Nevşehir’de uzun yıllar aşevi olarak hizmet verdikten sonra son dönemlerde boş kalan Vakfı imaretinin kapısı Kafe olarak kullanılmak üzere Nevşehirli vatandaşların hizmetine yeniden açıldı. Böylelikle yıllardır atıl durumda bulunan ve "Nevşehir'de Vakıf İmaretinin akıbeti ne olacak ?" sorusuda bu sevindirici haberle cevap bulmuş oldu.

Nevşehirli Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından 1726-1727 yıllarında yaptırılan bir dönemin aşevi ve sıbyan mektebi olarak kullanılan tarihi yapı Osmanlı Nargile Cafe adı altında hizmete açıldı.

 Nevşehir'de uzun süredir atıl durumda bulunan, Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait, Damat İbrahimpaşa Külliyesi içerisinde yer alan, 18. yy'dan kalma Osmanlı döneminde Aşevi ve Sıbyan mektebi olarak kullanılan tarihi yapıyı 49 yıllığına kiralayan Nevşehirli Atseven ailesi bu ata yadigarı yapıyı Osmanlı Nargile Cafe ismi ile yeniden Nevşehirlilerin hizmetine sundu.

Hizmete başlamamızın ardından Yeni yüzü ile çok sayıda Nevşehirli vatandaşların mekana akın ettiklerini belirten Osmanlı Nargile Kafe İşletmecisi, müşterileri arasında Nevşehir'in iş, siyaset, spor, bürokrasi ve öğretim görevlisi müdahimlerinin bulunduğunu belirterek, "Bazı akşamlar Nevşehir Türk Tasavvuf Musikisi'nin fasılı eşliğinde salonumuzda nargile keyfi yaşanıyor" dedi.


Nevşehirli İşletmecisi Neşet Atseven FİB Haber Merkezimize yaptığı açıklamasında; "Nevşehir Damat İbrahim Paşa Külliyesi içinde bulunan imarethane, 2013 yılında imaret kültürünün yeniden canlanması ve Nevşehir Turizmine hizmet vermek amacıyla Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğünden 49 yıllığına tarafımızca kiralanmıştır. Çünkü böyle bir tarihi yapıyı geleceğe taşımak istiyorduk. Artık belkide ömürleri boyunca buraya adımlarını dahi atmamış gençlerimiz, yetişkinlerimiz ve ailelerimiz, tarihle iç içe bir mekan içerisinde tarihi soluyarak hoş vakit geçirmek için gelebilirler. 400 bin metrekareye yakın, Dünyanın en büyük yer altı şehrinin Nevşehir Turizmine kazandırılmasıyla eşzamanlı olarak gerçekleştirdiğimiz bu projenin Nevşehir Turizmine yeni bir ivme kazandırmasını hedeflemekteyiz" dedi.

Atseven; " Turizmin sadece eski bina ve yerleşkelerin gezdirilmek olmadığını, gelen yerli ve yabancı turistlerin hoş vakit geçirebileceği, şehrimiz ve bölge hakkında tarihi ve kültürel bilgileri alabilecekleri, kültürümüzü yansıtan yöresel kıyafet ve menüleriyle yeme-içme kültürümüzü Türk misafirperverliği ile birleştirerek gösterecek bir işletme anlayışıyla çalışılacaktır. Bölgemiz turizmine katkı sağlayacak projemize şehrimizin önde gelenlerinin manevi desteklerini beklemekteyiz" dedi.

Önceleri adeta kaderine terk edilmiş, atıl durumda ve berbat bir vaziyette bulunan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dan yadigar tarihi yapı şuan hala hazırda vatandaşlarımıza hizmet veriyor. Önümüzdeki günlerde resmi açılışınında yapılması planlanan bu mekan ziyaretçilerine tarihle iç içe muhteşem bir atmosferde nargile keyfi sunuyor. Türkiye'de İstanbul başta olmak üzere İzmir, Bursa, Amasya gibi bir çok şehirde benzerlerine rastladığımız bu işletmenin amacına uygun bir şekilde Nevşehir halkımıza hizmet vereceğini umut ediyor, şehrimize ve halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz.

291 YILLIK TARİHİ AŞEVİ KAFE OLDU
Kültür ve tarih kokan Nevşehir'imizde ecdadımızın bize bıraktığı en önemli miraslardan biri olan Damat İbrahim Paşa Külliyesi içerisinde bulunan ve kapısı yıllarca kilitli kalan bu tarihi yapının gerçek sahipleri Nevşehirliler şimdi çok rahat bir şekilde bu muhteşem mekanı keşfedip sıcacık çay yada kahvelerini yudumlarken nargilelerinden çekebilecekler. 


Soğuk sıcak zengin menü çeşitleri içerisinde Sıcacık çaylar, Mangalda Kestane, Mısır, Nargile, Sabah kahvaltısı ile tarihe yolculuğa sizde hazırmısınız...

İşte www.fibhaber.com farkıyla atıl vaziyetten, yaşayan, nefes alan, o muhteşem yapıdan, ilk görüntüleri sizlerle tüm meraklıları için paylaşıyoruz.

Nevşehir Damat İbrahim Paşa Külliye İmarethane‏sinden görüntüler:

Damat İbrahim Paşa Külliyesi

Damat İbrahim Paşa tarafından 1726-1727 yıllarında yaptırılan külliye, camii, medrese, imaret, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray, çeşmelerden ibarettir. Damat ibrahim Paşa Külliyesi içinde yer alan Kurşunlu Camii 1726'da tamamlanmıştır. Caminin hemen yanında külliyeye ait medrese, kütüphane ve imarethane ile hamam bulunur. 3 kapılı bir avlu içinde caminin 44 m yüksekliğinde zarif bir minaresi vardır. Ana mekanı örten kubbesi kurşunla kaplandığı için bu adla anılır. Caminin iç kısmı çiçek motifleriyle bezenmiştir. 

Külliyenin inşaatında çalışacak ustalar hassa Mimarı Mehmet Ağa ve bina emini ismet Ağazade Seyid Mustafa Ağa'yla birlikte İstanbul'dan gönderilir. Hassa Mimarbaşı'na, bina eminine ve Muşkara Kadısı'na İbrahim paşa tarafından yazılan bir hükümle, külliyenin inşaatı için Muşkara'ya giderken Gebze'de durarak Çoban Mustafa Paşa Külliyesi yapılarını inceleyip resimlerini çıkararak (muhtemelen rölöve ve eskizler yaparak) yollarına devam etmeleri, "Başkentten uzak bir yerde yapılıyor." diye İstanbul'da yapılan külliye yapılarından daha az itina gösterilmemesi bildirilmiştir. Aynı hükümde mimarbaşının inşaatın giderlerinin keşfini yapıp gerekli keşif defterlerini ve vesikalarını hazırlayıp İstanbul'a dönmesi, eğer inşaatla ilgili görüşülecek bir şey varsa bina emininin de İstanbul'a dönebileceği, aksi takdirde İstanbul’dan gelen ustalarla birlikte çalışmalara başlaması, inşaata başlangıçta 5000 kuruşun ayrıldığı ve keşif defterleri İstanbul'a geldikten sonra kesinleşen masraf toplamına göre tahsisatın artırılabileceği bildiriliyordu (1726).

Bina emini Seyid Mustafa'nın inşaat başladıktan bir müddet sonra ölümü üzerine yerine atanan Osman Ağa da ölünce yerine inşaatın kontrolüne bina emini olarak Mustafa Ağa atanır. Mustafa Ağa'nın bina emini olduğu sırada, İbrahim Paşa İstanbul'daki yalılarını inşa eden Serkis Kalfa'yı külliyenin inşaatım kontrole yollar. Külliyenin inşaatına başlanırken inşaatta çalışacak arabacı ve taşçıların temini için Niğde, Kayseri, Kırşehir, Sivas, Aksaray kadılarına ve o civarda oturan Boynu İnce Türkmenlerinin boy beylerine hükümler yazıldı. İnşaatta kullanılacak kireç Kayseri'nin Urum Diken kireç ocaklarından alınıp Boynu ince Aşireti tarafından batmanı bir akçeye Muşkara'ya taşınacaktı. Külliye yapılarından camii, medrese, kütüphane, mektep ve hamamın kitabeleri istanbul'da hazırlanarak Muşkara'ya gönderilmiştir.

 
Camii
88 m boyunda, 44 m eninde dikdörtgen planlı bir avlu ile çevreli olan Cami’ye halk arasında Kurşunlu Camii de denmektedir. Cami'ye üç kapıdan girilir. Ana giriş avlu kapısının kuzeybatısında olup kapı üzerinde Şair Nedim'e ait bir mermer kitabe yer almaktadır. Güney duvarındaki giriş kapısı ise yolun seviyesinden dolayı yüksekte kaldığından avluya merdivenlerle inilmektedir. 3. kapı ise doğudadır Camii giriş kapısı ve mihrap ekseni üzerinde şadırvan yer alır. Şadırvanın örtüsü kagir bir kubbe ve onu çevreleyen iki metre genişliğinde sekizgen, ahşap saçaktan meydana gelmiştir. Bu örtüyü sekizgen kesitli, sekiz adet sütun taşır. Sütunlarından aralarında siyah, beyaz almaşık düzende örülmüş sivri kemerler vardır. Şadırvanın mermer olan su haznesi, on iki planlıdır ve çeşmelerin olduğu yüzeyler, köşelerde sütunlarla birbirinden ayrılmıştır.

 
Medrese
Camiiyle aynı platform üzerinde Cami-i Kebir Caddesi'nin batısında bulunan medrese bugün Damat İbrahim Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Dikdörtgen planlı olan medresenin revaklı bir avlusu, bu avlunun etrafında dizilmiş on yedi medrese odası, bir başodası vardır. Medrese giriş kapısı, dikdörtgen bir çerçeve içinde, taşları geçmeli olarak örülmüş, basık kemerli bir kapıdır. Üzeri kurşun kaplı bir saçakla korunan kapının üzerinde, dikdörtgen çerçeveyle kemer arasında Seyyit Vehbi'ye ait 1139 tarihli kitabe yer alır. 7.50x7.50 m ölçülerindeki başodanın giriş kapısı güney cephesindedir ve medresenin giriş revağına açılır. Üzerinde Nedim'e ait bir kitabe yer alır.

 
İmaret
İmaret bugün aşevi olarak kullanılmaktadır. Cami-i Kebir Caddesi'nin batısındaki yapı grubunda, sıbyan mektebi ile medrese arasında yer alır. İki oda, bir mutfak, tuvaletler,kayaya oyulmuş depodan meydana gelir. Mutfak kare planlıdır, istinat duvarına güneybatı köşesinden birleşiktir. Arada kalan üçgen alanın yarısı depo, yarısı da mutfağın ocağı olarak kullanılmaktadır. Mutfağın kubbesine geçiş pandantiflerle sağlanır. Kubbenin tepesinde ise sekizgen bir aydınlık feneri bulunur.

 
Sıbyan Mektebi
İmaretin güneyinde, bir kayanın üzerine inşa edilmiş olan sıbyan mektebi ve avlusu, diğer yapılardan daha yüksek bir kottadır. Dikdörtgen planlı bir dershane ve dershanenin güneyinde iki üniteli revaktan oluşan bir plan şeması vardır. Üçgen bir arsa üzerindeki sıbyan mektebinin batı ve güneyinde üçgen birer avlu bulunur. Batıdaki küçük avluda, imarete geçişi sağlayan merdivenler bulunur. Cami-i Kebir Caddesi'ndeki giriş kapısından güneydeki avluya çıkılır. Tek sütun ve üç yandan duvarlarla taşınan revağın kubbe olan örtüsüne pandantiflerle geçilir. Revağın sokak cephesinde bir pencere bulunur. Dershanenin ise ikisi soka ğa, ikisi imaret avlusuna, biri revağa açılan beş penceresi vardır. Örtüsü aynalı tonozdur.

 
Hamam
Külliye'nin kuzeyinde, Cami-i Kebir Caddesi'yle Belediye Caddesi'ni birleştiren yokuş üzerinde kervansarayın karşısında yer alır. Hamamın soğukluk kısmı, beşik tonozla örtülü giriş eyvanı, yanlarda basık beşik tonoz örtülü birer oda, bunların açıldığı kare bir mekandan oluşur. Kubbe örtülü kare mekanın kubbesine geçiş, tromplar ve aralarındaki pandantiflerle sağlanır. Kubbe tepesinde sekizgen planlı aydınlatma feneri bulunur. Güneybatı ve güneydoğu duvarları boyunca taştan yapılmış bir sedir kuşatır. Ortasında sekizgen planlı fıskiyeli mermer havuz vardır.

 
Kervansaray
Bugünkü Belediye Caddesi'nden girilen kervansaray, cami avlusu altında yer alır. İki kısımdan oluşan kervansarayın beşik tonozlarla örtülü birinci kısmına giriş dört aksın içi boş bırakılarak sağlanmıştır. Bu mekanın batısında penceresiz dikdörtgen bir oda onun doğusunda uzun karanlık bir dehliz yer alır. Dehliz kaya içine oyulmuş, ortasında ayaklar bulunan büyük bir hacme geçit verir. Bugün kervansarayın dört açıldığından üçünün önü kısmen örülmüş, bir açıklık ile ikinci kısmın girişine demir parmaklıklı kapı takılmıştır, ikinci kısım birinci kısımdan daha alçaktır.

 
Çeşmeler
Cami avlusunun güney duvarı üzerinde ve sıbyan mektebi avlusunun köşesindeki istinat duvarı üzerinde olan iki çeşme bulunmaktadır. Cami avlusunun güney duvarındaki çeşme bezeme bantlarıyla ve silmeleriyle dikdörtgen bir çerçeve içindeki derinliği az, sivri kemerli bir niş içindedir. Su deposu, cami avlusu içerisinde yer alır. İstinat duvarındaki çeşmenin üst kısmında profilli bir saçak vardır. Vehbi tarafından yazılan kitabesi kemer üzerindedir.