşamasın diye bu sürecin evreleri hem nazım hem de nesir türünde, tecrübenin kalemle buluştuğu yazılı başyapıtlar olarak Milletimize kazandırılmıştır. Bu nadide eserler; İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe’ dir.

İstiklal Marşı; “Korkma” diye başlar; bu ifade “dağın zirvesine yakın doğal mağaranın girişini güvercinin yumurtası ile örümceğin ağı ile kapattığı” yerde, mübarek bir ağzın arkadaşına söylediği “Korkma” diye başlayan ifadesinin maneviyat boyutunun coğrafyamıza bir yansımasıdır. Takip eden mısralara bakındığında da fizik - metafizik boyutlarının geçiş koridoru, zahiri olarak dahi görülebilmektedir.   

Gençliğe Hitabe; toplumun geleceğini şekillendirecek olan nesil, gençlerdir. Ülkenin geleceği ve bağımsızlığı, küresel kurgulamalara karşı, gençliğin tavır ve davranışına bağlıdır. Ata topraklarındaki bilge aklın ifadesiyle, “devşirmelerin” zararlı hamleleri karşısında uyanık olunmalıdır. Dahili ve harici engelleyicilere rağmen, her türlü ahval ve şeraitte dahi bir çözüm yolunun olduğu gösterilmektedir.

Bu şaheserler; bu coğrafyadaki kökleşmiş mazinin filizlenen atisine, yön vermektedir. Eğitim kurumlarının baş köşelerinde, kitapların baş sayfalarında, geleceğe yön vermek adına ders çıkartılacak “tecrübe” kaynaklarıdır.

Tecrübe, yaşam sınavının bakiyesidir / yaşantının bıraktığı derin izlerdir. Tecrübe, zamana ve zemine göre / karşıdaki unsurun tutum ve davranışına göre şekillenmektedir. Birey ömrü, her şeyi deneyimleyecek kadar uzun değildir, başkalarının tecrübelerinden yararlanmak en akılcı davranıştır. Ödüllü yazar, sözleriyle bu durumu anlamlandırmıştır; “zeki insan, aklını; daha zeki insan ise başkalarının da aklını kullanır”. Başkalarının aklını kullanmak metaforu, yaşanmışlıklardan ders çıkartmak suretiyle, olumsuzluklar yaşamamak için tecrübelerden istifade edebilmektir. Tarih boyunca bu coğrafyanın insanları çok tecrübe edinmiştir.

Zira bu coğrafya, el ile çözülemeyen düğümün kılıç ile açıldığı, kıtaların odak noktası jeo-stratejik bir konuma sahiptir. Hem cumhuriyetin kurulması hem de 100 yıllık süreç, hiç de rahat geçmemiş; periyodik aralıklarla olumsuzluklar yaşanmıştır. Bu durum tecrübe analizinde, zekâ sinerjisinden yeterince faydalanılamadığının da bir sonucudur. Kendine destek bulan sahte medeniyet sahipleri, dişlerini hala gösterebilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti; 29 Ekim 2023 tarihi itibarıyla 100 yaşındadır, Maşallah. Kara - deniz - hava - siber yetki alanları ile istiklali ve istikbali için; bir yol haritası olan tecrübenin yazılmış baş yapıtlarını, özümseyip doğru anlayarak gereğini yapmak / istişare temelli doğru stratejik uzgörülü kararlar almak /  geleceğin yakıt ve teknoloji kaynağı olan madenlere sahip çıkmak zorunluluğu vardır. Gençlere; milli ve manevi kültürel değerleri anlatmak ve onlara iyi örnek olmak zorunluluğu vardır. Gençlerin; hedeflerine engel çıkartan / onların hayallerini karartan, kasti karamsar zihniyetleri ayıklamak zorunluluğu vardır. Gençlerin; dijital kaynaklarla avutulmaması ve uyutulmaması için biyo-genetik siber tehdit unsurlarının bloke edilmesi zorunluluğu vardır. Her daim birlik ve beraberlik içinde olunması zorunluluğu vardır.   

Milli Bayramlar, millet olma bilincinin birer nişanesidir. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı, Milletimize hayırlı, uğurlu, kutlu ve daim olsun.   

Bu satırlar; M. TUNCEL, Toplumsal Farkındalık, Nevşehir - 2023; çalışmasından yararlanılarak hazırlanmıştır.