Türkiye'nin tanınmış manevi büyüklerinden Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi Nevşehir'i ziyaretinde vatandaşlarla sohbet ve manevi buluşma programında bir araya geldi.
Osman Nuri Topbaş Hocaefendi Nevşehirlilere Hitap Etti...
Ülkemizin önde gelen alimlerinden Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Hacı Süleyman Köybaşı Nevşehir Külliye Camiinde Nevşehirli vatandaşlarla bir araya geldi. Topbaş Hoca Efendi’nin Nevşehir'e geleceğini öğrenerek il merkezi ve çevre ilçelerden gelen vatandaşlar cami tamamen doldurdu.
Kanaat Zengini Olabilmek Gerçek Kulluktur ...
Kur’an-ı Kerim tilaveti başlayan programda Çanakkale Zaferi, İstiklal Savaşı, 15 Temmuz ve Afrin başta olmak üzere bugüne kadar şehit olmuş bütün kahraman askerlerimiz için dua edildi. Daha sonra Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Nevşehir Külliye Camiinde toplanan kalabalığa vaaz verdi.
OSMAN NURİ TOPBAŞ KİMDİR?
1942 yılında İstanbul Erenköy'de doğdu. Babası Mûsâ Topbaş, annesi de H. Fahri Kiğılı'nın kerîmesi Fatma Feride Hanım'dır. İlk eğitimini Erenköy Zihni Paşa İlkokulu'nda tamamladı. İlkokul yıllarında özel Kur'ân eğitimi aldı. 1953 yılında İstanbul İmam-Hatip Okulu'na girdi. O yıllarda bu okul, Osmanlı'nın ulu çınarlarının bakıyyeleri sayılan M. Celâleddin Ökten, Mâhir İZ gibi üstadların, Nureddin TOPÇU gibi Batı'da eğitim almış mütefekkirlerin hocalık yaptığı önemli bir kurumdu. Amcası ve akrânıÂbidin Topbaş ile bu okulu 1960 yılında tamamladı. İmam-Hatipli yıllarda söz konusu yaşlı hocalardan başka M. Zekâi Konrapa, Yaman Dede (Abdülkadir Keçeoğlu), Ahmet Davutoğlu, Mahmud Bayram, Ali Rızâ Sağman hocalardan ders aldı. İmam-Hatip yıllarında Üstad Necip Fâzıl'ı tanıdı. O'nun yakın çevresinde bulundu, sohbetlerinin müdâvimi, Büyük Doğu dergisinin takipçisi, eserlerinin okuyucusu ve de fikirlerinin maddî ve mânevî destekçisi oldu. İmam-Hatip Lisesi'ni tamamladıktan sonra bir süre ticaret ve sanayi ile meşgul oldu. 1962 yılında askerliğini amcasıyla birlikte Siirt-Tillo'da yedek subay öğretmen olarak yaptı. Görevi sırasında gönlüne öğretmenlik sevdâsı düştü ve insanları eğitmekten ve gençlerle meşgul olmaktan haz alır oldu. Askerlik dönüşü tekrar kendini sanayi ve ticaretin içinde buldu. Ancak o, ilim ve hayır hizmetlerinden hiç kopmadı. İlim Yayma Cemiyeti'nde faal olarak çalıştı. Kendi işyeri âdeta bir hayır kurumu ve vakıf gibiydi; talebelere burs verir, fukaraya yardımcı ve destek olurdu. Âilenin hayır hizmetleri âdeta onun uhdesindeydi. Yazıhânesindeîfâ ettiği bu hizmetleri Hüdâyî Vakfı'nın kuruluşundan sonra bu vakfa taşıdı. Kuruluşuna öncülük ettiği vakfın hizmet ufkunu önce ülkelere sonra kıtalara açtı. Türkî Cumhuriyetler başta olmak üzere bütün kardeş millet ve topluluklardan gelen gençlere maddî ve mânevî destekte bulunarak yetişmelerinde yardımcı oldu. Tarih, edebiyat ve şiire merakı sebebiyle 1990'lı yıllardan sonra yazı hayatına başladı.